Hagrid'in kulübesine misafir olmuştu kız yaz tatilinde. -Bir kere evine gitmiş, Muggle kadının ailesini görmüştü.Kendini göstermeden tuvalete girdi ve ağlamaya başladı. Saçlarını omzunda kesti ağlarken. Çığlık attı sonra. Şakaklarını örten iki yandaki saç tutamları beyazlamıştı.-Dumbledore'u görüyor, Profesör Trelawney'nin tarotuna bakıyordu. Arada Aragog'la ilgileniyor, Fang ve Aurora'nın oyununa dahil oluyordu. Hogwarts'ın içinde bile geziyordu bazen...
Hogwarts Ekpressini karşılamaya giden Hagrid'e eşlik etti kız.
Kapı açılınca ilk bölmeden çıkan öğrencileri gördü. Arkadaşlarıydı bunlar. Pansy ona göz kırptı ve Blaise
onunla özel selamlaşmasını yaptı. Arkadan Draco çıkmıştı güzel gülümsemesiyle. Siyah saçlı kızı görünce kapıda bekledi biraz. Saçlarını inceledi kızın. Sonra da beline dokunup gitti. Tahminen yolu kapattığı içindi.
Hagrid'le anlaşıp koşarak arkalarından gitti. Draco onunla konuşmaya çekiniyor, o da Pansy ile gülüşüyordu. "Suskunsun Draco." dedi Pans. Draco tam konuşacakken Dumbledore onlara Üç-Büyücü-Turnuvasından bahsetti ki Durmstrang ve Beauxbatons öğrencileri mükemmel girişlerini yaptılar. Beauxbatons kızları büyüleyici öpücükler atıyor, dans ediyordu. Mavi formaları içinde çok güzeldiler. Daha sonra Durmstrang öğrencileri maskülen bir havayla içeri girdi ve ateşle güzel bir gösteri yaptılar. Quidditch Dünya Kupasında oynamış olan Bulgar Arayıcı Viktor Krum da oradaydı. Draco onlara el sallıyor, tezahüratlar yapıyordu. -Diğer yerler sizin bildiğiniz gibi okurlar, işte ateş kadehi falan filan- Kendi oğlunu Azkaban'a tıktırmış olan Barty Crouch da oradaydı. Mükemmel bir seherbaz olan Moody de...
Şampiyon seçilecekti artık turnuva için.
Viktor Krum
Fleur DeLacour
Cedric Diggory
ve
Harry Potter
Potter mı?
Herkes onu yuhlarken Potter Dumbledore'un yanında yerini aldı. 17 yaşında olmadığı için sahtekar gözüyle bakılıyordu. Fakat Kadehin Hogwarts'dan iki büyücü seçtiğini gözden kaçırıyorlardı. Özel bir lanet yapıldığı belliydi. Potter'ın kaldıramayacağı bir lanet. Kokuşmuş Potter rozetleri okulun her yanında geziyordu. Siyah saçlı kız ise Hermione'nin E.R.İ.T rozetini takıyordu. Bu haklı bir davaydı. Potter ise bir kurbandı.
Saçı başı dağınık bir Draco ile karşılaştı. Draco, Moody'nin ona ne yaptığını anlattı. Kız gülerek "İyi olmuş" dedi. "Potter bir kurban Draco, kadeh lanetlenmiş."
"Ama gerçekten kokuyor itiraf et." dedi çocuk gülerek. Kız gülerken başını salladı.
"Bütün yaz buradaydım. Babamın evinde iğrenç mugglelar var. Onu özlüyorum ama hem de nefret ediyorum." Kafasını çocuğun omzuna koydu.
"Senin baban, iyi biri mi?"
Çocuk cevap veremedi.
"Peki seviyor musun?"
"Evet. Onu gerçekten seviyorum."
Çocuk kıza baktı. Kız ise ileriye.
Balo günleri yaklaştı. Blaise Cruella ile gidecekti. "Çok eğleneceğiz." dedi Pansy. O da Draco ile gidiyordu. Hiç gücenmedi kız. Blaise Orchideus dedi ve onları Cruella'ya verdi ortak salonda...
Balo günü geldiğinde herkes Turnuva şampiyonlarının dansı başlatmasını bekliyordu. Slytherin prensi elinde Pansy, merdivenlerdeki Granger'a bakıyordu. Büyülenmiş gibiydi. Sonra kaşını çatıp unutmaya çalışırmış gibi kafasını salladı. Ve Zabini'yi buldular. Aurora gelmemişti hala. Sonra Slytherin üçlüsü merdivene baktılar. Birkaç Ravenclaw çocuğu ise kızı süzüyordu. Şakaklarına gelen beyaz tutamları hep saklamış olan kız, şimdi onları örüp arkadan toplamıştı. Saçlarının geri kalanı güzel bukleler ile omzuna düşüyor, yüzü seçmen şapka zamanındaki gülümsemeyle tutunuyordu. Büyüleyici kısa siyah -kaliteli- kadifeden elbise köprücük kemiklerini gösteriyordu. Gerçekten Slytherin Prensesi olmuştu. İnerken herkes ona baktı. O ise gülerek arkadaşlarına gitti. Pansy ona "VAY" diyen bir bakış atarken Blaise "Çok şanslıyım" diyordu. Draco ise: sadece bakıyordu. Dans başladıktan hemen sonra Blaise kızı dansa kaldırdı. Onlar dans ederken Draco Pansy ile çok önemli bir konu konuşuyormuş gibiydi. Blaise kıza yöneldi.
"Çok güzelsin, en az Granger kadar. Gerçi Viktor şu an çok şanslı olmalı. En güzel kızı kaptı."
Cruella anlamamış gibi kaşlarını çatarak
"Ne diyorsun Blaise, tamam, balodaki en güzel kız olma gibi bir amacım yok ama sen-" derken yerinde durdu ve aşağıya bakarak ağlamaya başladı. Salonun balkon tarzı dar yerine çıkan merdivene oturdu. Blaise ise onu farketmeden başla bir kızı dansa kaldırdı. "Gözlerinden nadiren yaş geliyordu. Pansy Draco'yu dürterek "Haydi git!" dedi.
"Hayal kırıklığı mı?" dedi çocuk derin derin kıza bakarken.
"Hem de nasıl!" dedi kız gülerek. Draco ayağa kalktı ve kızın başında durdu. Şu an tam onları anlatan bir şarkı başladı.Elini uzattı nazikçe. Kız gözlerini silerken elini tuttu çocuğun. Yukarıdaki dar balkon tarzı yere çıktılar ve dans ettiler yavaşca. Aynı göldeki gibiydi. Döndüler, birbirlerine gömüldüler, yine döndüler. Dans ettiler. Blaise ve Pansy de dans ediyorlardı. Fakat salonun çoğu Slytherin prens ve prensesine bakıyordu. Prens prensesin elini öptü. Saçlarını okşadı. Dans ettiler. Cam kırıklarıyla dolu bir su birikintisinde boğuluyorlardı anlaşılan. Su derin, yosunlar eskiydi. Birbirlerine sarıldıkça ağırlıkları artıyor, daha da boğuluyorlardı. Eski bir masaldı bu. Karga tüyü prensesin ve cam kırığı prensin masalı. Pek yaygın değildir.Dumbledore gülerek onlara baktı. Sonra Minerva'ya bakarak "Meyan kökü?" dedi beyaz sakallı bilge adam. Yarım ay gözlüklerinin altında gözleri parlıyordu. Sanırım bu eski masalın bir okuyucusu vardı...
Şatonun bahçesinde Slytherin grubu sürünüyor, etrafı süzüyorlardı. SBDler yüzünden suratları asıktı çoğunun. Bölüm birincisi kız gülerek "Hadi ama!" dedi. Zira sınav sadece Aurora için iyi geçmişti. "Eminim Profesörler bu asil kanlara biraz tolerans gösterirler, ha(?)" Diğer Slytherinler "Tabii ya" dedi somurtarak. Üçbüyücü şampiyonları ilk turnuva için bekliyorlardı. Çadırdan kahverengi kıvırcık saçlarıyla Hermione çıktı. E.R.İ.T olayından sonra az da olsa kaynaşmışlardı iki zeki kız. Draco ise derince ona bakıyordu. Sanırım kız da ona kaçamak bir bakış atmıştı, ya da öyle sanmışlardı ikisi de.
"Granger!" dedi kız ,çocuğa. "Belli ki şansın var evlat." Gülümsedi. "Onunla konuş." dedi Aurora içi yanarken. Draco yaklaştı kıza. Şimdi bahçede kimse yoktu. Daha da yaklaştı."Sen gerçekten zeki bir kızsın. Ama aynı zamanda aptal da. O kadar zekisin ki hislerimi inkar etmeyeceğim bile. Ama o kadar aptalsın ki baloyu unutuyorsun, kara gölü de. Gerizekalı" Çocuk kızın dudağının çok yakınına bir öpücük koydu. "İyi günler."
Üç şampiyon da ejderhaları ile kapışmış, altın bir yumurta almışlardı. İkinci görevde Krum'ın sınırlarını Granger ile zorluyorlardı. Draco Krum için mi yoksa Granger için mi bilinmez, endişeliydi. Boş günler sonrası üçüncü görev olan labirentte seyirciler toplanmıştı.
"O geri döndü, Lord Voldemort!" dedi Potter. Lucius yaklaşık yarım saat önce karanlık işaretinin sızısını duymuş ve kaybolmuştu. Draco, Potter'ın doğru söylediğini biliyordu. Cruella da Draco ve Lucius'un yanındaydı. Kız ve çocuk korkarak birbirlerine baktılar. Cedric Diggory ölmüştü...
Birkaç hafta çok depresif geçmişti. Asaları havaya kaldırana kadar sanki hiçbir şey olmamıştı hatta. Hava bile üzgündü sanki.
Cedric Diggory anısına...
Lumos /*
Beğendiyseniz lütfen votelayın, ayrıca güzel dostlar sıfır vote ile yeni bölüm atmamı beklemeyin ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karga tüyü prenses ve cam kırığı prens
FanfictionAcı çağırışımlar belirler dünyayı. Beyinlerin kan kırmızısı damarları arasında geçiştirilen onlarca ruh yardımcı olur derler. Kanda boğuluyorlar o zaman dostum. Kan yükseliyor, yükseliyor ve onları havaya çıkartıyor. Bir cam kırığı kesmiş naif cildi...