Gruptaki herkes sessizlik içinde yemeğini karıştırıyordu ve Taeyeon ile özel olarak konuşmaya giden Baekhyun'u bekliyordu.Chanyeol, daha önce Jongdae - Minseok ikilisinden kaptığı pudinge yüzünü buruşturarak bakıyordu. Aniden iştahı kesilmişti. Baekhyun'un, Taeyeon ile konuşmaya giderken ne kadar endişeli olduğunu görmüştü, döndüğünde de üzgün olmasından korkuyordu.
Onun üzgün olma ihtimali bile Chanyeol'un midesine krampların girmesine sebep oluyordu.Üstelik, Sehun'un yaptığı salakça şaka şimdi tüm okula yayılabilir, ciddiye alınabilirdi.
Chanyeol, başını ellerinin arasına alıp sıkıntılı bir biçimde bununla nasıl başa çıkacağını düşündü.
Taeyeon'un arkadaşları, Taeyeon gibi değildi. Hepsi acımasız, alaycı ve kibirli tiplerdi. Son sınıf oldukları için okulun hakimi olduklarını sanıyorlardı.Chanyeol, şimdiden ona bakarak fısıldaştıklarını, yüzünü kapattığı parmaklarının arasından görebiliyordu. Derin bir nefes alarak kendini kontrol etmeye çalıştı. Hakkında konuşulmasından, ona bakılmasından nefret ederdi. Böyleyken kendini çok güvensiz hissediyordu.
Öğle arasının bitmesine 10 dakikadan daha az kalmıştı ki Baekhyun'un onlara doğru gelmekte gördü. Hızlıca kenara kaydı ve oturması için ona yer açtı.
Baekhyun, gayet normal gözüküyordu. Ağladığını belli eden kırmızı gözleri yoktu, kaşları da az evvel şirketi batmış gibi çatık değildi.
Chanyeol ise onun ağlayarak, hatta hıçkırıklara boğularak döneceğini düşünmüştü. Çünkü son zamanlarda Taeyeon hakkında yaptığı tek şey, onun ne kadar güzel olduğunu anlatıp durmak sonra da gözyaşları içerisinde sızlanmaktı.
"Ee?" diye sordu Yixing, sessizliği bozmak istercesine. "Ne konuştunuz?"
"Eh." Baekhyun, Chanyeol'ü şaşırtarak umursamazca omuz silkti.
"Bana duyduklarının gerçek olup olmadığını sordu, ben de sadece bir espri olduğu söyledim.""Sana inandı, değil mi?" Sehun emin olmak için soruyordu.
"Yoksa ben gidip konuşabilirim. Sonuçta... yanlış anlaşılmasını istemeyiz."Baekhyun, Chanyeol'ün önündeki pudingi sormadan çekip alırken ve onun itiraz ederek bağırmasını duymazdan gelirken
"Yanlış anlamışsa ne olmuş?" diye hafifçe çıkıştı.
"Artık birlikte değiliz. Bu onu ilgilendirmez. Tüm bu şakalar gerçek olsaydı bile onu ilgilendirmezdi. Bana bunun hakkında soru sorması çok saçma, benden ayrılan oydu.""Pekalaaa," diye mırıldandı Jongin. "Az önce sana ne oldu? Çünkü şu an ağlayarak Taeyeon'un saçlarından falan bahsetmen gerekirdi."
Baekhyun, yanıt vermek için bir kez daha omuz silkti.
Chanyeol, tedirgin bir biçimde arkadaşını izlerken diğerlerine "Hastaneye mi götürsek?" diye önerdi.
"Bence herkes sakin olsun," dedi Junmyeon.
"İçine her ne girdiyse, korktuğunuzu hissedebilir.""Yah!" Baekhyun, kızgınca başını kaldırdı. Pembe dudaklarında biraz puding kalmıştı.
"Benimle uğraşmayı kesin! Zaten tüm bunlar Sehun'un suçu!"Sehun mahcup bir tavırla ellerini kaldırırken Luhan uzanıp kolunu ona sardı.
"Hayır," dedi Lu, korumacı bir tavırla gözlerini gruba dikmişti. "Sehun'un bir suçu yok. Hepsi benim yüzümden. Soruyu soran bendim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FRIENDS ㅣCHANBAEK
Fanfiction"Dost muyuz?" "Dostuz." Hakları tamamen unicorn'uma aittir. Büyük ihtimalle yetişkin içerik içerecek ama söz veremem. Biraz texting, biraz writing falan işte.