4.ELBİSE

17 2 0
                                    

Medya: Güney

Gözlerimi, içeriyi dolduran güneş ışıklarıyla araladığımda saat on olmuştu.Ne çok uyumuştum o gece.Ellerimle gözlerimi ovuşturdum ve derin bir nefes aldım.Bugün evde durmak istemiyordum.Dışarı çıkıp biraz sahilde yürümenin iyi geleceğini düşündüm.Deniz havası bana iyi gelirdi hep.Kafamı toplamama yardımcı olur,stresimi azaltırdı.Oradaki banklar kendimi en iyi hissettiğim yerlerdi.Belki kahvaltımı bile oradaki bir kafede yapardım.

Aslında bugün okula gitmem gerekiyordu.Ama derslere  dayanabileceğimi sanmıyordum.Kafam da almıyordu zaten.Bu haldeyken Simay ve Oktay'ın da beni görmesini istemezdim.Sorguya çekerlerdi ve söyleyene kadar da diretirlerdi çünkü.Hiç kimseyle konuşacak halim yoktu.Anlatmak da istemiyordum.Bu yüzden okul planını yarına ertelemeye karar verdim.Hem bar fikrini de anlatmak istiyordum onlara.Ama o gün bu gün değildi.İkna etmem gerekiyordu onları.

Kendimi iyi hissettiğim nadir günlerden biri olmalıydı bugün.Neşeliydim sanki...İçimde bir enerji vardı ve o enerjinin kaybolmaması için dua ettim."Lütfen,sadece bugün moralimi bozacak bir şey olmasın"

Yataktan kalkar kalkmaz dolabımı açtım ve giyecek bir şeyler aramaya başladım.Bugün sıradan olmak istemiyordum.Bir değişiklik yapıp mavi  beyaz çizgili elbisemi askılıktan çıkardım.Şöyle bir süzdüm elbiseyi.Yapmalı mıydım? Yoksa her zaman giydiğim kot pantolonu,üstüne de kareli gömleği mi giymeliydim? Ama bugün farklı olmam gerekiyordu.Diğer günlerden çok farklı...Bu elbiseyi aldığım günden beri sadece bir kere giymiştim.O da o gün Güneylere giderken.Hani şu öpüşürken yakaladığım ve  ayrıldığımız gün.

Güney'in doğum günü hediyesiydi bu elbise...Tam 16.yaş günüm.Süslü bir paketin içinde aldığı hediyeyi verirken:

-"Bu elbiseyi ilk kez benimle buluşurken giymeni istiyorum prenses." demişti ve sarılmıştı bana.

-"İyi ki doğdun sevgilim."

Ben de sözünü tutup elimde çikolatalarla gittiğim gün giymiştim onu.O günden sonra da dolabımın en dip köşesine atıp bir daha giymemiştim.Tam 4 sene...

Hala askılığa asılı, elimde duran ,mavi beyaz çizgili,askılı ve döndüğünüz zaman etekleri uçuşan elbiseye bakıyordum.Aslında bu elbiseyi seviyordum ama ne zaman görsem aklıma o gün geliyordu.Bugün giyme cesaretinde bulunacaktım işte.

Elbiseyi yatağın üstüne atıp üzerimdeki gecelikten kurtuldum.Sonra dikkatlice askılıktan çıkardım ve üstüme geçirdim.Hala ilk alındığı gibi yepyeniydi.Aynanın karşısına geçip kendi etrafımda döndüm ve eteklerinin uçuşunu izledim.

Aynadaki görüntüm gerçekten güzeldi  ve...Farklıydı.Kendi kendime gülümsedim.Bunu yapmayalı öyle uzun zaman olmuştu ki...Özlemiştim.

Fazla vakit kaybetmeden aşağı indim ve içeriyi dinlemeden zıplaya zıplaya merdivenleri indim.Merdivenlerden inince direk salona girdim.Annem ve babam oturmuş,bir şeyler konuşuyorlardı.Ben gelince durdular ve gözlerini bana diktiler.Ben bu sefer öylece durmadım.Oldukça pozitif bir ifadeyle gülümseyerek:

-"Günaydın! Ben dışarı çıkıyorum kahvaltıyı da sahilde yapacağım."dedim.Ve umutla cevap vermelerini bekledim.Tabi ki cevap vermek yerine sadece kafalarını "olur" anlamında sallamakla yetindiler.Anne ve babama tekrar gülümsedim ve salondan koşarak çıktım.Öyle mutluydum ki anne ve babama bile kızamıyordum.Gerçi neye mutlu olduğumu da bilmiyordum.Sadece sabah uyandığımda kendimi çok iyi hissetmiştim.Herhalde iyi uyuduğum içindi.

