HiçKimse

0 0 0
                                    

Nazlı'nın anlattıklarını rüyamda tekrar tekrar yaşadım. uyku aralıklarım kabuslar yüzünden kesik kesikti. Aynı bedenim gibi. Çok terlediğim için başucumdaki suyumu bitirmiş yenisi doldurmak için kendimi yataktan kaldırmaya çalışıyordum. Geçmişte kalmamıştım ama geçmiş peşimi bırakmıyordu. Her zaman bir yerden kendini gösteriyordu.

Mutfağa vardığımda zaten birini bulmam çokta sıradışı değildi. Ama mutfaktaki kişinin Uğur olması sıradışıydı. Bu adam neden hala burada. Kapı ağzında durmuş ne yaptığına bakıyordum. Acıkmış sanırım çünkü dolabımı yağmalıyordu. Evet bildiğimiz yağmalıyor. Nefes denilen yaşam hareketi Uğur beyi bırakmıştı anlaşılan. Kapıdaki karartımı fark ettiğinde elinde yaprak sarmalarımla bana bakıyordu. Acımasız pislik olduğunu bilmesem bu masum ayaklarını yerdim. Ağzındaki 10 tane yaprak sarmalarını güçlükle çiğnedikten sonra ''inanılmaz lezzetliler. Bayıldım. " dedi. Ben onu bir bayıltacağım nevri dönecek ama Fadime ablamın sesini kulağımda duydum "o misafir Duru kibar ol" dedi. Uzun zamandır duymamıştım sesini. Onu İzmirde bırakıp gitmemiz her ne kadar zor olsa da kendi ayaklarımızın üstünde durmamız gerekiyordu. Yüzümü kibar bir tebessüm oluşturarak "afiyet olsun Uğur bey" dedim. Ama yüzümdeki tebessümle sesim tamamen zıttılar. Sesim 'bok ye' der gibi çıkmıştı. Uğur'un fark ettiğini gözlerini kocaman açarak baktığında anladım. Boğazını temizleyip " bok ye dememin kibar halini ilk defa duydum ve şoktan kaldım" dedi. Sesindeki alınmışlık vicdanıma dokundu ve " afiyet bal şeker olsun " dedim. Evet kibarlığımdan öleceğim an bu anmış meğer. uğur yüzüme gözlerini kısarak kısa bir süre bakıp ciddi olup olmadığımı tartıyordu büyük ihtimal. Olumlu bir sonuca vardı ki " elinize sağlık" dedi. Olayı tatlıya bağladığımıza göre yanından geçip buz dolabından soğuk suyumu alıp kana kana içtim. Hep bu adamın yanında dilim damağım kuruyordu. Bardağıma da doldururken yan gözle Uğur 'a baktım. Manyak adam şimdide su şiseme aç gözle bakıyor. Elimin tersiyle bir geçirecem o zaman görecek ama neyse. Dolaptan bardak alıp su doldururken " nasıl hissediyorsunuz kendinizi" dedim. Çokta umurum da ya. Doldurduğum bardağı ona uzatırken almaya daha tenezzül etmeden önce iyice bir süzdü beni. Ah canım ben o dizilerdeki gibi seksi geceliklerle uyuyan tiplerden değilim. Usluplu temiz bir pijama takımım var. Uğur'da sıradan bir pijama takımı olduğunu teyit ettikten sonra elimdeki suyu alıp tek dikişte mideye indirdi. "oh be dünya varmış" deyip bardağı tezgaha koydu. Sorduğum soruya cevap verme zahmetine girmeyince bardağımı alıp mutfaktan çıkıyordum ki "teşekkür ederim" dedi. Gözlerime baktı baktı ve " her şey için" dedi. Çok saçma bu adamın teşekkürü beni neden mutlu etti ki? Beynime iki tokat geçirip " önemli değil. Bir daha ki sefere hastane gidin lütfen" dedim. Adamın kafası yerinde değil belli bir süre öylece baktıktan sonra " neden böylesin" dedi. Allah'tan sesinde kınama, acıma gibi saçma bir ton yoktu. "bilmem. Ben de böyleyim" dedim. İçimdeki ses isyan edercesine yetimhanedeki pislikler yüzünden, ordan kurtulmak için sokaklara düştüğümüz için, sokakta yaşam mücadelesi verdiğimiz için, kısaca ölmek istesem de yaşamaya çalıştığım için diyemedim. Çocukluğumdaki tek iyi şey Fadime ablamın bizi sahiplenmesiydi. Onsuz şuan fahişenden farkım olmazdı. Ondandır her şeye rağmen şükür ediyorum. Usulca mutfaktan çıkıp odama çekildim.

Veeee... Pazartesiiiiii... Sendromlarım tutuyor yine. Yataktan sürüne sürene çıkarak lavobonun yolunu tuttum. İşlerimi halledip en sevdiğim odaya mutfağa geçtim. Kendime gelmek için en tazesinden bir sıcak süt yaparken, İş yerinde kabusum değilmiş gibi şimdide evimde musallat olan Uğur girdi. "Süt kaynatıyorum deme sakın" dedi. Hiç istifimi bozmadan " evet" dedim. Hayvan insan önce 'günaydın' der. Yanıma kadar sokulup " bende istiyorum" demez mi? alık alık yüzüne bakıp öylece durdum. Bu adam kesinlikle tuhaf. Süt içen bir erkek. Yetimhanede bile erkekler aç kalacaklarını bilseler içmezlerdi. Ama Uğur süte dünyadaki en değerli varlıkmış gibi bakması beni dumura çevirdi. Yanından ayrılıp süt şisesini aldım. Kendim içim ısıttığım sütü ona uzatıp kendime yeniden süt ısıtmaya koyuldum. Bugünde misafirperverliğim tuttu yeminlen. Fadime abla olsaydı gurur duyardı. Ocağın altını kapatırken "bugün bütün toplantıları iptal et Duru" dedi. Bu adam hala burda mı ya. "peki Uğur bey" deyip odama geçtim. İçimdeki ses bu adama karşı gardımı indirirsem çok üzüleceğimi söylüyordu. Ondan içimdeki sese kulak kesip dediğini yapmalıydım. Hiçbir zaman yanılmadı. Şimdide yanılacak değil.

Son rutuşlarımı yaptıktan sonra odadan çıktım. Herkes salonda oturmuş sohbet ediyordu. Demek ki kimse kahvaltıcı değildi. Boş bir yer bulup "günaydın" dedim. Uğur mahcup bir şekilde bana bakıp "günaydın" dedi. Demek ki yarım saat önceki karşılaşmamızda ne unuttuğunu fark etti. Bu az bile sana kafirrrr. Herkes tek tek 'günaydın' dedikten sonra sohbetlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Bugünün gündem haberi ' bugün ne yapsak' tı. Kızların sevgilileri patronları olduklarından işe onlarda gitmeyeceklerdi. Fakat ben... El mahkum ayak gardiyan sütümü bitirip ayağa kalktım. Herkese hitap ederek " size iyi eğlenceler. Benim gitmem gerek. Sonra görüşürüz. " diyerek odadan ayrıldım. Ayakkabı giyerken başımda dikilen kişinin kim olduğunu biliyordum. "Bugün işe gitmene gerek yok Duru" dedi. Düz sesi bu dediğine çokta memnun olmadığını belirttiyordu. "Teşekkür ederim Uğur bey ama yapacak çok işim var. Birde iptallerle bizzat ilgilenmem gerek. Malum sekreteriniz çokta beynim var imajı vermiyor. Hem sesinizden zorla dediğiniz belli. Yapmacık işlerle ilgilenmesek bizim için çok daha iyi olur" dedim. dedim ama içimdeki ben neden bu kadar kırılmıştı ki? bir şey demesini beklemeden kapı çarpıp gittim.

İş yerindeki odam çok konforluydu. İptal edilen toplantıları başka güne almak, Karşı taraftaki kişininde programına uydurmak kesinlikle kabustu. Öğlen yemeğimin keyfini çıkarırken, odamın kapısı şak diye gürültüyle açıldı. Karşımdaki kişiyi bir yerden gördüm ama çıkaramadım. Hiç istifimi bozdan yüzüne bakıyordum. Kadın nefesini düzenleyip "Uğur nerede?" dedi. ben insanı sinir edecek bir yumuşaklıkta "bugün iş yerine gelmediler" dedim. Kadın kırmızı görmüş boğa gibi burnundan duman çıkararak " o zaman buraya gelmesini sağla. Hemde hemen " dedi. Beni akıllı bulmaz ki. " Hanımefendi eğer Uğur bey sizinle görüşmek isteseydi. Kendileri burada olurdu. Hem bu kadar önemliyse sorununuz ona özel telefonundan ulaşabilirsiniz. Tabii numarası varsa" dedim. Kadının alnındaki damar şiştikçe şişti, şiştikçe şişti, aha patlayacak derken kapıdan hışımla çıkıp gitti. SAnırım bugünlük aksiyonum bundan ibaret olacak.

Çıkmak için hazırlandım. Koşa koşa eve gidip yemek yemek istiyordum. Tam arabama vardım. Arkamdan "Hanımefendi" diyerek biri yaklaşıyordu. Seslenen kişiye dönüp yanıma gelmesini bekledim. Eliniz uzatarak " merhaba ben Uğur'un yakın bir arkadaşıyım. Bugün bana sözü vardı ama buluşmaya gelmedi. Kendisi iyi mi?" diyerek elimi sallıyordu. Elimi durdurup usulca çekerken" Uğur bey bugün evden çıkamadı. Kendileri iyiler. İleteceğiniz mesajınız varsa söyleyin ben yarın ona kesinlikle ulaştırırım" dedim. Bu adam ne kadar yakışıklı olsa da tehlikeliyim diyor. Adam iyice bir beni taradıktan sonra " Uğur'a deyin ki bu sefer ki eşsizmiş. o ne demek istediğimi anlar. İyi günler" dedi. Çok garip bir mesaj olsa da kimden geldiğini bilmediğimi bilirse Uğur beni topa diker arkasından seslenerek "Kim olduğunuzu söylemediniz" dedim. Adam arkasına dönüp kesinlikle kendisine yakıştığını bildiği yarım gülümseyişiyle "hiçkimse" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UBUNTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin