Etraf karanlık, nemsiz ve nefes alındığında insanı daraltan bir atmosfere sahip bir yerdi. Bora gözlerini açmış olsa bile etrafı o kadar karanlıktı ki gözlerini açıp kapaması fark etmiyordu. Sadece garip "Sessiz ol... Ölmemeye çalış... Bu sadece bir rüya..." gibi ürkütücü bir ses tonuyla çevresinden gelen sesleri duyuyor ve duydukça da korkmaya başlıyordu. Başı ağrıyordu ve biraz önce yaşadıklarını hatırlamıyordu. Gözlerini kapattı ve ölüm sessizliği oluştu. Sessizlik oluştuğu gibi etrafı bir anda aydınlanmıştı.
Gözlerini tekrar açtı ve sadece beyaz görüyordu. Her taraf sadece bembeyazdı. Ufuk çizgisinden beyaz elbiseli birinin yaklaştığını gördü. Gelenin aksakallı dede olduğunu düşünse de beyaz elbiseli kişi biraz daha kendine yaklaştığında erkek olmadığını gördü. Kahverengi saçları ufuk çizgisinin hemen altından gözüküyordu ancak halen yüzü ışık parlamasından ve dumansı havadan dolayı gözükmüyordu. Bora'nın aklına Ece gelmişti ancak Ece'nin burada olamayacağını bilerek gelen kişiyi görmeye çalışıyordu. Yavaş adımlarla önce çenesi ardından burnu derken yüzü görünmüştü. Bora'nın şaşkınlığı yüzüne bakıldığında anlaşılıyordu. Kalp atışları hızlanmış, nefes alışverişi düzensizleşmeye başlamıştı. Gelen Ece'ydi.
"Ece? Sen nasıl buraya geldin?"
"Bilmiyorum Bora. Peki ya sen?"
"İnanmazsın ama bende bilmiyorum."
"Komik ve saçma. Bora korkuyorum. Sana sarılsam korkum geçer mi?"
"Geçmese de hafifler. Gel buraya."
Bora elini uzatan Ece'yi kendine çeker. Bir anda cesareti ve ona olan aşkı ateşlenmiştir. Korkusu geçmiş sadece sevgiyle pompalanan kanı damarlarında hissetmişti. Ece'yi kendine yaklaştırdıktan sonra tek hamlede sarılmıştı. Sevdiği kız kollarındaydı ve her şeyden iyisi korktuğu için oradaydı. Yani Bora ona güven veriyordu ve bunu anlamıştı. Bora sarılırken gülümsüyordu Ece ise gözlerini kapatıp kafasını Bora'nın omuzuna bırakmıştı. Dakikalar boyunca sarıldıktan sonra Ece kafasını hafifçe kaldırarak Bora'nın kulağına yaklaştırarak ince ve rahat bir ses tonuyla :
"Bora.. Ben sana sarıldıkça rahatlıyorum. İçten içe aşık oluyorum ama sana söyleyemiyordum. Eğer buradan çıkamazsak bil ki, Seni Seviyorum.."
Bora yumuşak bir şekilde tebessüm ederken içindekileri dökmek için konuşmaya heyecanlı bir ses tonuyla devam eder :
"Bende Ece.. Bende seni seviyorum."
Bora Ece'ye sarılırken gözlerini kapatarak kokusunu içine çeker ve göğsünü sonuna kadar şişirir. Bir süre nefes vermeden Ece'nin sırtını sıvazlar ve ardından içten ve derin bir şekilde nefes verir. Ardından gözlerini yeniden açar ve sarılmayı keserler. Uzunca bir süre kendi gözlerine bakışırlar. Bora Ece'nin korkmuş ama Bora burda olduğu sürece kendisine bişey olmayacağını ifade eden gözlerini derince bakıyordu. Ece'de aynı şekilde Bora'ya. Bir süre bakıştıktan sonra Ece ellerini Bora'nın boyuna uzatır ve yavaşça ikisi de birbirine yaklaşmaya başlar. İkiside gözlerinin içine derince bakıyorlardı. Bora'da bu sırada ellerini Ece'nin beline koymuştu o da kendine çekmeye başlamıştı yavaşça. Bora Ece'nin gözlerinin içine bakan bakışlarını aşşağı indirip dudaklarına dikmişti ki etraftaki beyaz dumanın arkasında parlayan kırmızı bir şeyin olduğunu göz ucuyla fark etmişti. Ardından hemen gözlerini o ışığa doğru dikip Ece'yi kenara itip sol elini tutup onu korurmuşçasına arkasını alıp yüksek ve gergin bir ses tonuyla bağırır :
"Neler oluyor orda? Kim var?"
Garip bir ses tonuyla ürkütücü bir şekilde Bora'ya çığlığı andıran bir şekilde cevap verir :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Rüya
Mystery / ThrillerGerçek ile Rüya ayırt edilebilir mi? Bora gördüğü rüyalar veya yaşadığı gerçek olayları karıştırıyor ve neyin gerçek neyin rüya olduğunu bilemiyor. Her nerede çözüm aradı veya her kime başvurduysa da hiç kimse çözüm bulamadı. Kendisi Hariç. "Korkuda...