Uzun zaman sonra güne ilk kez umut dolu bir şekilde başladım. Haftalar sonra sonunda dışarı çıkıp yalnız olmayacağım bir yere gitmek beni fazlasıyla heyecanlandırıyor.
Eğer biran önce bu evden kurtulmak istiyorsam hemen hazırlanmam gerekti, o yüzden hızlıca yataktan kalkıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın başına geçtim. Akşamdan hazırladığım kıyafetlerimi üstüme geçirdim( multimedia da)
Bavullarimi kapının önüne bırakıp Mehmet Beyi beklemeye başladım.
10 dk sonra kapı çaldığında çantamı aldim ve kapıya gittim.Mehmet bey bavullarımi arabaya yerleştirirken bende evin kapısını kitledim ve yola çıktık.
Sessizliği bozan Mehmet Bey oldu.
' Seni o okula bıraktıktan sonra şimdiki kadar sık olmasa da ziyarete geleceğim' dedi. Kendimi kimsesiz hissetmiyeyim diye yapıyordu bunu.'Hiç gerek yok lütfen bu konuda kendinizi kasmayın. Şimdiye kadar yaptığınız her şey zaten çok fazla' diyerek kibarca reddetmeye çalıştım.
'Yapma Ecrin bu hayatta benden başka kimsen yok. Hem unutma aile seni bana emanet etti'
' Evet haklısınız. Bana sahip çıktığınız için çok teşekkür ederim. Ama artık kendim ayakta durmayı öğrenmem lazım'
'Bu konuyu daha sonra tartışalım lütfen'
Yolculuğun geri kalanında ikimizde tek kelime daha konuşmadık. Okulun önüne geldiğimizde arabadan hızlıca inip okulu incelemeye başladım. Birbirine bakan iki büyük bina vardı. Bunlardan bir tanesi yatakhane olmalıydı. Fazlasıyla geniş bir bahçesi ve bahçenin bir ucunda basketbol diğer ucunda ise futbol sahası vardı. Futbol sahası gerçekten büyüktü. Bu çok hoşuma gitti çünkü bir futbol sevdalısıyım. Genelde kızlar pek sevmesede ban bayılıyorum. Hatta eve hep top oynayıp terli geldiğim için annemle bu konuda hep kavga ederdik. O ölmeden önce...
Mehmet bey bavullarımın ikisini almıştı bende diğerini aldım ve okula doğru ilerledik. Okula girdiğim andan beri bütün gözler bana bakıyordu ve aralarında fısıldaşıyorladı. Beni baştan aşağı süzen en az 50 tane göz vardı, alışık olmadığım için rahatsız olmaya başlamıştım.
Mehmet Bey rahatsız olduğumu anladığı için güven vermek ister gibi bana bakıyordu. Elimizde üç bavulla müdürün odasına yürüdüğümüzde bana bakmayı kesmiş parmakla birbirlerine göstermeye başlamışlardı. En öldürücü bakışlarımı onlara atıp müdürün odasına girdim.
Müdür konuşmaya başladı
' Hoş geldin mehmet. Buyur otur lütfen. Kızım sende geç otur şöyle. Adın ne bakayım senin?' diye sordu sevecen bir şekilde
' Adım Ecrin efendim' dedi en kibar ses tonumla
'Aramıza hoş geldin Ecrin. Her ne kadar bir erkek lisesi olsada öğrencilerimizin sana yardım edeceğine eminim. Lütfen onlara ön yargılı yaklaşma.'
'Elimden geleni yapacağım. Hiç olmazsa alışmaya gayret edeceğim.'
'Başına gelenleri az da olsa biliyorum umarım burası senin için iyi olur. Seni odana götürmesi Barışı çağırdım birazdan gelir'
Kapı çaldığında geleni görmek için başımı o tarafa çevirdim. Galiba müdürün bahsettiği Barış denen çocuk gelmişti.
Müdür konuştu
'Barışcım bu yeni öğrencimiz Ecrin. Bu anahtarı al ve arkadaşına odasına kadar eşlik et. Buraya alışması için ona yardımcı olun' diye tembihlemelerde bulundu.
'Tamam hocam' dedi ve bana döndü ' Gel Ecrin beni takip et' dedi Barış ve bavulların iki tanesini alıp kapıya doğru gitti'
Ne kadar hoşlanmasam da Mehmet Beye veda etmek amaçlı bir kaç cümle kurdum.
'Her şey için çok teşekkür ederim Mehmet Bey. Lütfen aklınız bende kalmasın arabada dediğim gibi kendi ayaklarım üzerinde durabilirim' diyip arabada ki konuşmayı hatırlattım.
'Lütfen kendine dikkat et bir şey olduğunda ilk beni ara. Elimden geldiğince yanında olurum . Görüşürüz.' diyip gülümsedi
'Tekrar çok teşekkür ederim. Görüşürüz'
Kalan diğer bavulu da aldım ve beni bekleyen Barışla beraber odadan çıktım.
konuşmak gibi bir niyetim olmasa bile Barış benle iletişim kurmaya kararlıydı. Birkaç kez ağzını açsada bir şey demeden sustu. En sonunda ağzını açtıktan sonra konuşmayı başardı.
'Tanışma faslı yapmak istemiyorum zamanla tanırız birbirimizi ama bir şeyi çok merak ediyorum. 200 kişilik bir erkek lisesinde ne işin var?'
'Bayıldığım için değil mecburiyetten geldim'
'Peki o zaman sebebini boşverelim sonuçta ilk kez kız bir kiz geliyor, seni sıkıp hemen kaçırmak istemem'
Bir şey demek yerine susmayi tercih ettim. Ama Barış benim aksime konuşmak istiyordu.
'Cok kafa bir kıza benziyorsun kesinlikle kanka olmalıyız'
'Olabilir tabi' diyip konuyu uzatmamaya çalıştım.
'Kesinlikle seninle çok iyi anlaşacağız' dedi Barış.
Bu kadar çabuk arkadaş edinebileceğimi hiç düşünmemiştim biraz şaşırsamda elimden geldiğince bozuntuya vermemeye çalıştım. Bir süre sonra bir kapının önünde durduk, barış elindeki anahtarla kapıyı açtı ve konuştu.
'Sanırım oda arkadaşın Mert. Allah kolaylık versin şimdiden'
O az önce bir erkekle aynı oda da kalacağımı mı söyledi?
'Ne yani bir erkekle mi kalacağım? ciddi misin?'
'Ciddiyim kanka burda odalar hep iki kişilik olur'
Her ne kadar moralim yerle bir olsada sesimi çıkarmadım ve odaya girdim.
'Her şey için sağol Barış. Sen gidebilirsin ama önce son bir şey soracağım. Yemek için saat kaçta nereye gideceğim'
'Sen merak etme. Yemek 2 saat sonra ben seni alırım beraber gideriz'
'Tamam çok sağol Barış'
'Önemi yok.Neyse ben gidiyorum kendine dikkat et. Numaramı şuraya yazıyorum bişey olursa ara' dedi bir kağıda numarasını yazıp bana el salladı ve odadan gitti.
O gider gitmez kendimi yatağa attım ve yeni okulumu/hayatımı düşündüm. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ama en azından artık yalnız değilidim. Ben düşüncelere dalmışken kapı biri tarafından açıldı ve açan kişi bana bakakaldı.
Işte asıl şimdi başlıyoruz
Hepinize yepyeni bir hikayeyle merhaba.
Bu hikayemde elimden geldiğince sık ve uzun bölümler yayınlamaya çalışacağım. Sizden de o güzel desteklerinizi bekliyorumSizi çok seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yemekhane Prensesi
Genç Kurgu'Tek şansın o okula gitmek. Yoksa bir dönem daha açıkta kalacaksın' 'İstemiyorum. Orası bir erkek lisesi orda yapamam' 'Annen olsa tek okul fırsatını tepmene ne kadar çok üzülürdü bir düşünsene' 'Annem...' Hayat önce kızdan ailesini aldı sonra ise o...