Mona'nın korkuyla bakan gözleri kalbimin taaa derinliklerine işledi...
Birden kendimi toparladım ve Mona'ya döndüm" korkma canım, ya annem yada babam gelmiş olmalı, şimdi gelen kimse yolarım" dedim ve kapıyı açmak için kapıya yöneldim ama kapının karşısındaki kişi benim kapıyı açmamı beklemeden bir anda kapıyı açtı, doğru ya ben kapıyı kilitlemeyi unutmuştum...
Kapı açıldığında karşımda annemi gördüm, annem o kadar şaşırmıştı ki bu şaşkınlığı yüzünden bile okunabiliyordu. Annem ilk şaşkınlığını üzerinden atmış olacak ki bana baktı ve "ışık tatlım bu küçük hanımda kim böyle" dedi. Ne diyeceğimi bilemiyordum bu yüzden" şey anne bu..." deyip eveleyip geveledim...
Ben böyle saçmalarken aklıma en yakın arkadaşım Lara geldi. Evet Lara'nın kız kardeşi olduğunu söyleyebilirdim ama annem Lara'yı ve ailesini tanıyordu bu yüzden bana inanmazdı. Ben bu olayı anneme nasıl açıklayabileceğimi düşünürken, atladığım ve beni bu durumdan çekip çıkarabilecek bir detay olduğunu hatırladım...
Lara'nın annesi ile babası ayrılmıştı ve ikisi ayrıldıktan sonra babası yurt dışında bir kez daha evlenmişti. Bu nedenle arkadaşım Lara'nın üvey bir kız kardeşi vardı. Ben anneme daha önce Lara'nın üvey bir kız kardeşi olduğundan bahsetmiştim ama annem bu çocuğu daha önce hiç görmemişti...
Böyle düşündükten sonra aklıma gelen ilk şeyi anneme söyledim. "Anne bu Lara'nın kız kardeşi Mona..."Anneminde aklına, ona daha önce bahsettiğim Lara'nın küçük kız kardeşi gelmiş olacak ki "Doğru ya canım bana daha önce Lara'nın küçük bir kız kardeşi olduğundan bahsetmiştin bu tatlı kız o demek." Dedi ve Mona'ya en güzel ve tatlı gülümsemesiyle baktı. Malesef anneme yalan söylemek zorunda kalmıştım ama buna mecburdum çünkü olanları ben bile tam anlamıyla kavrayamamışken anneme olanları nasıl açıklayabilirdim ki....
Beni çok üzsede, söylemek zorunda kaldığım yalan beni şimdilik bu durumdan kurtarmayı başarmıştı...
Annem sormadan Mona'nın neden burada olduğunu açıklamalıydım. Bu yüzden anneme dönüp "anne Mona'nın ailesinin acilen yurt dışına çıkması gerekti, bu yüzden apar topar gittiler ve giderkende bana Mona'ya bakıp bakamayacağımı sordular çünkü biliyorsun burada hiç akrabaları yok, ve bende sizlere danışmadan Mona'ya bakmayı kabul ettim..."dedim ve anneme yaklaşıp kulağına "anne kızmadın değil mi"dedim annemin yüzünde hafif bir tebbessüm oluştu ve "hayır canım kızmadım ama keşke benimde daha önceden haberim olsaydı da bu tatlı kızın yanında bu konuşmaları yapmak zorunda kalmasaydık"dedi. Evet bunuda anlayışla karşılamıştı her zaman olduğu gibi....
Annem yeniden Mona'ya bakıp "Hoşgeldin Monacığım ben ışığın annesi Gülfem..."dedi güzel ve içten bir gülümsemeyle. Mona da anneme sıcak ve samimi bir şekilde gümseyip "tanıştığımıza memnun oldum efendim..."dedi. Içimden derin bir oh çektim, Mona'ya baktığımda onunda rahatlamış olduğunu görebiliyordum...
Annemin" Işık kızım keşke Mona'yı kahvaltı için aşağıya indirseydin, saat daha çok erken kahvaltı yapmamıştır, karnı aç olmalı..." dediği anda aklıma Mona için gizlice getirdiğim yiyecekler geldi. Mona ile aramızda geçen ve hiçbir anlam veremediğim konuşmalar yüzünden yiyecekleri Mona'ya vermeyi unutmuştum. Bu yüzden anneme dönüp. "Aaaa evet doğruya anneciğim ben Mona için mutfaktan yiyecek bir şeyler getirmiştim ama Mona'yla oyun oynamaya daldığımdan yiyecekleri ona vermeyi unutmuşum."dedim. Annem bana pek inanmışa benzemiyordu bu yüzden beni hemen bir köşeye çekip "kızım sen bana doğruları anlatığına emin misin? Sabahta sana neyin var diye sorduğumda da bana Mona'dan bahsetmedin neden yavrum, neden Mona'yı bizden sakladın yoksa Mona'dan bize bahsetmemenin başka bir sebebimi var? Biliyorsun annene herşeyi anlatabilirsin"dedi. Annem bana bunları söylediği zaman yeni bir yalana başvurmaya mecbur kaldım.
"Çünkü sizden izin almadan Mona'ya bakmayı kabul etmenin verdiği rahatsızlık vardı üzerimde, zaten uykudan yeni uyandığımdan uyku sersemiydim yani cümlelerimi doğru düzgün toparlayamıyordum,eee tabi birde senle babamın tatlı muhabbetini bölmek istemediğimden, size kahvaltıda hiçbir şeyden bahsetmedim, kızcağızda açtır, kahvaltıya indiremedim bari burada birşeyler atıştırsın dedim. Zaten birazdan size olanları açıklayacaktım." Dedim. Annem yine pek tatmin olmamış bir şekilde "peki Işık öyle olsun bakalım ama öyle getirdiğin yiyeceklerle olmaz. Ben aşağıya inip Mona için kahvaltı hazırlayayım sende Mona'yı alıp aşağıya gel, hem Mona, babanlada tanışmış olur."dedi. "tamam anneciğim sen aşağıya in bende Mona'yı alıp geliyorum." dedim. Annem gülümseyip aşağıya inerken bende hemen Mona'nın yanına gittim. Geldiğimi görünce hemen ayaklandı hâla biraz tedirgin görünüyordu.o minicik ellerinden tutup"Mona sakın korkma canım, olanları şimdilik atlattık. Annem zaten olayları fazla irdeleyen bir kadın değildir bundan sonrada biraz dikkatli davranırsak hiçbir sorunla karşılaşmayız."dedim. Mona'nın o tatlı gülümsemesi yeniden yüzünde beliriverdi.
Evet aşağıya inmemiz gerekiyordu ama aşağıya inmeden yarım kalan konuşmamızda aklıma takılan Mona'nın -sen beni küçük bir kız zannediyorsun, ama ben aslında küçük bir kız değilim-sözünü bir açıklığa kavuşturmamız gerekiyordu. Aslında annemle konuşurkende bu soru aklımı kurcalıyordu ve aşağıya inmeden bu soruma bir cevap almak istiyordum...
Bu yüzden "Mona sen bana küçük bir kız olmadığını söylemiştin ama Mona senin görüntün küçük bir kız çocuğundan farksız değil bu nasıl olabilir ki ???"dedim. Mona bu sorumuda hiç düşünmeden cevapladı. "Elbette şaşırmakta haklısın ... ben dünyaya eğer bulunduğum yaşta gelmeye kalksaydım, buraya ulaşana dek samanyolunda maruz kalacağım güneş kırılmaları yüzünden belkide daha dünyaya bile ulaşamadan yaşlanıp ölecektim...
Bu sebeple bilge Hermes beni dünya yolculuğuna bir bebek olarak gönderdi ve ben dünya'ya ulaşana dek bu hali aldım..."Mona'nın bu defa söyledikleri benim daha fazla şaşırmama yol açmıştı...
Ben Mona'nın yüzüne böyle şaşkın şaşkın bakıyorken annemin sesi beni kendime getirdi. " Işık kahvaltı hazır haydi Mona'yıda alıp aşağıya gel." Annemin bizi birkez daha çağırmasına fırsat vermeden Mona'yıda alıp aşağıya inmeye başladım.
Artık Mona benim gözümde küçük bir kız değildi. Zaten bu kadar güzel ve akıcı konuşan biri küçük bir kız olamazdı...
Ben bunları düşünürken aşağıya inmiştik bile. Babam yemek masasında oturmuş kahvesini yudumlarken annem
Mona için yiyecek birşeyler hazırlamakla meşguldü. Babam bizi gördüğünde o en güzel gülümsemesiyle hafifçe yerinden doğruldu. Bu defa Mona'yı babamla tanıştıracaktım ama annem kesinlikle azda olsa babama Monadan bahsetmiştir diye geçirdim içimden...
"Tekrar günaydın babacığım, seninle tanıştırmak istediğim biri var, bu küçük tatlı kız arkadaşım Lara'nın üvey kız kardeşi Mona, ailesinin yurt dışında çok önemli bir işi çıkmış ve burada güvenecek başka kimseleri olmadığından Mona'yı bana emanet ettiler. Aaa bu arada biliyormusun Mona'nın annesi bir ingiliz."dedim. Babam Mona'ya baktı ve "Evet aslında biraz ingilizleri anımsatıyorsun, bu tatlı renkli gözler, beyaz ten, sarı saçlar zaten bir ingiliz kanı taşıdığını gösteriyor." Dedi. Mona gülümseyerek "çok teşekkür ederim çok sağolun efendim."dedi. Babam Mona'ya bu defa biraz daha farklı bakarak "duruşun ve yüzün ingilizlere benziyor alabilir ama senin annen türkçe biliyormuydu çünkü çok güzel türkçe konuşuyorsun"dedi. Babamın bu söyledikleri beni çok korkuttu. Monaya baktığımdaysa Mona'nın çok sakin olduğunu gördüm ve Mona bu sakinliğiyle babama "Evet annem bir ingiliz olabilir ama babam bir Türktü benim iyi ve akıcı bir şekilde türkçe konuşabilmem için elinden geleni yaptı, hatta özel bir eğitim dahi aldım zaten dadımda bir Türktü" dedi. Mona durumu çok iyi kurtarmıştı bu seferde ucuz kurtulmuştuk. Babam Mona'nın konuşmasından etkilenmişti bu yüzünden bile okunabiliyordu...
Annem "hadi ama küçük misafirimizi çok sık boğaz etmeyin, bırakında bir şeyler yesin" dediğinde Mona gülümseyip sofraya oturdu. Annem Mona'ya sabah hazırladığı miss gibi poğaçalarından ikram etti.Mona Poğaçasından bir parça alıp "Teşekkürler efendim ellerinize sağlık çok güzel olmuş ama doydum" dedi. Annem Mona'nın tabağına bakıp "afiyet olsun da Monacığım hiçbir şey yememişsin ki '' dedi. "Gerçekten çok güzel olmuşlar fakat doydum, zaten ben çok fazla yemek yiyemem..."dedi. Bende hemen söze girip "anneciğim biz Mona'yla yukarı çıkıp çizgi filim seyrediceğiz hem böylece Mona'da sıkılmış olmaz. Değilmi Mona" deyip Monaya baktım. Monada Evet anlamında başını saladı. "O zaman sen yukarı çık bende hemen geliyorum tatlım" dedim. Mona sesizce dediğimi yapıp yukarı çıktı...
Bende hemen annemle babama dönüp "Mona'nın ailesinin yurt dışına gitmek zorunda kaldığından sizlere bahsetmiştim evet ama gitme sebebini sizlere açıklayamamıştım...
Mona'nın annesi çok hasta Mona'yıda üzmek istemediklerinden onu yanlarında götürmediler burada akrabaları olmadığından Mona'yı bana emanet ettiler. Bu yüzden Mona bizde biraz daha uzun kalabilir. Bu durum sizin için sorun olmaz değil mi?" dedim. Annemin bir anda yüzü asıldı çünkü Mona'nın annesinin hastalığı onu üzmüştü "tabiki canım tabiki Mona bizde kalabilir." Dedi. Babamda annemi onayladı. Artık gerçekten rahatlamıştım...
Tam yukarı Mona'nın yanına çıkacaktım ki annem arkamdan "ben size arada içecek bir şeyler getiririm canım..."diye seslendi. "Yok anneciğim olurmu hiç öyle şey sen yorulma ben alırım" desemde. Annemin"yok tatlım öyle olmaz sen git ben halederim" cevabını kabul edip yukarı çıktım.Mona yine camın kenarındaki yatağıma oturmuştu ve gökyüzünü seyrediyordu... bende odaya geçtim ama annemin aniden odaya girme ihtimaline karşı kapımı kilitledim ve geçip Mona'nın yanına oturdum. Tabi söyleyeceklerimizin birbirini tutması için anneme söylemek zorunda kaldığım yalanlardan Mona'ya da bahsetim. Aileme yalan söylediğim için kendimi çok kötü hissediyordum...
Mona benim çok üzüldüğümü görmüş olacak ki konuyu değiştirmek için bana"Işık annen ve baban gerçekten çok iyi insanlara benziyorlar " dedi. Bir an duraksadım ben Mona'ya adımı söylememiştim ama doğruya annem ve babam bana adımla hittap ettiklerinde adımı zaten öğrenmiş olmalıydı. Aslında düşününce Mona'nın anlatıklarıyla kafam çok fazla karışmıştı ve ben bu karışıklıkta ne kadarda çok şeyi atlamıştım öyle, ama bu ufak detaylardan önce asıl sorularıma cevap bulmalıydım...
"Peki ya Mona güneşin kalbinin sahibini yani prensesiniz Arya'yı nasıl bulacaksın"dedim. "Yakın zamanda bir güneş tutulması meydana gelecek ve bu güneş tutulmasında kolye sahibini işaret edecek... Eğer o zamana kadar Tamu prenses Arya'yı benden önce bulursa kaçınılmaz bir son gerçekleşebilir. Çünkü Tamu kraliçemiz Orora öldükten sonra-benim artık kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı ben artık kazanmalıyım- demişti..."
Mona'nın bu defa söyledikleri beni hem şaşırtmış hem endişelendirmişti ve artık çok iyi biliyordum ki hem insanlığın hemde güneş kralığının geleceği için kolye sahibine ulaşmalıydı...