12

617 52 20
                                    

Bu bölümü sarada_erika'ya ithaf ediyorum

"Teşekkürler"

"Beyazı sever misiniz? "

"Evet siz? "

"Evet"

"Dejavu yaşatmayı seviyorsunuz anlaşılan"
"Biraz evet"

"Beyaz size ne ifade ediyor? "

"Neden sordunuz? "

"Beyazı farklı istekleri dile getiren renk olarak görenler var... "

"Ahh! Şey... Aslında beyazı bir renk olarak görmüyorum"bu cevaba şaşırmış ve bunu yüzüne yansıtmıştı. Devam ettim
"Sizce melekleri neden beyaz olarak görüyorlar? Neden siyah ve ya yeşil değil? "
"Anlatmaya çalıştığınızı çok iyi anladım"

"Beyaz ışığın yanındaki gölge... "

"Büyük bir tebessüm, dev bir karanlığı bile gizleyebilir"

"Aynen öyle"o sırada sunumu yapılacak eşyalar gelmişti. Aslında bu sunumu bir müzayede gibi düşünebilirsiniz. En yüksek fiyat verene sat. Bir kaç sandık daha geldi. İçlerinde silahlar olduğuna kalıbımı bile basabilirdim. Sonra rei ve itachi'nin birbirini öldürmek ister gibi birbirlerine bakıyorlardı. Ortamı yumuşatmak adına küçük espri amaçlı bir şaka yaptım
"Birbirinize böyle sevgililer gibi bakmaya devam ederseniz kardeş olduğunuzu sanıcam"dedim ve küçük bir kahkaha attım. Onlarda gülmeye başlamışlardı. Hem de kahkahalarla. Sonra sunum başladı .

................

Sunumun neredeyse sonuna gelmiştik ama uchihalar tek bir şüpheli hareket bile yapmamıştı. Sunumu yapılan şeylerse ev eşyalarından başka şeyler değildi. Ve son kutu gelmişti. Kutunun kapağını açtılar. İçindekini çıkartmalarıyla şok olmuştum. Etrafı tamamen elmas ve safirlerle süslenmiş bir 32'lik bir tabanca vardı. 32'lik olduğunu nereden anladığımı sormayın meslek sırrı. Bende o tabancanın tamamen metalinden kullanıyorum.
"Ve bu benim en sevdiğim parça. Angela. Tam olarak 32'lik ve bu koleksiyondaki en eski parça. Tam olarak 3 yıllık"fısıltıyla
"Cidden mi? Çok eskiymiş"dedim. Rei ise kıkırdamaya başlamıştı. İtachi de gülümsemeye başlamıştı. Fugaku yüssüzünün uyarısı üzerine gülümsemeyi kesti ve kısa bir süreliğine fugaku ile göz göze geldik. O sırada bir silah sesi duyulmuştu. Sunumun sahibi tabancayı ateşlemişti. Aslında böyle sunumlarda böyle hareketler yapılmamalıydı. Ama bu şimdilik göz ardı edilebilirdi. Tam o anda içeri silahlı, yüzleri maskeli adamlar girdi. Her tarafta belirmeye başladılar. Onlardan çok fazla vardı. Elim normalde tabancanın olduğu yere, belimin biraz arkasına gitti. Ama yoktu. Buraya silah getirmek yasaktı. İçimden lanet etmeye başladım. O sırada bir kaç adam sandalye sıralarını gezmeye başladı. Kulağımda sıcak bir nefes ve tanıdık bir ses tınısı oluştu
"Sakin ol"

"Bunu bana söyleyen kişi daha 2 haftalık"
O sırada adam önüme yaklaşmış bana bakıyordu.
"Çok şüpheli"dedi ve bana dik dik bakmaya başladı. Sırıttığını hissedebiliyordum.
"Hey kaptan. Burada şüpheli derecede güzel bir kız var"

"Öyle mi? "Dedi alaycı bir tavırla. Sonra önümdekinin gözü kartıma kaydı.
"Hem de gazeteci"

"Getir onu buraya"dedisiyle adam koluma yapıştı ve beni ona götürmeye başladı. O anda zaten kendimi zor tutuyordum. Lanet olsun kimlik değiştirmek neden bu kadar sinir bi iş?

tutuklusun/sasusaku/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin