Tanışma

27 5 3
                                    

KALBİNE DÖN

2. Bölüm

Ona seslenen kişiyi süzdü. Orta yaşlı bir adamdı. Boynunda gözlüğüne bağlı bir ip vardı. Beyaz ve siyah karışımı sakallarıyla olduğundan yaşlı göründüğüne emindi. Vakarlı bir duruşu vardı. Aynı zamanda merhamet taşıyor gibiydi bakışlarında. Korkmadı bu yüzden. Ama yine de merak ediyordu ne olacağını.
- Merhaba beyefendi. Kusura bakmayın ben ilk defa geliyorum da. Etrafımı incelerken bu odayı...
- tamam tamam kızım anladım. İlk defa geldiğin belli. Baksana ayakkabını bile çıkarmamışsın.

Adam bunları söylerken gülümsüyordu. Birden ayaklarına baktı kadın. Çamurluydu. Yerdeki bordo ve kahverengi karışımı halıyı farketti. Halılar kendi evindekilerden bile temizdi. Kütüphaneye girerken gördüğü kilitli dolapları şimdi anlamıştı. Ama kendisini ele vermek istemedi. Saçmaydı bu durum kendince. "Ben evimde bile çıkarmıyorum ayakkabımı ne alaka yanii" diye söyleniyordu içinden. Karşısındaki adam sanki içinden söylediklerini duymuş gibi konuştu.
- Artık insanlar evlerine ayakkabıyla giriyorlar, ne garip. Sanıyorum ki evlerinde kitap  yok. Zaten saygı göstermiyorlar eşyaya dahi. Kaldı ki ecdadlarımız kitaba hürmetinden ötürü nice yıllar devletlerinde saadetle yaşamışlar. Burada da binlerce kitaba hürmet için ayakkabıyla girişler yasaktır kızım.
Adam, kadının şaşkın ve sözlerini garipsercesine halini görünce onu kırmamak için konuyu değiştirmek istercesine omuz silkeledi.

-Öhöm..Neyse kızım. Belli ki henüz yabancısın böyle mekanlara. Söyle bakalım istediğin bir kitap mı var?Sana yardımcı olayım.

Kadın ne diyeceğini bilemeden durdu öylece. Şaşkındı. Hayatında hiç kitaba saygı gösterilmesi gerektiğini duymamıştı. İnsan insana saygı göstermiyorken kitaba saygı da neydi. Yaşlı bir adamın sözleriydi işte. Neden bu kadar kalbine dokunduğunu anlamıyordu. Toparlandı.

- Şey.. evet bir kitap bakmıştım. Yani aslında ben.. pankartınız ilgimi çekti de. Dost filan..

Neden ağzında geveliyordu cümleleri anlamadı. Hiç kimsenin karşısında eyvallahı olmayan karakterdeydi oysa ama heyecanlı ve mahcup hissediyordu bu yaşlı adamın karşısında.

- Sen de dost edinmek için geldin desene. Demek yalnızlardansın. İnsanlardan darbe aldıkça gerçek dostluğun kalmadığını düşünen.. Ama merak etme kitapları dost edindikçe bakarsın yalnızlığın kalabalıklaşır ya da ilerisinde kalabalıklar arasında yalnızlaşırsın.

Adamın ne dediğini anlamamıştı. Yeterince yorgunluğundan mı cümlelerin derinliğinden mi bilemedi. Ama kalbine dokunduğu kesindi. Çaktırmamalıydı.

-pardon???

-hha haa hah. Tamam tamam hadi bakalım misafirhanemize geç dilersen bir çayımızı iç. İçimiz ısınsın da öyle anlatırım kızım. Tabii  seni merak edenlerin izni olmak şartıyla..

Bir baba edasında konuşuyordu. Çaya gerek yoktu,içi şuncacık muhabbetle bile ısınmıştı sanki.. Ne diyecekti şimdi? Onu merak eden kimse yoktu. Kalacak bir yeri de. O eve geri dönmeyi düşünmüyordu. En kötü ihtimal bir otele gidecekti. Ama biraz burada kalıp sohbet etmek istiyordu. Az da olsa içi ferahlamıştı çünkü. Sonrasında elbet giderdi. Adamın söylediği odaya girmek için adım atacakken ;
- ismin neydi kızım?

-Fulya benim adım.

- İsmin bir çiçekmiş demek.. Bilirsin belki,etrafa koku saçan sarı renkli bir çiçektir Fulya. Şuan hüzünlüsün belki ama Eminim isminin manasıyla yaşayan bir kızsın sen. Neşe saçıyorsundur sevdiklerine. Ne yaşıyorsun içinde bilmiyorum ancak hala kalbinin atmasına müsaade veriliyorsa bir şeyleri düzeltmek için hala bir fırsatın var demektir. Kusura bakma kızım bunları söyleyesim geldi nedense. Ayakta  tuttum seni. Hadi geç içeri..

Fulya bir şey diyemeden odaya doğru yürümeye başladı. Bir kez daha şaşırmıştı. Yüzüne bu kadar yansıtıyor muydu herşeyi? Nasıl böyle bilmişti arz-ı halini,anlamadı.
Yaşını belli etmediğini biliyordu ama evli olduğunu dahi tahmin etmemişti demek kütüphane sahibi. Henüz 26 yaşındaydı belki ama çok şey yaşamıştı. Şuan hiçbir şeyi ve kimsesi olmayan bir kadındı. Hayatına sıfırdan başlıyorken bu şekilde daha konuşmadan onu anlayabilen bir insanın,konuştuğunda tam manasıyla anlama ihtimali onu heyecanlandırdı. Bu yaşına kadar maddiyattan yana sıkıntısı asla
olmayan Fulya maneviyata açtı. Tesadüflere inanırdı. Ve belki bu kütüphane onun kalbi için bir şanstı. Bunu kaçırmak istemezdi. Bu düşüncelerle tozlu rafların önünde duran tek kişilik yeşili solmuş koltuğa oturdu...

KALBİNE DÖN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin