Karga siyahlığındaki saçları karışmış olan güzel kız ortak salonun güzel bir koltuğunda güzel bir uykuda görünüyordu. Fakat ter damlacıkları akıyordu kızın alnından. Bir şeyler fısıldıyordu. Acı bir çığlıkla uyandı Cruella. Korkuyor ve terliyordu. Kendini ortak salonda bulunca daha da korktu. Hemen yanındaki koltukta uyuyan sarı saçlı Slytherin prensini uyandırmıştı. "Çok korkuttun" dedi Draco telaşla. "Kütüphanenin en ıssız köşesinde uykuya dalmışsın. İlk orada bırakacaktım ama öğrencilerden biri bile yatakhanede olmazsa puan düşüreceklerdi. Ben de seni alıp geldim."
Birkaç saat önce Hermione'yi gözlemek amacıyla kütüphaneye gelen sarı saçlı çocuk onu Tarih bölümünden izleyecekti umutsuzca. Neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordu. Onu izlemek huzur veriyor diye düşündüğü doğruydu. Fakat sonra siyah saçlı Slytherin kızını görünce tereddütle yaklaşmış ve onu uyandırmaya çalışmıştı. Elindeki kitaba sarılıp uyuyan Slytherin kızını orada bırakacaktı. Fakat ona karşı bir sorumluluk hissediyordu Draco. Zaten taşıması zor olmayan küçük vücutlu küçük kızın kolunu boynuna atarak onu yürütmeye çalıştı. Çok derin bir uykuda olan Cruella uyanmayınca onu kollarıyla taşımaya karar verdi. Aralarında bir yaş olmasına rağmen onu şu an beş yaşında bir çocuk olarak görüyordu. Tatlı bir yüze sahip olduğunu düşünerek gülümsedi. Kendinden utanç duymadı bu düşüncesi için. Siyah saçlı kızı küçük bir kardeşi gibi gördüğünü düşünerek kendini ikna etti ve hızlıca kütüphaneden çıktı. Kimsenin olmadığı koridorlardan kolayca zindana gidebilmişti...Cruella tereddütle teşekkür etti. Daha sonra sanki aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı ve hızlıca salondan çıktı. Zindanın biraz ilerisinde bir topluluk gördü. Herkes duvarda kanla yazılmış yazıya bakıyordu. "Sırlar odası açıldı. Varisin düşmanları kendinizi kollayın."
Daha çok korkan Cruella duvara dayanıp yere oturdu ve ağlamaya başladı. Arkasından gelen Draco ve diğer Slytherinler duvardaki yazıyı görüp gülümsediler. Bu gerçekten şüpheli bir gülümsemeydi. Cruella direkt koşarak Dumbledore'un ofisine gidecekti. Arkasından korkuyla bakan suratları ve Mcgonagall'ın emirlerini dinlemeden yola koyuldu. Merdiven değişirken bir ses duydu.
Echo yapan ses tıslarcasına "Kan kokusu alıyorum" diyor ve zırvalamaya devam ediyordu. Cruella merdivene oturdu ve sesin geçmesini bekledi. Aynı anda kimsenin tepki vermeyişini ve Potter'ın da sanki aynı şeyi duyar gibi duvara yaslandığını duymuştu. Göz göze geldiler. Siyah saçlı Slytherin kızı o anda her şeyi anladı. Boş zamanlarında kütüphanede okuduğu onlarca şeyi. Granger'ın Yaratıklar bölümünde hırsla aradığı şeyi. Duvardaki yazıdan sonra birbirine bakan MÜKEMMEL üçlüyü. Slytherinlerin gülüşünü. Rüyasını. Adı anılmaması gereken yeteneğini.Hogwarts'ın Tarihi kitabında bahsedilen efsaneyi: Sırlar odasını...
Dumbledore'un ofisine geldiğinde "Meyan kökü" dedi ve kapıdaki baykuş şeklindeki heykel açılarak bir merdivene dönüştü. Cruella nefes nefese bağırarak "Profesör, her şeyi biliyorum! Yılanlar!"dedi.
-Bayan Nymph, şu an başkalarının kahraman olmasına izin vermelisiniz. Belki de onlara yardım edebilirsiniz.
-Ama Profesör Dumbledore, MÜKEMMEL üçlü ne ile karşılaşacağını bilmiyor. Okul tehlikeli olmaya başladı. Filch'in kedisi çoktan öldü bile.
-Sadece taşlaştırıldı Bayan Nymph, sadece taşlaştırıldı. Hem dedim ya, ne ile karşılaşacaklarsa onları hazırlamak için yardım edebilirsiniz. İyi geceler.
- Bunu sadece okul için yapıyorum Profesör. İyi geceler.
Fawkes'a da saygın bir bakış atıp gitti siyah saçlı kız.
Şu bayan-süper-zekaya birkaç fikir vermesi gerekiyordu. Yarınki sınavdan sonra onu kütüphanede bulacaktı. İçinden bir ses diyordu bunu. Ortak salona döndüğünde Draco Lucius Malfoy'la uzun süre bakıştı. Fakat Cruella kehanetine odaklanmıştı aslında. Draco'ya baktığında bir şey göremedi ilk. Gözlerine baktı onun, cam rengi gözlerine. Pek derin anlamlar taşımıyordu fakat gözünün önüne bir mezar geldi Slytherin kızının. Üstünde Cadmus Peverell yazıyordu. Bunun bir kehanet olduğundan emin olan siyah saçlı Slytherin prensesi telaşla Draco'ya iyi geceler dileklerini ileterek gitti. Arkadaşının geleceği hakkında endişeliydi.
Sabah kalktığında hemen hazırlanıp Büyük Salon'a çıkacaktı. Hazırlandıktan sonra koridorun başında Profesör Snape'i buldu. Şanslı gününde olduğunu düşünerek yanına gitti profesörün.
"Profesör, ben de sizi bulmayı umuyordum." dedi sevecen bir şekilde. Ona ifadesizce bakan Snape "Bayan Nymph, Dumbledore söylemişti. Demek sınav olmak istiyorsunuz" dedi. Hevesle ve gülerek başını salladı kız. Profesör omuz silkip onu takip etmesini söyledi ve onu Lockhart'ın ofisine getirdi. Aç olan kız daha da huysuzlaşıp "Ah şu düzenbaz" diye fısıldadı. Profesör Snape ona dönüp "Öğretmenler hakkında ne düşündüğünüz bizi ilgilendirmez Bayan Nymph." dedi. Ama Cruella onun yüzünde gülümsemeye benzer bir kas hareketi gördüğüne yemin edebilirdi.
Asil gülümsemesini takınarak ofise girdi kız. Lockhart kıza en çekici (!) gülümsemesiyle yılın başında işlenilen konulardan sordu. Slytherin kızı hızlıca cevap verip çıkmak istiyordu sadece. Öyle de oldu. Düzenbaz olduğunu Lockhart'ın kitaplarını okuyunca anlamıştı. Lockhart ise beklenilen bir hareketle kitabındaki bilgileri sordu. Sahte bir gülümsemeyle hepsine cevap verip çıktı Cruella. Snape'in onu bulmamasını umarken Büyük Salona girdi. Dün yaptığı hareketiyle dikkat çekmiş olan kıza baktı bütün salon. Kesinlikle bir dedikodu dönmüştü. Birkaç fısıltıda "varis"-şcvlcövlöc- ve "sırlar odası" kelimelerini duyan kız masaya oturduğunda bıkkın bir bakış ile "Beni Slytherin varisi sanıyorlar değil mi?" diye sordu. Pansy de aynı bıkkın bakış ile kafasını salladı. İkisi aynı anda "salaklar" diye fısıldadı. Draco Cruella'ya yönelerek "Sabah Snape seni aradı. Sınav için mi ne(?) Biz uyanmadı galiba deyince ukala diyerek gitti, haberin olsun" dedi ve göz kırptı. Daha iki parça yemek yemiş olan Cruella'yı yine yanında oturan Draco uyardı. "Bak ukala, Snape geldi" Cruella gülüşmeler gelen masaya tatlı bir tebessüm atarak kalktı ve Snape ile birlikte utanmış bir şekilde gitti. İyice somurtan Snape "Bayan Nymph, sizin için koşturmayacağım. Örümcek bacağından zehir almak istiyorsanız hangi eklemi kırmanız gerekir?" diye sordu. Cruella telaşla "Chelicerata" dedi. Snape ise kaşını çatıp "Buradan Sihir Tarihi sınıfında olan Profesör Binns'e, sonra Bitkibilim serasında bulabileceğiniz Profesör Sprout'a oradan da zindanları geçit olarak kullabileceğiniz göle gidin. Orayı geçince de Muggle Araştırmaları için sınav olacaksınız." Profesör bunları o kadar hızlı deyip gitmişti ki Slytherin kızı şaşırdı. Snape'in dediklerini tekrar ederek bir süre durdu. Slytherin masasına baktığında gülerek kendisine bakan gözlerle karşılaştı.Elleriyle yüzünü kapatıp odaklandı ve denileni yapmak için yola koyuldu. Bir hayalet olan Profesör Binns'n tozlu sınıfına girdi. Sınıfta sadece Binns vardı. Selam verdikten sonra birkaç soruyu tamamlayan Cruella'ya bir tarihçi gözüyle gururla baktı Binns. "Tarihteki her şeye inanma." diyerek de öğütler verdi. Cruella asil bir selamla gitti. Biraz kafa yorduktan sonra sırayla Snape'in direktiflerini uyguladı ve zorlanmadan çoğu soruyu cevapladı. Bugün daha fazla ders görmek istemiyordu kız. Dumbledore sınav sonucunu açıklayana kadar kafa dinlemek için Kara Göl'e gitti. Soyadından dolayıdır tahminen, su olan yerlerde kendini iyi hissederdi.**
Fakat komik bir bilgi daha: yüzme bilmiyordu. Aklına kütüphanede okudukları geldi. İkinci kardeş, trajik bir ölüm.Hikayeyi biliyordu. Ölüm ve üç kardeş, Ölüm yadigarları... Ne hoş, Peverell kardeşl-
Peverell
Peverell
Peverell
Cadmus Peverell
Koşarak Draco'yu bulacaktı. Tahminen İksir dersinde olan 2.Sınıflar birazdan Bitkibilim dersine gireceklerdi. Ne söyleyeceğini kafasında oluşturmaya çalışıyor, aynı zamanda da koşuyordu.
Şu nasıl? "Hey Draco, sana baktığımda Üç Kardeşten Cadmus Peverell'i görüyorum. Gelecekte intihar etme"
Tabii Draco da "Ah tabiki Cruella bu gerçekten hiç tuhaf değil, gelecekte intihar etmem." diyecekti.
Şaka bir yana şu an Draco'yu bulmazsa bir şeylerin kötü olacağını düşünüyordu. İksir sınıfının az ilerisinde beklemeye başladı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Ya koşmaktan ya da ne söyleyeceğini bilmediği içindi. Kapı açıldı ve ilk önce Snape çıktı. Snape hızla pelerinini savururken arkasından Gryffindor öğrencileri çıktı. Siyah saçlı kız çağının-en-zeki-cadısıyla göz göze geldi. Ne yapması gerektiğini düşündü ve istemsizce bağırdı. "Hermione, borular. Böyle hareket ediyor." Hermione ona baktı, sonra aklına bir şey gelmiş gibi koştu. Dumbledore'un verdiği görevi tamamlamış hissiyle rahatladı. Daha sonra sınıfa baktığında hiç öğrenci kalmamıştı. Evet, Draco'yu bulmasaydı veya bulmaya çalışmasaydı çok kötü şeyler olacaktı. Ve artık gerisi Hermione'ye kaldı...
Sınıftan çıkan öğrencilerin arkasından bakarken siyah saçlı Slytherin kız, arkasından Gryffindor en yakın dostunun geleceğini tahmin etmemişti.
Dumbledore ona baktı ve "İyi iş çıkardın." dedi. "Hem az önceki hareketinde hem de sınavlarda. İkinci sınıf derslerine hazırlanabilirsin Cruella."
Siyaha çalan gözleriyle teşekkür etti kız Profesöre. "Profesör, Cadmus Peverell kimdir?"
"Cadmus,uhm, üç Peverell kardeşin ikincisi. Sevdiği kadını geri döndürür ve kadın fani dünyaya ait değildir, soğuktur. Ona hasretinden kendini öldürür."
"Öyle derler" diyerek devam etti. "Sevdiği kadını Bayan Nymph, kendisi öldürmüştür. Hem hasretinden hem de pişmanlıktan kendisini de öldürmüştür." Dumbledore bunu dedikten sonra ona şaşırmış gözlerle bakan öğrencisine gülümsedi. "Yoksa bir bağlantı mı arıyorsunuz Bayan Nymph?"
Cruella masal kitabında altı gümüş renkli bir kalemle çizilmiş olan bölümü hatırladı. O anda Profesör Dumbledore'un cebindeki gümüş renkli kalem güneşi yansıtmış olacak ki Slytherin öğrencisi gözlerini kırpıştırdı...Diğer her şey yeterince sıradan geçti. Potter bir çataldil, Cruella ve Potter yine Hogwarts'ın kahramanıydı. Gilderoy Lockhart gerçekten düzenbaz, Potter gerçek bir Gryffindordu. Lucius Malfoy'un yönetim kurulu üyeliğinden çıkarılması yüzünden Slytherin masasından hüzün akıyordu. Draco'nun "Okul benim!" havasından eser yok, aksine güzel yüzü, en azından Cruella'nın düşüncesiyle, somurtmaya başladı. MÜKEMMEL üçlü okulu kurtardığı için dört yüz puanla Gryffindor bina kupasını kazandı. Her şey çok bilindik bir havadaydı. Fawkes kül olmuş ve küllerinden doğmuştu. Bir yıl böyle bitti. Baş karakterimiz Slytherin prensesi ise bina birincisi oldu, 12 yaşında 3. sınıfa geçecekti.
Hogwarts ekspresi için hazırlanırken Pansy'yi ağlama tuttu. Eve gitmekten çekinir gibiydi. Siyah saçlı kıza sarılıp ağlamaya devam etti. Ortak salonda herkes şimdiden vedalaşmaya hazır görünüyordu. Sanki trende bir şey olacak gibi...
Hogwarts ekspresi kalkışa hazırdı artık. Draco, Pansy, Cruella ve Blaise aynı bölümdeydi fakat kimse ağzını bile açmadı. Bertie Botts'un Her Lezzetten Fasulyelerini paylaşan Blaise ve Cruella dışında. Pansy uzaklara dalmış, Draco uyumuştu. Blaise çimen tadındaki fasulyeyi çok sevmişti. Eve gidiyorlardı.
**Nymph: Genelde suda yaşayan mitolojik ırk, peri kızı.
Nolur oylayın ya fazla bişey değil lütfen sıfır oy biraz acı veriyor şldlvlfhlflg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karga tüyü prenses ve cam kırığı prens
FanfictionAcı çağırışımlar belirler dünyayı. Beyinlerin kan kırmızısı damarları arasında geçiştirilen onlarca ruh yardımcı olur derler. Kanda boğuluyorlar o zaman dostum. Kan yükseliyor, yükseliyor ve onları havaya çıkartıyor. Bir cam kırığı kesmiş naif cildi...