Medya:Persephone
Hikaye:Demeter and Persephone-10.Part...Ve bir mektup, sonbahardaki yaprak misali düşüverdi Persephone'un güzel, yıldızlar kadar parlak gözlerinin önüne.
"Sevgili, küçük Persephone'um... Sevgili annenin sana "Kore" diyerek seslenen o sesini, birlikte çiçekleri okşarken mırıldandığı melodilerin tınısını, sevgisini ne kadar özlediğini ancak anlıyorum.
"Fakat ben, gözlerinde ateşi, ben, gözlerinde ihaneti gördüm. Sana bir zindan olan cennetimden kurtulmaya yüz tuttuğunda, dudaklarındaki naif gülümsemeyi gördüm.
"Bu siyah, dehşet verici kalbimdi seni delicesine seven. Ve bu karanlık, dipsiz çukurda, sen benim tek umudum, sen benim şehvetle parıldayan meleğimdin.
"Nasıl verirdim geri seni o çürümüş, senin gidişinle lanetlenmiş topraklara? Ama nasıl, nasıl kıyardım sadece sana baktığımda bir kuş uçarcasına çarpan bu kalbime... ve sana...
"İnan, seni bırakmak, kalbimi boşluğa bırakmaktan daha zordu. Üzgünüm... Gelişinle varlığını hissettiğim kalbimi, senin gözlerimin önünde eriyişini görene kadar bırakamadım sevgilim...
"Benim düşünebildiğim tek şey ölümken, bana yaşamı bağışladın. Ölümün ardındaki doğuşu, ihtiyar bir ağacın tekrar nasıl filizlenebileceğini gösterdin.
"Fakat şimdi seni benden alıyorlar. Seni, küçücük, biricik Persephone'umu alıyorlar... Senin buraya ait olmadığını, benim sana ihtiyaç duymadığımı söylüyorlar. Seni kendi ellerimle verdiriyorlar.
"Kalbime hapsolmuş evrenin en yüce aşkı adına, tüm Tanrıların çenelerinin zehirli sarmaşıklarla bağlanmasını diliyorum. Zeus'un seni benden alacak o son sözü hiç söylememiş olmasını istiyorum.
"Ama şimdi sen gidiyorsun. Elimde kalbim, içimde yas tutmuş hayallerim ile senin gidişini izliyorum..."
Persephone, mükemmel durgunluğuyla gözlere ziyafet ettiren göletin kenarında oturmuş, dilediğince yaşayamadığı aşkından gelen mektuba, son anı, son hatıraya sarılırken, ipek saçlarını nazikçe geriye attı.
Elini buzdan soğuk, alevden parlak suya değdirdi. Düşünebildiği tek şey, içine düştüğü boşluk ve en siyah düşüncelerle donanmış zihninin verdiği acıydı.
Daha sonra, elini çimenlere doğru sürerek sudan çıkardı. Evini, çiçeklerini özlemişti. Tüm o güzel çiçekleri... Fakat şu an karşısında duran çiçek, hayatında gördüğü en büyülü şeydi.
Bütün çiçekleri hayata küstürebilecek güzelliğiyle, Persephone'un kalbine adeta bir ok gibi saplanmıştı. Parlaklığı gözlerini alırken, Persephone çimlerin üzerinde bütün şehvetiyle duran çiçeği parmaklarıyla kavradı, ve kopardı...
Heryer bembeyaz... Heryer cennet kadar ışıltılıyken, çok, çok uzaktan bir silüet göründü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persephone
SpiritualPersephone... Güneş'im, ruhum, ölümün içindeki yaşamım... Küçük, mükemmel sevgilim... Bir kadından küçük, tüm erkeklerden güçlü Persephone'um... Bana gözlerinle umudu, kalbinle ışığı verdin. Beni aşık bir adam yaptın. Ölüm, benim var oluş sebebimdi...