"Ben... sadece ayakta kalmaya çalışıyorum." (Zeynep)

242 34 2
                                    


Sabah gözümü açtığımda doğrulmak istemiştim. Ama boynumun ve kollarımın acısı hareket etmemi engelliyordu. İnleyerek bir nebze olsun hareket edebildim. Dün geceki mesaim belli ki uykuya daldığım için sona ermişti.

Elim telefonuma gittiğinde saate baktım, altıyı geçiyordu. Güneş belli ki daha yeni doğmuştu. Gerinmek için kollarımı havaya kaldırdığımda gözüm Agâh'ın penceresine gitti. Onu beni izlerken yakaladığımda görmezlikten gelmek için önüme döneceğim sırada bana acılı bir bakış atıp el salladı. Küçük selamına karşılık verdim. Yerimden kalktım, eşyalarımı topladım ve yukarı çıktım. Bir iki saat uyuyacaktım.

Eve girerken dedemin uyanık olduğunu görüp ona bugün kitapçıya tüm gün bakıp bakamayacağını sordum. Transkripsiyon işiyle ilgilenmem gerekiyordu. Evde çalışacağımı söyledim. Dedem başkasının işi için bu kadar uğraşmamdan dolayı rahatsız bir şekilde homurdansa da tüm gün kitapçıyla ilgileneceğini biliyordum. Ben de gönül rahatlığıyla odama geçip uyudum.

Uyandığımda saat neredeyse bire geliyordu. Yatağımdan kalkıp güzel bir duş aldım ve bir şeyler atıştırarak transkripsiyona devam ettim. Tüm gün evden çıkmayı planlamıyordum. Oturacak, yazacak, sıkılacak, tekrar yazacaktım.

Bir sonraki güne uyandığımda ses kaydının üçte ikisini bitirebilmiştim. Kullanılan terimler, tarihler hep sağlamasını yapmam gereken bilgiler içeriyordu. Bu yüzden dinliyor, kontrol ediyor, sonra yazıyor ve aynı kısmı tekrar dinliyordum. Hiç keyif almamıştım bu işten. Sempozyum fazlasıyla dolu geçmişti ama bu durum lehime olan bir şey değildi. Ben de bugün biraz dinlenmeye karar vermiştim. Ama dedem bir yere kadar gideceğini, kitapçıya bugün benim bakmam gerektiğini söyleyince işin rengi değişmişti. Yine de birkaç sayfa kitap okumamın iyi olacağını düşünmüştüm.

Aşağı inerken kendi kitaplığımdan Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan kitabını aldım yanıma.

Üçüncü kere okuduğum bir kitabı yine aynı iştah fakat farklı bir hayretle okumak ne kadar mümkün, bilmezdim. Oysa rk Mantolu Madonna'yı büyük bir ön yargıyla okuduktan sonra yetinemedim. Sabahattin Ali'nin yazdığı her şeyi büyük bir iştahla okumaya başladım. Her şeyi tüketince ihtiyaç duyduğum her vakitte döndüm ve bir daha okudum. Aynı kitabı tekrar tekrar okumaktan farklıydı bu. Çünkü her defasında bana yeni bir şey gösteriyordu. Orada olduğundan hiç haberim yokmuş gibi bir cümle çıkıyordu karşıma ve ben günlerce oturduğum bu cam kenarında insanları izlerken bunları düşünüyordum.

Bir Lattenin Ömürlük HatırıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin