29

573 41 17
                                    

Çok olmamış ya!

Rei bizi restorana getirdi. Oldukça lüks bir yerdi. Keman sesleri sizi rahatlatmaya yetiyordu. Bize el sallayan hinata ve ino'yu görmemle rei'nin eline yapıştım ve onu o tarafa doğru sürüklemeye başladım
"Nerede kaldınız? "

"Geldik işte"dedim ve masalar 6'lıydı. Hepsi yan yana oturmuş ve sadece karşılıklı sandalyeler kalmıştı. Gülümseyerek hinata'nın yanına oturdum. Rei ise karşıma geçti. "Sipariş verdiniz mi? "

"Hayır sizi bekledik sakura-chan"

"Tamam. GARSON"garson da bizi çok bekletmeden gelmişti. Herkes siparişlerini verdi.

Yemekler geldi ve herkes yemeye koyuldu. Ama pek iyi yiyebildik diyemeyiz. Mikoto, fugaku ve itachi yanlarında bir kaç adamla hemen arka masamızdaydı. Arkam onlara dönük olmasından dolayı gerilmiştim. Hepsi bunu farketmişti ve hepsi en az benim kadar gergindi. Rei masanın altından elimi tuttu ve gözlerime baktı. Kendimi sakinleştirmeye çalıştım ve başardım da. Ama itachi'nin sesi yüzünden yeniden gerilmiştim"ahh sakura-san? "

"İtachi-san"

"Nasılsınız? "

"Teşekkürler siz? "

"Göründüğü gibi"tamam yine gerilmiştim ve rei'nin beni sakinleştirebileceğini sanmıyordum. "Bir dakika'ya geliyorum"dedim ve ayağa kalktıp tuvalete yöneldim. Kapıyı hızlıca kapatıp kilitledim ve musluğu açtım. Yüzüme bir kaç kere su attıktan sonra kollarımı mermere dayadım. Gitmek en iyisiydi. Bizimkilerin yanına dönüp toparlanmaya başladım. "Sakura? Nereye? "

"Kendimi iyi hissetmiyorum. Eve gidicem"sai hızlıca rei'yi dürttü. Rei de anlayınca ayağa kalktı. "İyi akşamlar"

"Dikkatli olun"arabaya yöneldik. Kapıyı hışımla açıp içeri geçtim. "Lanet olsun bu kadar tesadüf olmaz"

"Tamam sakinleş"

"Sanki sinyal veriyor gibiyiz. Nereye gitsek onlar da oluyor"rei yeniden elimi tuttu. "Tamam hadi eve gidelim "

...........

Sonunda eve gelmiştik.
"İçeri gelsene "dediğimde ikimizin de yüzünde hiç tekin olmayan sırıtışlar belirmişti. İçeri girip hızlıca kapıyı kapattı ve dudaklarıma yapıştı. Elleri rahat durmuyor belimde karınca sürüsü gibi geziyordu. Çekilip bir şey söyleyecekken daha da yapıştı ve duvara dayandım. Biraz hızlı olmuştu. Canım yanmıştı. Acı sayesinde küçük, boğuk bir inleme kaçmıştı ağzımdan. O ise ellerini duvara yapıştırarak beni tam anlamıyla duvarla kendi arasına sıkıştırmıştı. Kollarımı boynuna dolayıp vücutlarımız arasındaki mesafeyi kapattım. O ise beni kucağına alıp bir kaç adım arkamızdaki koltuğa yatırdı. Öpücükleri dudaklarımdan boynuma inerken nefes alış verişlerim ciddi anlamda hızlanmıştı. Boynumu ilk önce öpreken ısırmaya ve emmeye başlamıştı. Elleri gömleğimin düğmelerini açarken sadece ona bakıyordum. Hızlıca gömeliğimi çıkardı. Gözleri göğüslerime kaydı. Aklından geçeni biliyordum. Küçük bir tokat atıp şaka yaptığımı belli eden bir ses tonuyla"hey beni yargılayamazsın. Benim suçum değil"
Dememle ikimiz de kıkırdadık. Hızlı bir hareketle pantolonumu da çıkardı. Kendi gömleğini çıkarmasıyla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Çocuk sıkıldıkça kas yapmış lan bu ne? Kırk yıl çalışsam bu kasları yapamam. Bakışlarımu fark etti. "Ne o çok mu sevdin? "

"Git ya! "

Yazar ıstakoza döndü... Bu kadar utanacağımı düşünmemiştim.

tutuklusun/sasusaku/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin