Donuk 🌙2

23 1 3
                                    

Arkadaşlar bu bölüm fazla kısa oldu farkındayım. Fakat 4. bölümden sonrası  daha uzun olacak. Anlayacağınız bundan sonraki bölümde kısa . Neyse fazla uzatmadan size iyi okumalar.

......................🌙

Korkularımı , üzüntümü , acılarımı , kötü olan her anımı kilitlediğim sandığı denize atmıştım yıllar önce. O zamandan sonra onlardan kurtuldum sanmıştım. Ama işler o şekilde yürümüyormuş. Tahta sandık içindekilere rağmen suyun kaldırma kuvvetine karşı gelemedi ve yıllar sonra dalgaların yardımıyla kıyıya vurdu. Onu açan kişi beni nasıl yaşatacağını ve aynı zamanda nasıl yok edebileceğini de bilecek.

Kendimi güçlü olmaya zorladığım bir günü daha atlatmıştım.

Kaldırımda gördüğüm küçük taşa tekme attım. Aslında o kadar dalgındım ki o küçücük taş parçasını nasıl gördüm bilmiyorum. 

''Aylin beni dinliyor musun?'' Sinem'in ismimi telafuz etmesiyle ona döndüm.

''Efendim. '' diye dalgınca verdiğim cevaba sorusunu yeniledi.

''Beni dinliyor musun?''

Kafamı tekrar önüme çevirip ''Affedersin . dalmışım'' dedim.''Ne diyordun ''

Derin bir nefes verdikten sonra tahminimce ben daldığım sırada söylediklerini tekrar söyledi.

''Ailem bodruma tatile gidiyor . Ve annem senide davet etmemi istedi.''

''Ben biraz buralarda takılacağım'' Gidesim yoktu. Hoş zaten bu kafa ile nereye gidebilirdim ki. Büyük ihtimalle Şükran teyze de kafamı dağıtmam için beni çağırıyordu.''Ne zaman gidiyorsunnuz?''

''Bu Cumartesi . Yanlız Arın 'ın ablasının düğünü için gidiyoruz . Yani gitmem bir nevi zorunlu. Ve seni burada bırakmak istemiyorum. Hem Arın'da orada olacak . Üçümüz tatil yaparız.'' 

Arın ,Sinem'in anne tarafından kuzeniydi. Çocukluğumuzdan beri üçümüz bir büyümüştük. Fakat ailesinin 8. sınıf sonları Antalya'ya taşınması sonucu bizden ayrılmıştı. Aramızda ne kadar kilometrelerce uzaklık olsada bu sadece yol için geçerliydi. O taşındıktan sonra aramızdaki bağ hiç kopmamıştı.

Gözlerimi yerden kaldırıp Kutup yıldızıma diktim. Haklıydı belki .Ama onun beni bırakmak istememesi gibi bende Yeşim'i bu halde bırakmak istemiyordum.

''Biraz düşünmeme izin ver . En kısa zamanda sana fikrimi belirtirim.''

''Peki . Öyle olsun''

Daha da konuşmamış sesizce yan yana yürümeye devam etmiştik. Evlerimiz birbirine yakındı . Yolumuzun üzerinde ilk benim evim olduğu için beni bıraktıktan sonra yoluna devam etti.

Durgun adımlar ile eve ilerledim. Tatil iyi gelebilirdi aslında. Fakat Yeşim, babamın ölümünden sonra iki şirketi idare etmek için çok yoruluyordu. Burada kalıp ona yardım edebilirdim. Hem zaten 18 yaşımdan sonra bana devrolacaklarını düşünürsek işleri biran önce öğrenmeliydim.

Kapıya vardığımda çantamın içinden anahtarı aramaya başladım. Bir kaç dakikanın ardından bulamayınca fermuğarı çekerek kapattım. Ufak bir güç ile zile basıp bekledim.

Kapıyı Yeter abla açtı . Yeter abla, Sultan ablanın bir ay önce üç aylık izine çıkması sonucu yerine gelen çalışanımızdı.

Onun bizimle ilk çalışmaya başladığı zamanlarda onada Sultan ablaya davrandığım gibi dostça davranmıştım o ise bana 'Sen patron , ben çalışanım. Lütfen ona göredavranalım ' demişti. Ne diye bilirim ki . Her insanın farlkı olduğunu bana bir kez daha kanıtlamıştı.

''Hoş geldiniz Aylin hanım'' oysa bende böyle cümlelere alışkın değildim . Tuhaf geliyordu.

''Açmısınız '' Okulda sabah olan olaydan kahvaltı edemesemde öğlen karnımı doyurmuştum. Hatta son tenefüste yemek yemiştim . Yanlız buna rağmen açtım. 

''Siz zahmet etmeyin bir kaç işim var. Üstelik mutfağa girip biraz kendim tarif denemek istiyorum.'' Mutfakta yemek yapmaya bayılırdım. Özellikle tatlı ve hamur işini ayrı bir zevk ile yapardım.

''Nasıl isterseniz'' dedikten sonra mutfağa gitti.

Odama çıkıp okul formalarımdan kurtulduktan sonra düzgünce dolaba yerleştirdim. Üzerime rahat edebileceğim bir şeyler giydikten sonra odamdaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Ardından yanda asılı olan havluyu alarak yüzümdeki ıslaklıktan kurtuldum.

Havluyu yerine asarken gözüme aynadaki aksim takıldı. Ağlamadığım için gözlerim şiş değildi ve hastaneden çıktığımdan beri uyku problemi yaşasamda mor da değildi.

Sadece iki yer beni soluk gösteriyordu. Dudaklarım ve bakışlarım.

Dudaklarımın uçları aşağıya kayıktı ve yanaklarım onları yukarı kaldırmak için hiç bir faliyet göstermiyordu.Gökyüzü rengindeki gözlerim ise ifadesiz ve donuk bakıyordu. 

Derin bir nefes aldım ve yüzümü incelemeyi bıraktım. Biraz daha bakarsam eğer kendi ifademe sinir olup aynayı kırabilirdim. Oldum olası hayattan bezmiş gibi bakanlara sinir olurdum ve şimdi ben öyle bakıyordum.

Banyodan çıktığımda telefonuma gelen mesaj sesiyle çantamdan çıkarıp yatağa oturdum.

Mesajın gizli bir numaradan gelmesiyle kaşlarım çatıldı. Parmağımla bildirimin üstünü tıkladıktan sonra mesajı okumaya başladım.

Kimden : Gizli Numara 

''Sırların açığa çıkacağı bir oyuna var mısın?''

Gelen mesajı tekrar ve tekrar okurken aynı numaradan gelen ikinci mesaj beni daha büyük bir şoka uğrattı.

''Kararını verebilmen için sana yardımcı olayım. Babanın bilgisayarına bak . ''

Sizce gizemlimiz kim?

Başta dediğim gibi kısa oldu ama uzun bölümlerde yakın dostlar. Her neyse madem buraya kadar okudunuz şu yıldıza da bir el atarsınız her halde.

Neyse ben kaçar acıktım . Hoş hiç doymuyorum ki tekrardan acıkayım .

Benim gibi olanlar . beni yalnız hissettirmeyin.

Ay'dan size bir söz

Sizi kısıtlayanlar varsa uzak durun onlardan kimsenin size müdahale etmesine izin vermeyin . Eğer uzak tutamıyorsanız da sabredin . Elbet gün gelecek ve siz özgür olacaksınız. Özgürlük... Bu kelime için mücadele edin . Ne anlamda olursa olsun. Kendiniz için , sevdikleriniz için , vatanınız için .

Ay'da Bir KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin