BÖLÜM -5-'KAHVALTI'
Kafama gelen yastıkla sessiz bir küfür mırıldandım. Bu yastıkla boğulmaya başladığımda çığlık atmaya çalıştım. Anaaağm ölüyordum ya la? Hayat film şeridi gibi önümden geçerken...demiyeceğim çünkü öyle bir şey yok. O sadece kitaplarda ve filmlerde olur.
Ben hayatımda ne yaşamış olabileceğimi düşünüp şahadet getirirken ( ne yani ölmeden önce biraz sevap kasmalıydım) Ece'nin domuzu andıran kahkahası kulağıma geldi ve yastık yüzümden çekildi. O yastığın çekildiği iki saniyede hem kızmış hem gülmüş hem ölme taklidi yapmıştım. Nasıl oldu... işte orasını karıştırmayın. Gözüm kapalı ölü taklidi yaparken Ece'nin gülüşü kesildi. İçimden kıs kıs gülerken söylediğiyle yüzüm düştü. "Aaaaah Melodi. Ölemessin. Daha salçalı dondurma icat edecektik. Ah benim tek aşkım. Lütfen ölme. Aç gözlerini. Lütfen aç gözlerinii !!" Homurdanarak kalktım. " 5824. Bölüm sonu" diyip gülmeye başladım. Kahkaha attı. Allah aşkına. Şu klasik dizi replikleri. Ulan. Ada'm ölmüş. Sen 'gözlerini aç gözlerini aç ' diyosun. Ulan Ada'm hortlasın mı sana gerizekalı?
Ece birden ciddileşip oturuşunu düzeltti. Kaşlarımı kaldırıp sorarcasına bakınca derin bir nefes aldı ve ağzını açtı. "Bak Melodi. Şimdi söyleyeceklerim sende şok etkisi yaratabilir. İntihar etmek istersen diye söylüyorum. Annemin odasında onun parfümleri var. İşine yarayabilir. " kıkırdayıp işaret parmağımı ağzıma götürdüm. "Şşşş. Elif teyze duymasın bu sefer ben de kurtaramam seni" ne kadar gülecek gibi olsana kendini tutup konuşmaya başladı. "Melodi. Ben ciddiyim. Söylediklerim seni senden alabilir. Bak otur bence. " "oturuyorum zaten" gözlerini devirip devam etti. "Melodi "
"Ece?"
"Melodi"
"Ece?"
"Melodi"
Ece?"
"Kahvaltıya misafir var!" Hıphızlı söylediği cümleler bana yetmişti. Anında yüzümü buruşturup,ellerimi boğuluyormuş gibi yapıp boynuma götürdüm. "Annenin odası neredeydi?" Kendini tutmayı bırakıp kahkaha attı. Yüzümü buruşturdum. "Ne Zaman geliyorlar? Kim geliyor? Yada kimler geliyor? Ben tanıyomuyum? Onlar beni tanıyor mu?yakın mı uzak mı? Ne kadar samimisiniz? Yani ona göre kıyafet giyinmeliyim değil mi? Daha önce gelmişler miydi? Biz Onlara gitmiş miydik? Sahi biz misafirliğe gideceğimiz zaman ishal olduk der, kırmızı kalemle yüzümüze noktalar çizip su çiçeği olduk derdik. Ay Nasıl günlerdi lan? Neyse. Ya kim olduğunu söyler misin? Kaç kişiler? Çocukları varmı böyle taş gibi falan. Hiiii yoksa anne baba çocuk dede nine dalak böbrek toplanıp mı gelcekler!? Ay deme! Napıcan lan ben. Yatağın altına saklansam? Yok Elif teyze evde olduğumu biliyor. Bence ben kalp krizi geçirmiş oluyum. Yok Elif teyze yemez. Tebeşir tozu var mı? " nefes almadan söylediğim için nefessiz kalmıştım. Nefessiz kalmasan daha söyliycen amma şeyim vardı. Ece eliyle yüzünü sıvazladı. "Amin yarabbi. Tamam artık ölebilirim. " Ece'nin dediğine güldüm. "Tama önce sakin ol ve 2 dakika ölme. Dün asansörde çarpıştığın çocuğu hatırlıyor musun?" Yüzümü buruşturup elim istemsizce alnıma gitti. "Hiç unutur muyum? Alnımın acısı hala alnımda" 'pastanın tadı hala damağımda 'lafını değiştirerek kullanmıştım. Bu sefer Ece yüzünü astı. "Olmadı " dudağımı ısırdım "aynen. Ee ne olmuş?" Uzatmak istemiyordum. Yoksa birazdan haykırma faslına geçecekti ki bu hiç iyi değildi. "Onlar buraya yeni taşınmış. Annem De tanışma hoşgeldiniz kafası kahvaltıya çağırmış. " elimle yüzüme yelpaze yapıp salladım. Öldürün beni. Vurun banaa.*********
çatal bıçakları dizerken bir yandan Ece peçetelerle boğuşuyordu. Tamam. Hava güzel olabilir. Ama balkonda kahvaltı ne allasen? Bir peçete uçup Ece'nin yüzüne yapışınca kahkaha attım. Eliyle yüzündeki peçeteyi çekip, beni gösterdi. Sonra boğazını kesiyormuş gibi yapınca dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi durdurmaya çalıştım. Elimle ağzımı kapatınca domuz sesleri çıkmaya başladı. Ece yüzünü buruşturup "Tamam vazgeçtim gülebilirsin." Diyince durdurmaya gerek durmadan kahkahayı bastım. Ben anırmaya devam ederken Elif teyze balkona çıktı. 'Tamam işiniz bitt- Allah sizi ne etmesin. Ben bunları sofra dizsinler diye gönderiyorum şunların yaptığına bak. Ay delircem!" Artık anırmıyordum ama gülümsemememi de durduramıyordum. "Bak bak hala gülüyor sizi tarla fareleri! Gidin odanıza tamam ben hallederim eşşoğlu beş kulaklar!" Ece gidip annesinin yanağına hızlı bir öpücük bıraktı. Elif teyze Kocaman olmuş gözlerini kızına çevirirken Ece hızla bileğimden tutup odasına kaçtı. "Sizi veletler!" "Bende seni seviyorum anneciğim !" Arkadan bir terliğin duvara çarpma sesi gelince dehşetle daha hızlı koşmaya başladım. Direk odaya dalıp kahkahayı bastım. "Kurtulduk ya la?" "He yaa" kendini yatağa bırakıp yüzüme baktı. "Ne giycez? Sana çarptı odun falan da yakışıklı anasını satayım. "Göz devirdim. Bana çarpan çocuktan bahsediyordu. 'O an sövmekle meşguldüm tipine bakmadım' diyemedim.
Ece yataktan kalkıp dolabına ilerledi. Kapağını açıp ellerini göğsünde birleştirdi. Tek Kaş'ımı kaldırıp ona baktım. Evett! Tek Kaş'ımı kaldırabiliyorum! Ece kaldıramıyor. Ben kaldırıyorum. Kudurun. Zaaa
Bende gidip yanına dikildim. Kıyafetlerle bakışıp romantik anlar yaşarken Ece elini dolaba sokup aldığı kıyafeti fikrimi sormak istercesine üzerine tuttu. Kaşlarını kaldırıp sorarcasına baktı. Seçtiği,açık mavi tonlarında diz üstünde biten bi elbiseydi. Yazlık ama fazla. Kaş'larımı kaldırıp dilimi şıklattım. Dolaba dönüp ellerimle kıyafetleri karıştırdım. Beyaz badi, siyah dar pantolon, ve siyah renk ince dirseğinde biten boyu dizinin bir karış üstünde biten bir hırka alıp ona uzattım. Kaş'larını kaldırıp 'ciddi misin' der gibi baktı. Sırıtıp kafa salladım. Gözlerini devirdi. "Kahretsin haklısın" diyip elimdekileri aldı. Güldüm. Ardından kafamı çevirip kıyafet seçmeye başladım. Güzel bir şeyler alıp tuvalete girdim.
*********Son olarak saçlarımı tarayıp boy aynasının karşısına geçtim. Saçlarım kumral dalgalıydı. Göğüslerimin biraz aşağısına geliyordu. Güzel bir kızdım. Belim ince fiziğim güzeldi. Ama en çok gözlerimi seviyordum. Gözlerim elaya çalan buz mavisi rengindeydi. Çok değişik ve her kesin övgüyle bahsettiği gözlerim vardı. Kirpiklerim doğuştan kıvrık ve uzundu. Kısacası güzeldim peeh.
Üstümde hardal rengi, bir omzu açık, bol bir kazak vardı. Altıma kot şortumu giymiş kazağın ucunu şortun içine sıkıştırmıştım. Evet. Üstüne kazak altına şort giymen ne kadar mantıklı diyeceksiniz. Sizene. Belki benim bacaklarım üşümüyor ?
Zil sesini duyduğumda hemen hardal kahverengi ev ugglarımı giydim ve hole çıktım. Elif teyzeyi kapıyı açması için bekledim. "Melodi! Kapıyı açar mısın elim homurlu!" Siktir. Eceden de hayır gelmeyeceğini anladığımda delikten bakıp kapıyı açtım. Gelen kişileri tek tek süzerken kahverengi gözlü çocukla göz göze geldik. Bakışıyla sırıtır gibi oldum. Böyle bakıyorsa gözlerimi beğenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
Teen FictionGüneş'in yıldızlara, ayın ışığa hasret olduğu bu dünyada, ben bile bu kadar siyahken, nasıl bu kadar beyaz sevebildim seni?