Ömründe bir kez olsun mutlu olmuşsundur. Ve olacaksındır da bunun bilincindesindir elbette. Ama ekmek bölününce bir daha tutmuyor be. İnsan yaralanınca canı oyunlardaki gibi dolmuyor. Kurşun filan fiziğe zarar veren şeyler bizim sıkıntımız ruhen, kalben. Sen onu göremeyebilirsin bir mevsim, birkaç mevsim, bir sene birka. sene, birkaç... birkaç insan girer aranıza. Değeri hurdacının değerinden daha da az birkaç cümle sokulur yanına, bir kelime, bir bağırış, bir haykırış. Hani görsen de dersin ki bu, o değil. Sarılasın gelir lakin bedeni başkasının gibidir, gözlerini görünce kar olmayı dilersin ya da öpüşürken ölmeyi. Tutup yanağını sıkmak istersin sıkamazsın, ısırmak ısıaramazsın. Görünce donar kalırsın görmek için uyur, görmek için uyanırsın. Özlersin bir başkasıyla buluşabilir lakin görmek istersin onu. Yapamazsın ne giydi, ne içti, kiminle, ne yapıyor... Sorular beyninin anasını sikecek cevabın saklanacak bir çift gözün ardına. Ömrün boyunca böyle yaşayacaksın, başkasıyla olacak, başkasıyla olacaksın. O başkasına prensesim diyecek, sen başkasına prensim diyemeyeceksin. Materyal olarak kalacak bu durum, ellerinin ağzına da sıçılacak ona yazılan yazılarından dolayı. Bıkmadan, usanmadan yazacaksın. Hani durmak istememek, bitmemek, tükenmemek. Sırf ayrı şehirlerde bulunalım bi ihtimal unuturum diyerekten ayrılırsın o şehirden ama yok, bu acı peşini bırakmayacaktır. O şuan bir güzel kızlarla konuşuyor olacak belki de, bir zengin olasın gelecek, güzel kız. Ama sen bir hiçsin o yürekte. Hiçler can yakar mı bilemem, o da seni nuamadı mı acaba bunu da bilemem. Beklemek, zamanını yemek ne derece doğru bilinmez, bilinemez. Ya yine olmazsa, ya yine olamazsa deyip beklememezlik yapmamalısın. Zaman daha önemliyse sen onu hak etmemiş olursun zaten. Olmazsa olmasın ama zamanım da feda olsun uğruna diyebilmeli insan. İnsanın en önemli varlığı zamandır çünkü. Sen yüzünü görmek istemediğin yaratıklarla muhattap olurken, onun bir bilet satıcısıyla konuşması niye? Biri bana bu amına koyduğumun sorusunun cevabını versin. Rüyalarında bile barışmak için uğraşıyorsan onunla bu aşk bitmemiştir, nasıl biter ki, bir telefon şarjı mı bu? Bir yerden bir yere gitmek mi ki bu? Değil, asla... Sonsuz, bucaksız. Yeni arkadaşlar edinecek, kalbinin içine sıçacak bu olay. Ya içlerinden birinden hoşlanırsa? Ya kalbinde ölmüşsen, ne anlamı var yaşamanın? Ne anlamı olabilecek söyle? Yani ben bu Dünya'da sevdiğimle mutlu olamıyorsam kim sikler hurileri? Bana ne o orospulardan! Bana ne başka Dünya'dan yani benim Dünya'm o iken senin amacın ne Tanrı? Bir vakitler ellerini tutmuştun hani, yüzyıllar önce sanki... Bu ellere boşuna mı tapıyorum ben? Bu gözlere neden tapıyorum sanıyorsun? Onu gördü diye. Ve kaldırımlar eskisi gibi nasıl tat verir ki götüme? Yanıbaşımda sen olmayınca.. Hangi içki unutturur seni, hangi kimyasal, hangi ot, hangi ölüm, hangi yaşam? Yani sırf o var diye gidememek o şehre, çıkamamak sokaklara. Her telefon çalışında heyecanlanmak, insanlarla tanıştığında, merhabalaştığında, ellerini uzattıklarında ona ihanet ettiğini düşünmek. Bir daha dudak görmek istememek, kısa saçlı görmek istememek nedir amına koyayım nedir, hissettiniz mi hiç, durup durup ağlamak nedir? Selpaksız sokaklara çıkmamak ne demek, her gün parfüm şişesinden onun kokusunu içine çekebilmek ne demek? Bir ismin yasaklanmasını istemek ne demek...? ''Tanrım, kollarını açar mısın? Sarılacak kimsem kalmadı, kollarına geliyorum...''