Korkarım...

1K 39 6
                                    

Arkadaşlar lütfen beni de anlamaya çalışın. Bu kadar cani olduğum için üzgünüm. Bu hikayeyi ben planladım ve öyle yazıyorum...Eğer plan değişirse hikaye kökten değişir. Ayrıca bu hikaye aşk hikayesi olduğu kadar abi-kardeş hikayesi de. Tekrardan özür dilerim.Teşekkürler...İyi okumalar. :*

Her zamanki gibi sabah uyandım diye başlamayacağım. Bir insanın uyanması için uyuması gerekir çünkü...Ben de tüm gece uyuyamadım dolayısıyla da uyanmamı gerektirecek bir şey yoktu. Yataktan ağır çekimde çıktım. Tek ben değil her şey ağır çekimdeydi sanki. Rüzgarın ağaçları sallayışı, yağmur damlalarının toprakla buluşması....

YAĞMUR...

Annem birimizin başına kötü bir olay geldiğinde yağmur yağarsa 'Gökyüzü bile ağlıyor' derdi bana. Gökyüzü Ediz için ağlıyor belli ki...

Balkona çıktım ve derin bir nefes alarak bütün toprak kokusunu içime doldurdum. Artık yalnızdım. Tam anlamıyla değil belki ama yalnızdım sonuçta. Bir tek abim kalmıştı yanımda... Kimseye aşık olamazdım sanırım bundan sonra. Korktum bir kere. Ya o da ölürse... Delirirdim bunları düşüne düşüne. Babası öldürmüştü Ediz'imi... Babası. Bir baba nasıl bu kadar soğukkanlı olabilir ki? Tam da sarılacakken bana ölmüştü Ediz. Ağlayamıyordum da artık. Tüm gece ağlamıştım çünkü. Gözlerim kurumuştu.Beynim durmuştu.Düşünemiyordum, vücuduma komut veremiyordum...

"Derin, kahvaltıya inelim haydi..Sana harika şeyler yaptım..."

Abim bile kahvaltı hazırladıysa demek ki durumum vahim.

"Ben...aç değilim abi."

"Hayır Derin! Yiyeceksin! O kadar uğraştım kızım ben ya.."

"Tamam o zaman..."

Balkondan çıktık ve aşağıya indik. Karşımda sadece kuş sütü eksik bir kahvaltı masası duruyordu. Abim kolumdan tuttu, beni sandalyeye doğru çekiştirdi.

"Derin... Biraz sonra çıkacağız.Hazır mısın?"

"Hazırım abi..."

"Tamam birtanem. İyisin dimi? Bütün gece uyumadın."

"Bütün gece uyumadım evet...İyi değilim. Nasıl olabilirim ki?"

"Haklısın ama kendini toplaman gerekir. Senin hayatın devam ediyor çünkü."

"Abi!? Babam öldüğünde sen de böyle değil miydin? Ben ondan nefret ettiğini sanıyordum ama ölünce yıkıldın! Ben Ediz'i çok seviyorum... Hala!! Normal değil mi yıkılmam?"

"Tamam.. Ben bir şey demedim." Kahvaltımızı hiç konuşmadan tamamladığımızda abim masayı toplamak üzere ayağa kalktı.

"Abi...Kalsın. Geldiğimizde toplarım ben."

"Peki.İtiraz edemem.."

"İşine geldi tabi dimi?"

"Sonunda espiri yapabilme yeteneğini kazandın."

Askılıktan ikimizin yağmurluğunu aldım ve dışarı çıktık. İkimiz de cenaze gereği simsiyah giyinmiştik. Aslında bu havada ağlasam kimse anlamaz değil mi?

Arabaya yerleştim ve kafamı cama yasladım. Olanları düşünmek istemiyordum. Ama nasıl olabilirdi ki böyle bir şey!!

Arabadan indik ve belirlenen yere doğru yürümeye başladık. Gayenin ağlayışlarını duyuyordum. Biraz yaklaştıktan sonra yere eğilmiş duruşunu da gördüm.

"Gaye?"

"Derin!" Kıpkırmızı olmuş burnunu çekti ve bana sarıldı. Şu an çok aciz duruyorduk. Gaye konuşmaya başladı.

"Artık tutunacak bir dalım kalmadı benim..."

"Nasıl yani?"

"Ben başka kimseye aşık olamam... Edizi çok seviyordum.."

İşte farkımız buydu belki de. O Edizi çok seviyordu ben ise seviyorum. Hala!Daha şiddetli ağlamaya başlayınca bunları düşünmek için doğru bir zamanın olmadığını anladım. Ve ona daha sıkı sarıldım.

Cenaze bittiğinde biz de bitmiştik. O tabutun içinde benim sevgilim. Ben bunları yaşamak için küçük değil miyim?! Zaten çocukluktan beri babamdan nefret etmiş birisi olarak sevdiğim adamı babasının öldürmesi beni aşırı derecede etkiledi.

Omzumda hissettiğim elin Ediz'e ait olması için nelerimi vermezdim... Ama yoktu işte. Kaan söze başladı.

"Üzülüyorsun biliyorum. Sessiz kalma. Ağla bağır çağır ama sakın sessiz kalma Derin.Tamam mı?"

"İçimden gelmiyor. Sadece düşünüyorum. Olanları..."

"Deli mi etmek istiyorsunn kendini? Babası bile oğlunun cenazesine gelmemiş, oğlunu düşünmüyor. Sen mi düşüneceksin?"

"Sorun da bu zaten Kaan!! Onu öldüren babası!"

Eve geldiğimizde odama çekildim ve Edizden gelen eşyaları incelemeye başladım.Kutunun içinde bir saat, iki bileklik, bir günlük...

Günlüğü açtım ve okumaya başladım.

Bu günlük sadece bir gün içerir ve babamın bana bir şey yapma ihtimalini düşünerek, Ediz HAN tarafından yazılmıştır.

Eğer bu günlüğü okuyorsan ki ne diyorum ben yaa! Derin, aşkım...Şu an senden nasıl özür dileyeceğim bilmiyorum cidden. Bana git dedin ben de babamın yanına gittim. Ama babamın nasıl bir psikopat olduğumu düşünürsek kendi evimde kalırken bile ölüm tehlikesi yaşıyorum..En kısa sürede yanına geleceğim... Abine bilerek vurmadım bi de.. Sinirle. Ben bunları neden buraya yazıyorum ki..Sana söylesem??Veya neyse boş ver ya. Bu kağıdı sen olarak varsayarsak senin özlemini gidermeye çalışıyorum. Ne büyük işsizlik! Neyse Kağıt Derin seni seviyorum...

Babası bir psikopat mı? Ayrıca ayrıyken ne kadar da boş zamanı olmuş.Ediz'den bahsediyoruz burada... Bir kağıt daha çevirdim. Boş bir sayfa beklerken

Eğer bir gün yine delice bir şey olur da biz ayrılırsak beni yalnız bırakma tamam mı?Ben korkarım...

yazısını görmemle aklıma bir fikir geldi..

Onu yalnız bırakmamalıyım...Yoksa orada korkar.

KORUYUCU'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin