5

519 48 11
                                    

Tüm yol boyunca Dila'yı takip etmiş ve kafamda onlarca senaryo uydurmuştum. Kabul etmiyordum mesela birinde; o benim en yakınım, bilse bana hemen söyler diye haykırıyordum kendime. Daha sonra Ece'nin dedikleri aklıma düşüyor ve o sinirle her şeyi yok etmek istiyordum.

Sonunda Dila sahildeki bir banka oturduğunda yanına gitmenin zamanı olduğunu düşündüm ve hızlıca yanındaki boşluğa oturdum.

Yüzündeki şaşkınlık ve ağlamaktan kızarmış olan gözlerine baktım. Üzülmem gerekirdi, içimin acıması belki de ama hiçbir şey hissetmedim. O da bunu fark etmiş olacak ki, bakışları daha da kırıldı.

"Neden geldin?"

Sesi de tıpkı yüzü gibi yorgundu. Aldırış etmedim ve gözlerimi ondan çekerek denize baktım.

Denizden gelen güzel kokuyu derince içime çekerken aklıma gelen ses ile gülümsedim.

"Senin gözlerin sinirlenince sert dalgalı bir deniz oluyor ya da şimşek çakan bir gökyüzü. Ya beni boğuyorsun dalganda, ya da çarpıyorsun şimşeğinle. Mutlu olduğun zamansa.. Sakinleşiyor o deniz, güneş açıyor gökyüzünde. O sakin sular benim evim, o güneş benim yaşama kaynağım oluyor. Sen mavisin bu yüzden. Ne yalnızca deniz senin kadar güzel olabilir ne de gökyüzü."

Huzurla anımsadığım söze ve sese karşı gülümsememin genişlemesini durduramadım. Her ikisiydim ben; bir tanesi olamayacak kadar güzeldim. Ve her ikisine sahipti o; bir tanesinden fazlasını hak edecek kadar özeldi.

"Ama başardı işte. Ayırdı bizi."

Tüm sakinliğim, tüm huzurum Ece'nin sözleri ile uçup gitmişti. Yanımda oturan kıza baktım. Öylesine masum duruyordu ki kendimce bir şey yapmamış olacağına inanmaya çabaladım.

"Babanı sana söylememesi..."

Babamı, çocukluğunu bilip bana söylememiş miydi sahi? Nefret ile gözlerine baktığımda buz kestiğini gördüm.

"Babam kim?"

Babam kimdi cidden? Bu soru çocukluğumun favori sorusuydu. Sürekli kendime bunu soruyor ve çocuk aklım ile kendi kafamda bir kahraman kuruyordum.

Bir gün babam Batman olup kötülükler ile savaşıyordu, bir gün Superman olup süper güçlere sahip oluyordu, bir diğer gün ise bambaşka biri oluyordu.. Hangi kahramanı öğrenirsem o benim babam oluyor ve çevremdeki herkes beni üzmeme adına bunu kabul ediyordu.

"Kim sordurttu bunu sana, Ece mi?"

Ece derken bile nefrete dönen sesinden tam emin olmuştum ki, birbirlerinden hiç haz etmiyorlardı.

"Kendim sormak istedim Dila, merak ettim. Pek zorlu da değil üstelik cevap vermek.."

Zor değildi elbet. Pekala bana cevap verebilir ve belki de geçmişin tüm pisliğini temizleyebilirdi.

"İğrenç herifin teki. Ondan nefret ediyorsun, tıpkı benden ettiğin gibi."

Ağlıyor muydu? Tam olarak Dila'ya döndüm ve bir süre onu izledim.

"Babamdan ve senden neden nefret ediyorum?"

Artık ne susmak ne de içimde beni boğan bu soruları susturmak istemiyordum. Artık yalnızca gerçekleri ve her dakika yokluğunu daha çok hissettiğim Leon'u istiyordum.

"Çünkü baban alınma ama şerefsizin teki. Ben de pek farklı sayılmam belki.. Ama ben pişmanım yaptıklarımdan, olanlardan. O ise gayet memnun."

Geçmişin DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin