Bunu yazarken bile elim ayağım titriyor. Geçen yaz babannem lere şutlanmam ile başladı olay. Yaşım 19 idi. Annemle babam ayrı. Bende biraz kafa dağıtmak için yaz aylarında 3-4 haftalığına köyümüze giderim. Orada yaşadıklarıma bazıları inanmayabilir bazıları da biraz korkabilir. Sabah ezanında uyananların psikoloji bozulabilir. Otobüse tek bindim, otobüs çok eskiydi tek bir hizmet bile yoktu. Telefonla oynuyordum bende. Sessiz sakin kapşonlu mu giydim oranın havası biraz soğuktur, camdan dışarıyı izlerken Çergenkapı Köyü yazısını gördüm, otobüsten indim. Kuşlar ses çıkarmaya başlamış Rüzgar daha sert vurur olmuştu. Bunların hayra alamet olmadığını anlamıştım, dedem anlatırdı. Bu köy zamanında terk edilmiş, bu ahali yeni gelen ahali idi. Yıllarca yaz mevsimi yaşanmamış kargalar hiç köyün yukarısını terk etmemiş. Koşmaya başladım, yoruldukça gözüm kararıyodu. En son Bakkal Cemil tabelasını gördüm. Köye somut olarak girmiştim. Hemen bakkala zıpladım, Cemil amca donuktu biraz. Amca ben Akın hatırlamadın mı deyince bir an irkildi, hoş gelmişsin yeni mezarlık yapıldı gördün mü diye sordu, amca dur daha yeni geldim diyince yine dondu, ben biraz ürktüm. Amca şu bisküvileri aldım dedem ödeyecek dedim, çıkarken kafası robotmuşçasına bana döndü, el sallayıp dedemlere fırladım.