Karanlığın çekilmesiyle birlikte yeniden ortaya çıkan beyaz kar kümeleri, sokaktaki araçların çoğunu altına almıştı. İşlerine gitmek için sokağa çıkan insanlardan bazısı, araçlarının üzerindeki karları temizlemeye çalışıyor, bazısı da ellerini ceplerinden çıkarmadan, araçlarına göz ucuyla bakıp iki sokak ötedeki otobüs durağına yetişebilmek için yürüyorlardı.
Sokağın başında, ayaklarının altındaki kaygan buz tabakalarına kaymadan basmaya çalışan bir adam belirdi. Adamın siyah uzun paltosu dizlerine kadar iniyor, paçaları ıslanmış kumaş pantolunundan çıkan küçük kahverengi ipler, rüzgarla birlikte sallanıyordu. Ellerini içine soktuğu paltosunun cepleri, rüzgarın keskin soğunu kesemezken, kıpırdatamadığı parmakları soğuğun etkisiyle giderek uyuşmaya başlıyordu.
Dik yokuşlu sokağın en tepesinden bakıldığında, gökyüzünün altına serili gibi duran denizin üzerinden geçmekte olan vapurların, havaya bıraktıkları siyah dumanlar seçilebiliyordu. Denizin üstünde, geçip gittiği yerleri beyaz köpüklerle doldurmakta olan vapurlar, boğuk sesli kornalarıyla birbirlerine mesaj verirken, evleri denizin yakınında olan insanlar, alışkın oldukları bu sesin, uykularını bölmesine izin vermiyorlardı.
Genç adam, sonraki vapur seferine yetişebilmek için elinden geldiğince hızlanmaya başladı. Bir an önce evine yetişebilmek isteyen adam, kafasında hızlıca planlamaya çalıştığı günlük işlerinin ne kadar sürebileceğini kestirmeye çalışıyordu. Geçirdiği uzun ve hareketli, gece nöbetinin ardından, terlere karışmış bedeni uzun bir duş hayal ederken, tüm gece açık kalmış olan göz kapakları, rahat bir uykunun tatlı düşünü kuruyordu. Vapura zamanında yetişebilirse, yaklaşık üç saatini rahatlıkla uykuya harcayabilirdi. Zihninde bir süre dönüp duran kısa hesaplarını tamamladığında, yokuşun neredeyse sonuna gelmişti. Bu süreçte, adımlarındaki sürati giderek kaybederek nefes nefese kalmış, yokuşun son bölümünü inmeden önce birkaç saniyeliğine duraksama ihtiyacı duymuştu.
Nefesinin düzene girmesiyle birlikte elini hızlıca cebinden çıkardı ve gümüş renkli saatini kontrol etti. Dinlenmeye zamanı kalmadığına karar verdiğinde başını tekrar kaldırdı. Gözü, karşı kaldırımda yürümekte olan genç bir kadına takıldı. Tanımakta zorlanmadığı bu yüz adama, soğuk sabahını aniden bölerek, içinde esmeye başlayan ılıman rüzgarların varlığını fark ettirmişti. Temkinli bir şekilde yokuşu inmekte olan genç kadının kırmızı paltosunun üzerine düşmekte olan kar taneleri, üzerinde belirgin beyaz noktacıklar olarak kalıyor, ünlü tabloları andıran bu görüntü adamı bambaşka hayallere sokuyordu. Teninin giderek sıcaklaşmaya başladığını hisseden adam, yüzünü yalnızca birkaç saniyeliğine görebildiği kadının yan sokağa sapmasıyla arkasından bakakaldı. Kadını fark etmesiyle birlikte, içinde gezinmekte olan yaşam telaşının tamamen yok olarak yerini, tüm hücrelerini sarıp sarmalayan bir mutluluğa bıraktığını hissedebilmişti. Gece boyunca kadını görebilmenin bahanelerini aramış olan zihni, o noktada kalbiyle koordine bir şekilde çalışarak, günlerdir aklından çıkaramadığı bu yüze, kendini tanıtmanın ne kadar güzel olabileceğiyle ilgili senaryoları önüne sunmaya başlamıştı. Üstelik bunlardan bir tanesinde, güneşli bir İstanbul sabahında, aynı ikili yemyeşil çimenlere uzanmış birlikte gökyüzünü seyrediyorlardı. Bunun için sunulan şart ise kesindi, yalnızca bir adım atmak. Adamın zihni, gerçekleşmesini tüm kalbiyle dilediğini hayalleriyle dolmuşken, kadın yan sokakta giderek ilerlemeye başladı. Saatlerdir yapacağı bu hamleyi planlıyor ya da biliyormuş gibi soğukkanlı bir şekilde kadını takip etmeye başlayan adam, içinde bir yerlerde doğru yolda olduğunu hissedebiliyordu. Kontrolcü ve kuralcı yanı, sanki o andan itibaren tamamen başka duygular tarafından bastırılmıştı. Yıllardır alışılagelmişin dışına çıkmamış olan zihni, kontrolünü kaybetmiş, bir an önce yetişebilmek istediği evini ve tamamlaması gerektiği işlerini adeta görünmez bir kutuya hapsetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evin Hikayesi
Aktuelle LiteraturBulutlu bir yaz sabahında bavulunu toparlayarak evini terk eden Ömer ve onun terk edişinin ardına gizlenmiş sebepleri...