Ayakkabı dolabından beyaz bağcıklı ayakkabılarımı çıkardım ve bağcıklarını çözüp ayağıma giydikten sonra tekrar bağladım.Eğildiğim yerden kalktım ve kendime baktım.Hem spor,hem farklı,hem de şık olmuştum.Ellerimle son kez saçlarımı düzelttim ve küçük kol çantamı aldım.İçine fazla bir şey koymadığım için bugünlük küçük çanta almıştım.Telefon, cüzdan ve kulaklık vardı sadece.

Komodinin üzerindeki anahtarı da alıp kapının kilidini açtım.Kapıyı yavaşça kapatıp hızlıca merdivenlerden inmeye başladım.Son bir iki basamak kala atlayarak geçmek çocukluğumdan beri yaptığım bir şeydi.Uzun zamandır yapmıyordum bunu da.

Kendimi binadan attığım zaman hava çok rüzgarlıydı.Ceket almadığım için pişman olmuştum.Ama geri dönmek istemedim.Belki sonradan düzelirdi hava.

Buz kesen kollarımı birbirine kenetleyip yürümeye başladım.Sahil pek yakın sayılmazdı ama şimdilik yürüyüş yapmak daha iyi bir fikirdi.Tanıdığım birini görmeme umuduyla ana caddeye çıktım ve sadece önüme bakarak yürümeye başladım.

Kimseyi görmeden sahile ulaştığımda önce bir kafeye girdim.Çok acıkmıştım.Tek kişilik boş bir masa buldum.Masa tam camın kenarında olduğu için sahili görüyordu.Derken garson geldi ve karar verip vermediğimi sordu.Hiç düşünmeden bir tost sipariş ettim.Garson,gülümseyerek yaklaşık beş dakika sonra geleceğini söyledi.Ben de karşılık olarak gülümsedim.

Oturduğum kafede çok az kişi vardı.İçeri olan bölümünde küçük bir kız ve annesi oturmuştu.Benim oturduğum bölümünde ise iki kız arkadaş vardı.Tahminen benden  2 yaş küçüklerdi.Gülerek konuşuyorlardı.O an Simay'ın yanımda olmasını istemiştim ama büyük ihtimalle okuldaydı.Çıkıp gelemezdi.Keşke yanımda olsaydı diye düşünürken garson tostumu getirdi.Teşekkür edip tabağı önüme çektim ve iştahla yemeye başladım.Bir yandan tostumu yiyor,bir yandan da etrafımı seyrediyordum.Buraya tek geldiğim için kendimi çok yalnız hissetmiştim.Genelde tek gezmeye alışık değildim.Canım sıkılmıştı ve kendimi huzursuz hissetmiştim.

Hızlıca tostumu yedim,çantamı yandaki sandalyeden aldım ve kasada hesabı ödeyip çıktım.Eve gitmeye niyetim yoktu aslında.Evde kararlaştırdığım gibi tam denizin önünde bir bank buldum ve oturdum.Saat bir olmasına rağmen etrafta fazla kişi yoktu.Olanlar da önümden geçip gidiyorlardı.Sanki herkesin acelesi var gibiydi.O an zaman bir tek benim için donmuş gibi hissettim.

Bir süre öylece oturdum.Gözüm dalmıştı.Sonra çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkardım.Müziklerimin olduğu dosyayı açtım ve en hafif şarkımı seçip telefonu geri kapattım.Şarkıyı dinlerken temiz havayı içime çekip gözlerimi kapattım.Bunu yapmayı çok seviyordum.Ne zaman sahile gelsem sadece sesleri dinlerdim.

Şarkının bittiği sırada birisi arkadan gelip yanıma oturdu.O an ona hiç bakmadım.Büyük ihtimalle erkekti ama umursamadım.Yüzümü oraya dahi çevirmeden şarkıyı tekrar başlatmak için telefonu geri açtım.Ancak şarkıyı tekrar başlatmama fırsat vermeden yanımdaki adam elimi tuttu ve bana eğildi.O an irkildim ama hala ona bakmıyordum.Korkmuştum.

-"Ne yapıyorsunuz?"bile diyemeden araya girdi ve :

-"Benim aldığım elbiseyi giymişsin prenses" dedi gülümsediğini düşündüm bir ses tonuyla

Prenses? Sesi?  Elbise? Ve bana o kelimeyi diyebilecek tek kişi...

Menekşe KokulumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin