Iki

125 9 4
                                    

"Yah! Jungkook beni duyuyor musun?!!" Jimin'nin beni dürtmesiyle kendime gelmiştim.

O kadar güzel gülümsiyorduki bayan joy'un dudakları bile yukarı kıvrılmıtı.

En sonunda jimin'e dönmüştüm. "Ne var jimin?!" Bu seferde o taehyung'a bakıyordu. Gözleriyle yemişti çocuğu.

"Jungkook hayatımın aşkını buldum." Dediğinde kimden bahsettiğini anlamıştım.

"Bence çocuk homofobik." Dedi jisoo.
Jimin'in kaşları çatılmıştı. "Ne demek istiyorsun?" "Hiç bir şey." Dedi jisoo alayla.

"Jisoo'cuğum kahve de ister misiniz?!!"

Bayan joy laf çarptığında jisoo da ufak bir gülümsemeyle arkasına yaslanmıştı. Jimin'in bu çocuktan etkilendiğine inanamıyordum. Bu kadar ayran gönüllü oluşu sinirimi bozuyordu.

Zil çaldığında bizimkiler kantine inmek için hazırlanmıştı. Açıkçası o kadar merdiven inip çıkmak istemiyordum.

Lisa arkasına dönüp bana soran gözlerle baktı. "Gelmiyor musun?" Kafamı Hayır anlamında salladığımda aynı şekilde bakmaya devam etti "başım ağrıyıor biraz uyucam"dediğimde pekte inanmış olmasalar da gitmişlerdi.

Kafamı sıraya gömüp çaktırmadan arkaya bakmıştım. Oda kafasını sıraya gömmüştü. Yüzünü göremiyordum ama böyle bile çok bakılası duruyordu.

Pamuk gibi yumuşak duran ve dümdüz olan saçları, kemikli ince ve uzun parmakları. Hipnotize olmuştum sanki.

Kaç dakika oldu onu izleyeli bilmiyordum. Kafasını sırasından kaldırıp göz göze geldiğimize dek.

Nefesimi tutmuş bir şekilde on bakmaya devam ediyordum. Nasıl tepki vermem gerektiğini bilmiyordum.

Acaba onu izlediğimi anlamış mıydı?

Dışarıdan bir aptal gibi göründüğüme emindim. En iyisi hiç bir şey olmamış gibi önüme dönmekti.

Ama yapamıyordum. Derin bir kuyu gibiydi gözleri. Beni de içine çekiyordu adeta.

Ben bunları düşünürken o umursamaz bir şekilde kafasını tekrar sıraya gömmüştü.

Bende salak gibi niye bu kadar heyecan yaptıysam.

Zil çalmıştı ve bizimkiler de sınıfa gitmişlerdi. Garip olan şey ise jimin'nin yoongi'yle gülüşerek sınıfa girişi.

Ayran gönüllü olduğunu söyle mişmiydim?

Havalara bak bide! sanki on yıllık arkadaşıymış gibi. Daha bir ders önce taehyung'a yavşıyordu!!

Sırıtarak yanıma oturduğunda ona dik dik bakmıştım.o hala yoongi'nin sırasına geçişini izliyordu.sonunda beni fark ettiğinde, "Ne?!" Demişti.

~~

Son dersin zili çaldığında. Çantamı toparlamıştım. Arkaya baktığımda onun da aynı şeyi yaptığını görmüştüm.

"Bayanlar beyler bu yakışıklı kankinizin bir randevusu var. Biliyorum beni çok özleyeceksiniz ama yapcak bişey yok benimde bir özel hayatım var sonuçta." Dediğinde göz devirmeden edememiştim.

"E yuh yani okulun ilk gününden birini buduğuna inanamıyorum!" Dedi jisoo.

"Sen yoongi denen çocukla mı randevulüsün. ya o çocuk ayakta durmaya bile üşenir nasıl ikna ettin onu büyük başarı." Demişti lisa.

Jimin de çenesini yukarı kaldırarak konuştu. Pardon egosu konuştu. "Tabi benim cazibeme dayanamadı. Kantin sırasında bir görsen bi konuşma çabaları! Bi bana dokuna bilme çabaları ohoo!! Ayrıca o sadece sevmediği şeyleri yapmaya üşenir. Benimle randevuya çıkmaya bayılacak!"

Lisa da kafasını alayla sallayarak ağzının payını verdi. "Hıhı aynen bunu sırf onunla konuşabilmek için kantin sırasını ona veren şahıs mı söylüyor??!!"

"Olabilir aşkta her şey mübahtır."

Bu sefer de ben ağzının payını vermiştim.

"Aynen! Bunu ilk ders taehyung'a ağzının suyu aka aka bakan çocuk mu söylüyor??!"

Elini omuzuma atarak, "Ben senin için aşkımdan vazgeçtim. Ona nasıl baktığını gördüm!" Dedi.

"Ne aşkı be ben sen miyim?!!" Demiştim aniden panikleyerek.

Yüzündeki piç sırıtış daha da büyümüştü. "Ben ona aşıksın demedim ki." Dedi.

Jisoo nasıl kızardığımı görmüş olacak ki beni kurtardı. "sanane jimin! Hem sen randevuna geç kalmadın mı? Hadi git!" "Tamam be gidiyorum ben."

Diyerek gitmişti. "Bizde alışverişe gidecektik. Gelmek ister misin?" Dedi lisa.

"Hayır. Benim biraz işim var." Yalandı ama onları elbise denerken beklemek felaket gibi bir şeydi. Bide 'nasıl olmuş' diye yorum isteyeceklerdi.

"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz" Demiştim ve gitmişlerdi.

Yeniden arkaya baktığımda orda olmadığını gördüm. Ister istemez üzülmüştüm. Sınıftan çıkarken üzgün üzgün yürüyordum ki onu gördüm.

Dans salonuna girmişti. Ne yani dans edebiliyor muydu?

Onu takip ederek kapının önüne kadar geldim. Kapının aralık olması işime gelmişti. Birden gözden kaybolmuştu. Büyük ihtimal üzerine rahat bişeyler giymek için soyunma odasına gitmişti.

Ne giyceğini merak etmiştim. Orda soyunuyor olduğunu bilmek beni heyecanlandırıyordu.

Beyaz bir t-shirt üstüne grimsi bir gömlek giymişti. Altına da siyah çok da dar olmayan kot pantolon. Ayakkabıları da siyahtı.pantolonnun üzerine gömleğinin dirsekleriyle uyumlu Kareli gömlek bağlamıştı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Oldukça iyi görünüyordu. Tarzına hasta olmuştum. Basit şeyler bile onun üzerindeyken mükemmel görünüyordu.

Müziği açarak dans etmeye başlamıştı bu görüntüye hazır olmadığımı düşündüğüm için kapıya yaslandım.

Birden bire kapı açıldı ve ben büyük bir görültüyle içeri düştüm.





BÖLÜM SONU

gelecek bölüm jennie'yi de hikayeye koymak istiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

gelecek bölüm jennie'yi de hikayeye koymak istiyorum.









second love\\ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin