İÇİMDEKİ ÇAĞLAYAN

64 3 1
                                    

  "Serpil hadi geç kalıyoruz.!"  Dedim yatan Serpil'i dürterek. Ama nafile

"Ya daha saat 8. Neden- Ne 8 mi?  Kalk kalk okul var!"  diyerek hopladı yataktan.
Bu kız beni öldürecek ya...

                         ⭐⭐⭐

"Merhaba sevgili okul!" diyerek okuldan içeri girdim.

Herkes sabahın köründe okula gelmekten isyan ederken ben burada sevgilerimi iletiyorum. Ben mi.fazla ineğim, yoksa onlar okulu gerçekten hiç mi sevmiyorlar? Neyse...

Zil sesi

"Selpoş ilk ders neydi?"

Serpil'i çok çok çok sevdiğim zaman böyle hitap ederdim ona.

"Matematik Güllüm" dedi o da bana lakap takarak.

O gün dün Fazilet teyzenin dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Elimi yanağıma dayamış dışarıdaki yağmuru izliyordum. Ki Serpil beni sarsana kadar.
'ne oldu? ' der gibi baktım. Gözleriyle hocayı işaret etti. Ben de kendimi dikleştirip ciddi konuma geldim. Hoca:

"Evet Gülçin. Gel de bu soruyu bizim için sen yap. Nasıl olsa dersi dinledin."  dedi bana imalı imalı bakarak. Önce tahtadaki işleme baktım, sonra Serpil 'e 'sen bittin' der gibi bakıyordu bana. Sonra kağıda birşeyler karalamaya başladı. Selim Hoca :
"Hadi Gülçin bütün sınıf seni bekliyor."
Dedi. Yine yüzünde küçümser ifadesi vardı. O sırada Serpil bana kağıdı uzattı.

"Bu konuyu daha işlemedik ki. Seni. kandırmaya çalışıyor"

Diyordu.

Gerçekten de işlememişmiydik. O kadar dalmışım ki dersle alakam kalmamış resmen.Ama yine de bir tahtaya bakmanın zararı yoktu. OFFF BU NASIL SORU. Ama biz bunu işledik ki. Dedim kendi kendime.

Sonra ayağı kalktım. Selim Hoca sabırla beni bekliyordu. Sonra hızlıca kalkıp tahtaya gittim. Elime tebeşir alıp

"BU KONUYU İŞLEMEDİK"

Diye büyük harflerle siyah tahtaya kazır gibi yazdım. Oysa görmediğimiz bir şey yok gibi gözüküyordu. Ama Serpil'e güveniyorum. O 'işlemedik ' diyorsa işlememişizdir. Hoca bir bana bir de tahtadaki yazıma bakıyordu. Sonra yanıma gelip elimdeki tebeşiri aldı.  Tahtaya dönüp birşeyler yazmaya başladı.

"BU KONUYU İŞLEMEDİK } AFERİN"
Yazmıştı benim yazımın yanına sonra da
"Oturabilirsin. Ama bence dersi daha iyi dinlemelisin. Arkadaşın Serpil üniversite sınavında yanında olmayacak"  dedi yine küçük düşürür gibi.

Kırılmıştım.

Ama yine de çaktırmayacaktım.

Yüzümü asıp Hızla Serpil 'in yanına geçtim.  Serpil anlamış olcak ki yavaşça belimi sıvazladı. Ben de yine başımı yağmura çevirdim.Bu öğretmenle bir sorunum yoktu.

" Asıl onun benimle bir sorunu vardı. "

Normalde ders notlarım da yüksek gelirdi. Ama bir türlü kendimi sevdirememiştim. Bu yeni genç öğretmene. O sırada yeni anlamıştım X'in oradaki fonksiyonunu öğrenmemiştik. Ve o olmadan soruyu çözemezdik. Normalde sayısalım iyiydi. Yanlız... İçimdeki o çağlayanlar ne sayısal ne de sözel bırakmışlardı ya bende. Benim Çağlayanlar ın tanımı :

Çağlayan şelale,Çağlayan dere,Çağlayan ırmak...  Herşey bunlardan mı ibaret.? Keşke... keşke öyle olsa. Ama benim Çağlayanıma nazaran  daha farklı... Dünyaya küsmüş kızın hayat felsefesi... -ydi. Yani 14 yaşımda. malum büyüdüm ve ben büyüyünce içimdeki o Çağlayan dediğim duygu da büyüdü. Ve beni olgunlaşma evresine geçirdi. Bu olgunlaşma evresi de herşeyi daha iyi görmemi sağladı. Kısaca İÇİMDEKİ ÇAĞLAYAN  Benim kötü yanım... Olgun ve KÖTÜ...

BENİM YAŞAMIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin