Tavanıma gözlerimi dikerek düşünmeye devam ettim. Hayatımda ilk defa bir erkek beni reddetmişti. Acaba adamın sevdiği biri mi vardı ya da evli miydi? Benden bir kaç yaş büyük gösteriyordu. Yirmi üçe girmeme az kalmıştı , o da en fazla yirmi beş civarı olabilirdi. Umursamayarak yatağımda kalkıp oturdum. Çantama attığım uyuşturucumu alarak sarmaya başladım. Saat dokuz idi ve dersim bir saat sonra başlayacaktı. Okula ilk defa içerek gitmiyordum. Yalnızlığımı giderebileceğim güzel bir şeydi. "Rixton - Me and my broken heart" şarkısını açarak sardığım otu yaktım. İçime her çekişimde ciğerlerimi yanıyor gibi hissediyordum. Değişik , şaşırtıcı ama mükkemmel bir histi. Bu gün kendimi farklı hissediyordum. Seksapalitem yüksekti. O yüzden biraz makyaj yapmamın benim için bir sakıncası olmazdı. Otumu bitirip , vücudumu soğuk suya teslim ettim. Duştan çıktığımda telefonuma bir mesaj vardı.
"Yıldızlardan seni diledim , sanırım bir gün dileğim gerçekleşecek."
Kimden geldiğini bilmiyordum. Geri cevap yazdım.
"Gerçekleşeceğini nereden biliyorsun?"
"Gökyüzü dün şarkı söyledi, yıldızlar en ıssız kasabayı bile aydınlattı."
Uzun süredir biri bana bu şekilde mesaj atmamıştı.
"Sen kimsin?" Kim olduğunu umarım söylerdi oldukça merak etmiştim.
"Tanıdığın biri , en kısa zamanda görüşeceğiz."
Arama tuşuna bastım ve sinyal sesinden sonra mesaj bırakın çıktı. Benim tanıdığım biriyse kim olabilirdi ki. Uzun süredir biriyle düzenli bir ilişki yaşamıyordum. Telefonumu yatağa fırlatarak aynamın önüne geçtim. Yakında kim olduğu ortaya çıkacaksa merak etmemin bir anlamı yoktu. Eninde sonunda öğrenecektim.
Dersime yetişmek için yarım saatim vardı. Bugün ki dersim 'insan ve beden dili' idi. Normalde böyle bir dersimiz yoktu ama hukuk okuduğum için bir kerelik böyle kısa bir ders vermeye karar vermişlerdi. Kızıl kıvırcık saçlarımın omzuma değmesine izin vererek saldım. Çillerimi kapatmayacaktım , onları seviyordum. Mavi gözlerimin içi biraz kırmızıydı ama yakında geçecekti. Eyeliner ve rimelimi elime aldım. Çok ince , hafif kuyruklu bir eyeliner çektim. Kirpiklerim kıvrık ve uzundu. O yüzden rimeli çok abartmadan alt ve üst kirpiğime sürdüm. Kırmızı bluzumu üzerime geçirdim. Altıma jean kotumu giyip converslerimle tamamladım. Çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım.
Dersimin başlamasına on dakika vardı. Okulun kapısının önünde sigaramı yakıp dudaklarımın arasına koydum.
"Günaydın , bu gün ayrı bir hoşsun."
"İkizini arabadan falan indirmen gerekmiyor mu senin?"
Ash iyi bir çocuk değildi. Benim gibiydi. Tek farkımız onun böyle olması şımarıklıktan kaynaklıydı. Benimse hayattan yorulmuş olmam.
"İnsanlar için tek gecelikten başka bir şey olamayacksın."
Dedikleri umurumda değildi. Çoğu zaman çoğu insan benim hakkımda bir şeyler derdi. Kimse hayatımı bilmiyordu. Kimseyi de beni tanımalarına izin verecek kadar yakınımda tutmuyordum.
"Unutma benim evim benim kurallarım. Tek gecelik olan sizlersiniz, yatağıma girdiğiniz anda kendi haklarınızı doldurdunuz."
"Doğru ya Hollie aynı kişiyle ikinci kez birlikte olmaz."
Sigaramda ki son dumanımı yüzüne üfledim.
"Doğru, ikinci kez olmam."
Girişe doğru yürüdüğümde söylediklerini düşündüm. Kusursuzu arıyordum, belki de sevebileceğim biri olursa o yatağı iki gece onunla paylaşırdım. Belki daha fazla gece.
Anfiye vardığımda bir kızın yanına oturdum. Profesör David içeri girdi.
"Günaydın gençler. Bugün bizi kırmayıp psikoloji okumuş olan genç bir adam size beden dili hakkında bilgi verecek. Yirmi altı yaşında. İyi anlaşacağınızı düşünüyorum. Bay Baker lütfen içeri girin."
Ceketinin kapşonunu başından çıkardı. Siyah spor ceketinin önünü açtı. Altında gri slim jean vardı ve siyah airmax ayakkabıları. Yüzüne tam oturan gözlüklerini çıkartıp yanında duran masaya koydu. Gözlerimiz buluştu. Geçen barda gördüğüm adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUMANS ARE THE REAL MONSTERS
ChickLitİyi olmak zordu kötü olmak ise çok kolay. Şeytana bahis oynadım ve bu sefer şeytandan yanaydım.