Odadan çıktıktan sonra Burak'a mesaj attım."Kahvaltıya gelmekten vazgeçtim, sınıfımı öğrenmeye gidiyorum diğerlerine haber verirsin" yazıp gönderdim. Normalde olsa birine asla hesap vermezdim ama ona odadayken geliceğimi söylemiştim şimdi ise fikir değiştirdiğim için yeni tanıştığım birine yalan söylemiş durumuna düşmek istemedim.
Müdürün odasına gelince kapıyı çalıp içeri girdim. Müdür beni görünce gülümseyip "Günaydın Ecrin. Hayırdır sabah sabah buraya gelmene sebep olan ne?" diye sordu. Bende gülümseyip sınıfımı öğrenmek istediğimi söyledim. Bilgisayarından bir şeylere bakıp " 12/B" dedi. Teşekkür edip odadan ayrıldım.
Daha vakit olduğu için bahçeye çıkmaya karar verdim. O sırada hangi sınıfta olduklarını öğrenmek için Barış'ı aradım.
" Olo konko" diyerek açtı telefonu. Galiba yemek yediği için ağzı doluydu bu da sesinin garip çıkmasına neden olmuştu
"Kanka sınıfım 12/B. İçinizden benle aynı sınıfta olan var mı" diye sordum.
"Arda ve Emre var kanka. Seni bende uzaklara, ellere vermişler" dedi benle dalga geçerek
" Bana bak benle dalga geçme kanka falan dinlemem dalarım" diye sahtede olsa sinirlenmiş gibi yaptım. O sırada Barış'ın kahkasıda duyulmaya değerdi.
Biraz daha saçma sapan şeylerden konuşup gırgır yaptıktan sonra telefonu kapattık. Bahçede kendime oturacak bir yer beğendikten sonra çantamdan kulaklıklarımı çıkardım. O sırada dün telefonumun çaldığını hatırladım. Kimin aradığına hala bakmamıştım. Hızlıca son aramalara baktım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı ve bende meraklı bir insandım. Dayanamadığım için "ara" tuşuna bastım. Bir süre sonra karşıdan bir erkek sesi geldi
"Ecrin?" dedi
"Dün beni aramışsınız, tanışıyor muyuz?" diye sordum
" Tanışıyoruz sayılmaz. Ben seni tanıyorum ama sen beni tanımazsın."
" Kimsiniz? Beni neden aradınız?" diye sordum ama içimdeki kötü his geçtikçe vücudumu ele geçiriyordu.
"Annene benziyorsun onun gibi sabırsızsın." dedi. Ses tonu alaycı geliyordu
" Annemi nerden tanıyorsunuz" diye bağırdım.
"Ailen hakkında tahmin edemeyeceğin kadar çok şey biliyorum"
" Ne saçmalıyorsunuz? Ne demek istiyorsanız açık açık söyleyin!"
"Kimsesiz değilsin akrabaların var. Tüm gerçekleri Mehmet'e sor o daha iyi bilir" dedi gülerek. Ben bir şey diyemeden o telefonu kapattı
Bir daha aradığımda numaranın kullanım dışı olduğunu söylüyordu. Aklımda birçok soru işareti oluşturmuş ve beni bunlarla baş başa bırakmıştı. Cevaplayamadığım soruların verdiği sinirle yanımdaki duvara yumruğu geçirip bildiğim en okkalı küfürleri sıraladım. Bahçedekiler bana baksa da aldırış etmedim, çantamı da alıp odaya gitim.
Mert hala odadaydı. Ben gelince bakışlarını bana çevirdi. Kıyafetimdeki kan dikkatini çekmiş olacak ki gözleriyle beni taradı ve parçalanmış elime sabitledi gözlerini. Soran gözlerle bana baktı "Eline ne yaptın?" diye sordu, merak etmişe benziyordu. Kendimi anlatmak zorunda gibi hissettim " Duvara yumruk attım" dedim ve dolabımdan temiz kıyafet bakmaya başladım.
Arkamdan gelen gülme sesiyle dönüp "Komik olan ne?" diye sordum. "Şayet ben gülecek bir şey göremiyorum" diye ekledim. Gülmeye devam ederken "Oda arkadaşım tam bir psikopat. Hem gene-" dediğinde cümlesini tamamlamasına izin vermedim. "Demek oda arkadaşın olduğumu kabullendin" dedim ve cevabını beklemeden kıyafetlerimle beraber lavaboya girdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yemekhane Prensesi
Novela Juvenil'Tek şansın o okula gitmek. Yoksa bir dönem daha açıkta kalacaksın' 'İstemiyorum. Orası bir erkek lisesi orda yapamam' 'Annen olsa tek okul fırsatını tepmene ne kadar çok üzülürdü bir düşünsene' 'Annem...' Hayat önce kızdan ailesini aldı sonra ise o...