Tam da tahmin ettiğim gibi Ji Na yanımıza geliyordu. Hemde ayaklarını vura vura. Biraz korkmadı değildi yani. Yanımıza gelince bana bağırmaya başladı:
JN:SEN KİM OLUYORSUN DA BENİM HOŞLANDIĞIM ÇOCUKLA YAN YANA OTURUP ONUN AĞZINI SİLİYORSUN. ARKADAŞSIN DİYE BÖYLE YAPICAKSIN ANLAMINA GELMİYOR ANLADIN MI?
Sesi bayağı yüksek çıkmıştı. Çünkü bütün bahçe bize bakıyordu. Bunları söylerken arada bi beni itmişti. Daha sonra Ji Na'nın yüzüne baktım. Piçlik bir smile attıktan sonra ince bir sesle:
JN: Ah tabi unutmuşum Bon Hwa seni arkadaş olarak görüyo. Sen ondan hoşlanıyorsun.
Deyip bahçeyi dolduracak bir kahkaha attı. O bunları söyledikten sonra yüzüm asık bir şekilde Bon Hwa'ya baktım. Cidden karışık duygular yaşadığı belliydi. Daha sonra kalkıp bana bakarak şöyle dedi:
BH: Bana hep yalan mı söyledin Min Jae! Aish! Sana inanamıyorum....
Deyip gitmişti. Ne yani? Şimdi suçlu ben mi oldum? Ji Na'da olanlarda zevk almış olacak ki aynı ses tonuyla:
JN:Tüh! Yazık en yakın arkadaşın seninle küstü. Ne kadar kötü değil mi?
Şu an ona vurmamak için kendimi zor tutuyorum. Derken biri geldi ve kızı itti. Omo!?! Bu yeni gelen çocuktu. Ji Na'da bağırıp:
SG: Onunla uğraşırsan karşında beni bulursun. Ha birde dikkate almadığın karşılığında. Canın yanabilir. Haberin olsun.
Bunları dedikten sonra bileğimden tutup beni bir yere götürdü. Burası okulun arka bahçesiydi. Burası tenha olduğundan kimse olmazdı. Sertçe beni duvara fırlattı. Ciddiyim. Az daha hızlı atsa duvarla bütünleşecektik. Ben duvarın dibinden ayağa kalkınca beni duvarla arasına aldı ve burnunu boynuma sürttü :
SG: Ahh cidden kanının tadı çok güzel kokuyor.
What didin gülüm? Kanımın tadı mı?... :
MJ:Kanının tadını nasıl aldın. Vampir misin sen? Kkkk
SG:Tam üstüne bastın be güzelim.
Dedikten sonra yüzüme baktı. Gözlerinin rengi sarı, kırmızı, mavi, turuncu gibi renkler alıp duruyordu... :
MJ:Beni ısırıcaksın değil mi?
SG: Bilemiyorum çok güzel bi kıza da benziyorsun. Ha birde vampir olduğunu biri öğrenirse senden bilirim.
MJ: Tamam
Dedikten sonra bi hışımla onu itmiştim. Hızlı adımlarla sınıfa çıktım. Uzun teneffüste olduğumuz için daha zil çalmamıştı. Hemen sırama geçip olanları düşündüm. Cidden Vampir olabilir miydi? Ahh herneyse. Bon Hwa nerde acaba derken sınıfa girdi. Bana hayal kırıklığı yaşatırmışçasına bir bakış attı. Daha sonra sırasına oturdu. Bende biraz zaman sonra yanına oturdum ve konuşmaya başladım...:
MJ: Bon Hwa. Cidden üzgünüm. Sana yalan söyledim. Ama eğer doğruyu söylersem benimle küseceğini ve yüzüme bakmayacağını düşündüm. O yüzden seninle yakın olabilmek için söylemedim.
BH: Doğruyu söylemek varken neden yalan söyledin. Neyse bu yaşadıklarımızı unut.
Masanın üstünde duran elimi tuttu. Tam o sırada sınıfa Yoongi girdi. Bu çocuk neden tam zamanında olmaması gereken yerde oluyordu..?:
BH: Bende senden hoşlanıyorum Min Jae......
