Duru ve Uğur
Bende her insan gibi pazartesi sendromu var. O güzelim sıcak yatağımı bugün daha erken terk etmem sinirime gitti. Ama Uğur bey gelmeden kendi masamı düzene koymam gerekiyordu ki ileri ki saatlerde elim ayağım birbirine girmesin.
Antalya sıcağı daha bir becermiş arkadaş. Kelime anlamıyla bildiğiniz nefes aldırmıyor. Onun için saçımı güzelcene toplayıp hafif makyaj ve dolabımda bulduğun en az parçaları üstüme geçirip dolaptan elmamı da alarak yola koyuldum. Trafik yok denecek kadar olduğundan hemen vardım. Girişteki danışmana kendimi tanıtarak hemen Uğur beyin katını söyledi. Hafif sürtükvari bir havası olsa da takmadan katıma çıktım. Of is yerinden sonra ev var birde. Çok isim var çok. Hemen Uğur beyin odasının yanındaki odaya girdim. Süper sırf cam kaplamaydı ve Antalya daki en iyi otel olduğu belliydi. Açılalı daha 1 hafta olmasına rağmen iğne atsan yere ulaşmaz denilecek kadar kalabalıktı. Ugur beyle benim aramda buzdan bir cam vardı sadece . Şöyle bir bakınca daha gelmediği belli oluyordu. Hemen yeni aldığım ajandamı ipadimi ayarlamaya başladım. Onur bey için, onun programları dolu ajanda ve ipadi yeni asistanına verdim ama kız "bu ne demezdi" ah ah Onur beyin sıçtım ifadesi bana bir 10 yıl yeterdi. Herşeyimi tam iş saatinde işlerimi halledip Uğur bey için kahve yapmaya gittim. Mutfakta koridorun solundaydı ve herşey vardı ve bu demekti ki kahvaltı hazırlamam gerekiyordu beyefendiye Onur'un hiç öyle bir derdi yoktu. Maaşı düşün maaaşş... Hiç kendimi kasmadan çabucak kahvaltı hazırladım ve çayımı yudumluyordum. Kahvaltı yaparken bana gerekenleri söylerdi. Tam ikinci çayım için kalktım ki içeri biri girdi. Kim diyerekten döndüğümde tam anlamıyla malak gibi kalmıştım. Bu Uğur beyse Onur anne babasından büyük bir kazık yemişti. Şuh bir sesle " en azından çalışmaya gayretin var Bu iyi birşey " dedi. Vay birileri partisine gitmediğim için bozuk çalıyor. Evet evet ertesi gün kızlar olanları anlatmıştı. Neyse hiç istifimi bozmadan "size de günaydın Uğur bey"dedim. Bariz uzaktan dahi olsa güzel yeşil gözlerini bana dikerek kıstı. Hafif tedirgin olsam da "kahvaltınızı yaparken programınızı ayarlayalım " diyerek doldurmuş olduğum çayları masaya koydum.ÖĞLEN ARASI
Bu adam tam peygamber sabri istemekli bir adam. Sabahtan beridir canıma okuduğu yetmezmiş gibi açık açık partiye gelmedigim için olduğunu söyledi. Allahtan öğlen arasına girdim de iki nefes almıştım ve bu adamın programında bir dk boş yer yoktu. Ordan oraya giderken dolgu topuklu giydiğim için kendime aferimlik için giderken yaş pasta alacaktım. "Duruu" ah sesi bu kadar hoş olmasa boğazını jiletle şimdiye doğramıştım. Kapıdan kafamı uzatarak "evet " dedim daha fazla konuşursam kabalaşabilirdim. "Verdiğin dosyayı bulamıyorum " dedi ve yalan külliyen yalan gözünün önünde ve bunu gayet net biliyor. Maksat benimle uğraşmak. Ama bende altta kalır mıyım? Elbette hayır . Yanına giderken" ah ah yaşlılık ne zor dimi efendim. Göz görmüyor, tabi bir süre sonra da yaşlılıktan unutuyor insan nereye ne koyduğunu " diye diye yanına varıp ellerinin arasındaki dosyayı alıp tekrar eline koydum. Sinir olduğunu ah köpürüyor şuan volkan gibi. Yaşı 35 olduğunu bildiğimden ve benden büyük olduğu için can damarından vurdum onu nihahahhaa...Saat 5.45 ve ben 6 olması için hızlandırılmış dua formuma girdim. Yavaş yavaş toparlanırken kapıda Ugur beyi gördüm elindeki telefonda işi bitince " saat sekizde yemeğimiz var ona göre hazırlan seni alırım evinin adresini mesaj olarak atarsın." dedi. Ukala moruk. "Almanıza gerek yok. Siz bana adresi yollayın ben kendim gelirim " diyerek dikleştiğimi fark ettiğim anda geri dönüşü yoktu. Hem benim niye yeni haberim oluyordu. Programda öyle birşey yoktu. İpad elime alarak bugüne bakarken" aniden çıktı yoksa haber verirdim. Benim de hoşuma gitmiyor seninle gitmek ama birbirimize katlanamaz artık. " bu gerçekten kırmıştı beni " katlanmamıza gerek yok ben hemen Onur beyin yanına gidebilirim ve itirazsız beni kabul edeceğinden eminim" dedim. Emin değildim ve bu hayatta kimseye güvenmezdim ama ağzımdan çıkmıştı bir kere " sence ben hayır dedikten sonra seni asistanı olarak ise tekrardan alır mı?" iyice ezilmistim haklı büyük patron Ugur beydi ve o ne derse o olurdu. " Siz adresi atarsınız ben orda saatinde olurum " diyerek cevap bekledim " peki " diyerek odamdan çıktı. Gerçekten su dünya da tek başımaydım. Çantamı alarak evin yolunu tuttum.
Bir saat dinlendikten sonra hazırlanıp resterontin yolunu tuttum. Gerçek anlamda 1 ssaatir Uğur beyi bekliyordum. Tam arıyacakken telefonumun mesaj sesini duydum. Açtığımda ;
" Bu sana iyi bir ders olmuştur. Bundan sonra bir emir kulu olduğunu fark ederek işe gelirsin " yazıyordu. Ne yani bir kıçı kırık partiye gelmedigim için miydi bütün eziyetler herkesin yapacağı gibi nefret etmek yerine 5 ay sadece 5 ay dayanıp evimi ve güzel bir birikimim olarak ayrıldım mı bir daha ardıma bakmayacaktım. Sadece 5 ay...1Ay Sonra
Kızlarla sevgilileri gerçek anlamda iyi anlaşıyorlardı ve bütün zamanlarını birlikte geçiriyorlar. Bu beni mutlu ediyordu en azından içlerinde yaşama sevinçleri var. Ben bu sevinci 5 yaşımda kaybetmiştim ve hiç bulamadım. Uğur beyle gerekmedikçe konuşmuyorduk. Hatta mesajla haberleşiyoruz diyebilirdik. İşini ve özel hayatını güzel bir düzene sokmuştum. Her ne kadar sekreterini becerse de hiç umrumda olmuyordu.
Bugün pazar ve yorgunluğumu terasta uzanarak çıkarıyordum. Kızlar bugün de yoklardı. İçimde burukluk olsa da pek takmamaya çalışıyorum. Saat akşam 9 civarı kapım gumgum vuruluyor az tırsmadım desem yalan olur ama kapıya kulağımı dayıyarak "kim o" dedim eh be sesimde titredi. "Duru benim Ugur açar mısın kapıyı" demeye kalmadı bir hışımla kapıyı sonuna kadar açtım, açmamla birlikte kollarıma yığılması bir oldu. Hemen Oturma odasındaki geniş koltuğa yatırarak şöyle bir süzdüm. İyi hırpalanmış hemen ilk yardım çantasını alarak yanına gittim ve yılların tecrübesi ile yaralarını tedavi ederken "Ugur bey uyanmanız gerek Uğur bey " adamda tık yok ama gerçekten uyanması gerekiyordu. Birikmiş hıncımla yüzüne osmanlı tokadını geçirdim. Korkuyla uyanması içimi burksa da iyi olmuştu pisliğe. İlk nerde olduğunu çözmeye çalışıyordu. " benim evimdesiniz Uğur bey . " diyerek kendine getirdim. Biraz doğrulurken asıl zarar görmüş yeri gördüm. "Hemen hastaneye gitmeliyiz bu yara çok derin" dedim ama nafile "gerek yok bant yapıştır durur " demesi sinirimi bozsa da gömleğini çıkarmaya başladım. " bende ne zaman üstüme atlayacağını merak etmeye başlamıştım " dedi. Hahay haspama bak hele" her anlamda itici buluyorum sizi Uğur bey sadece yaranızı temizleyip dikiş atacağım için gömleğinizi çıkardım. " dedim. Geriye 4 ay Duru 4 aycık. Mutfağa gidip ellerim yıkarken kapının kilit sesini duydum direk dış kapıdan oturma odası görülüyordu. Hemen odaya varıp kızların şok hallerine aldırmadan " beyniniz çalışmaya başladığında Nazlı sen temiz havlu ve sıcak su getir , Yağmur sende dikiş kutusunu getir "dedim. Bu kadar soğuk olmanın sebebi kendi vücudumu çok kez dikmek zorunda olduğum için sanırım. Kızlar kendilerine gelip dediklerimi yaparken Onurun telaşla yanımıza gelip" ne oldu abi kim yaptı bunu sana " dedi. Ne üzgün bakıyordu bu gözler Emre sadece izlemekle meşguldü. Onur Uğurdan bir cevap alamayınca bana döndü bende ben bilmiyorum edasında takıldıgım için kafasını tekrar abisine döndü. "Sadece eski bir mesele koçum. Sorun yok" dedi. Eski konuyu bilmesem de Onurun ve Emrenin bildiğini biliyordum. Onur şerefsizler diye bir fısıltı çıktı ağzından. Kızlar dediklerimi getirmiş kıçımın dibinde duruyorlardı. İlk ispirto ile ellerimi iğnenin ucunu temizledim. " bana bir alan verin çekilin etrafımdan. Bu canını baya baya yakacak. Ondan huzur veren şeyler düşün"dedim. Derin bir nefes alıp işime yoğunlaştım. Onur Yagmur'a dönerek "nerden biliyor bunları " dedi. Tam bizim ki anlatmaya başlayacaktı ki "sakın aklından bile geçirme Yağmur . " demem birseyi değiştirmedi. " Duru Onur da Emre de bizim geçmişimizi biliyorlar."dedi. " benimki bende kalacak " diyerek çenesini kapattım. Ama Nazlı sanki dediğini duymamış gibi" biz 6 7 yaşlarındayken yetimhanedeki çalışanlar bizle çok uğraşırlardı. Genellikle Ben ve Yağmur yüzünden Duru çok dayak yerdi. Bir süre sonra kendiliğinden kapanmayan yaralar oluşmaya başladı. Kemerle sopayla vururlardı. Duru da gizli gizli doktorun malzemelerini çaldı ve gördüğü kadar ile yaralarını dikmeye başladı. Yıllar geçtikçe daha iyi oldu. Bizde hiç öyle yaralar olmadı. Geceleri bizi uyutur sonra köşeye geçip ulaşabildiği kadar yerlerini dikerdi. " bir çırpıda söylediği şeyler tekrar tekrar o günleri yaşamama sebep oldu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Biliyorum kafamı kaldırdığımda bana acıyan gözler görecektim. Hiç istifimi bozmadan işimi bitirdim. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve kimseyle yüz yüze gelmeden "artık eve götürebilirsiniz. İlk bir hafta hergün pansiyonunu değiştirin sonrada yaraya göre bakarsınız. Bugün hiç uyutmayın. Ateşi çıkacak ona göre hazırlıklı olun ve kızlar ortalığı temizlersiniz"diyerek odamın yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UBUNTU
Teen FictionDuru hayatında tek sevdiği adama bakıp " en kötüsü de ne biliyor musun? Başkasına aşık olan bir adamı sevmek. Adamın sevdiği kadın senin sevgilin gibi yaşamıyorsa işte daha kazanmadan kaybetmektir. Ama ne var biliyor musun ? Mezardakileri aldatmazsı...