Popom fena halde acıyordu. Canım çok yanıyordu ve çok utanıyordum.
Kafamı kaldırıp bakmayı cesaret edemiyordum. En sonunda adım seslerini duyduğumda kafamı kaldırabilmiştim. Koşarak buraya doğru geliyordu.
"Iyi misin?"
Bütün acımı unutmuştum. Icinde bulunduğum durum kalbimin deli gibi atmasına neden oluyordu. Endişeli bakışları kalbime dokunuyordu. Benim için endişelendiğini bilmek kendimi kutsanmış hissettiriyordu.
En sonunda cevap vermeyi akıl edebilmiştim. "Hıhı." Eğildiği yerden kalkmıştı. Gözlerindeki endişe kayboluştu. Ne yani bu kadar mı?
"Aslında popom çok acıyor. Yürüyebileceğimi sanmıyorum."
"Poponla mı yürüyorsun?!"demişti alayla
gıcık şey.
Pot kırmamak için ciddiyetle bakmaya çalışıyordum.
Bana boş bakışlarla bakmış daha sonra ise bıkkınlıkla konuşmuştu."Arkadaşın falan yok mu?"demişti. Kafamı Hayır anlamında salladığımda,"tamam o zaman sana revire kadar yardım edeyim."
Revire kadar mı? Sonra gidecek miydi? Buna hemen engel olmalıydım.
"Revire kadar mı? Okul kapandı! Sence revirde kimse varmıdır?"
Sıkıntıyla alnını ovdu.
"Yani?"
"Yanisi eve gitmemde bana yardım eder misin?"
Icimden kendimi alkışlmadan edemedim. Yavşaklıkta level atlamıştım resmen. Hatta böyle gidersek jimin'i bile geçerdim.
Ben ona yalvaran gözlerle bakarken, o bana kaşları nı çatarak bakıyordu.
Ikinci hamlemin zamanı gelmişti.
"Işin varsa gelmene gerek yok ben kendimde gidebilirim." Diyerek ayağa kalkmıştım.Duygu sömürüsü.
Yalpalayarak solucan hızında ilerliyordum. Hem beni durdursun, hemde daha inandırıcı olsun diye.
Oyunculuk yapıyordum ama popom gerçekten acıyordu.
Koca salonda nerdeyse kapıya gelmiştim ama ondan çıt yoktu. Şimdi gelip filmlerdeki gibi bileğimden tutup 'gitme'demesi gerekiyordu halbuki!
Umutlarım sönmüştü.bu kadar kaba olduğunu bilmiyordum. Cidden insanlık ölmüştü.
"Bekle." Duyduğum şeyle karamsar düşüncelerimden arınmıştım. Gülümsememe engel olamıyordum.
"Tamam. Toparlanmama izin ver."
Rüyada olduğumu düşünüyordum. Şimdi taehyung beni eve mi bırakacaktı?! Tanrım! Aklıma mükayet ol.
Arkasını dönüp eşyalarını toparladı. Bitirdikten sonra bana doğru gelmeye başladı. Kalbim deli gibi atıyordu. Ne yapmam gerektiği hakkında hiç bir fikrim yoktu.
Yanıma vardığında kolumu kaldırıp altına girdi. "Bana tutun." Dedi. Ona daha sıkı tutundum.
Ona değen yerlerim yanıyordu. Konuşamıyordum. Tepki bile veremiyordum.
"Gidelim." Demişti. Tutuşu o kadar nazikti ki ona daha çok yapışma isteği uyandırıyordu bende.
Elime fırsat geçmişken onu incelemeye karar verdim. Pürüzsüz teni, dolgun dudakları ve masum suratı. O kadar güzeldi ki aklıma sapıkça şeylerin gelmesine sebep oluyordu.
"Evin nerde?" Sorduğu soruyla onu izlemeyi bırakmıştım.
Adresi verdiğimde. "Taksi biraz geç gelebilir. Otobüsle gitsek sorun olur mu? Biraz acelem varda." Dediğinde kafamı otomatikman Hayır anlamında sallamamıştım.
Oda bana destek olarak durağa doğru yürümüştü.durakta beni oturağa oturttuktan sonra kolumun altından çıkmıştı.
Buna biraz morelim bozulmuştu ama belli etmemeye çalışmıştım. Yaklaşık beş dakika sonra otobüs gelmişti.
Altına girmesi için kolumu kaldırmıştım ki o benim halimi unutmuş gibi bana mal bir ifadeyle bakmıştı.
Bu durumda olmasaydım kesinlikle buna kahkahayı basardım. Ama şimdi yapamazdım. Çünkü ona muhtaçtım.
Daha sonra neyi kastettiğimi anlamış olmalı ki kolumun altına girdi ve beraber yürümeye başladık.
Şükürler olsunki otobüs tıklım tıklım doluydu. Böylece ona yapışabilirdim. Boş yer bulduğumuzda hemen oraya doğru ilerleyip kenara tan anlamıyla yapmıştık.
Icimden sevinç çığlıkları atıyordum. Eğer kıyafetlerimiz olmasaydı aletlerimizin birbirine değmesi büyük bir olasılıktı. Kafamı kaldırıp ona sırıtarak baktığımda onun oldukça rahatsız olduğunu gördüm.
"Biraz arka gidemez misin?" Demişti bir nefeste. Aslında arkamda iki-üç santimlik yer vardı ama tabiki bunu yapmicaktım.
"Neden? Rahatsız mı oldun?" dediğimde sinirle cevap verdi. "Tabiki rahatsız oldum. Tanrım benim buralarda ne işim var?!!hem de sakar biri yüzünden! Başka bir yerde düşemez miydin??!!"
Açıkçası böyle bir tepki verceğini düşünmemiştim. Şaka ya verir diye düşünmüştüm. Bide bana sakar demişti. Sanki düşmeyi kendim planladım.
Aslında geri çekilmicektim ama böyle konuşması kalbimi kırmıştı işte.
Arkaya gitmiştim ve kafamı aşağı eğmiştim. Yüzümdeki hayal kırıklığını görmesini istemiyordum.
~~
Trafik yüzünden bir türlü varamamıştık. Popomun acısı geçmiş yerine. Onun yerine ayakta durmaktan olsa gerek ayaklarım ağrımaya başlamıştı.
Benim hayallerim vardı. Otobüse binerken tam da 'güne yeni başlıyoruz' havamdaydım ama şimdi çok yorgundum
"Boş yer var. Istersen otur." Demişti. Kafamı aşağı yukarı sallayıp oturağa geçtim.
Aslında moralim o kadar bozuktuki otobüsün yavaş yavaş boşaldığından habersizdim.
"Hep böyle trafik mi olur?" Birden kafamı kaldırmıştım sesi öfkeli gelmiyordu. Açıkçası onun gözünde bir baş belası olarak görmüştüm kendimi.
"Hayır, kaza olmuştur." Dedim.
"Adın ne?" Benimle konuşmaya mı çalışıyordu? Belkide söylediklerine pişman olmuştur.
"Jungkook, seninkini biliyorum taehyung." Demiştim son dediğim şeye hafiften gülümsemişti.
Oha yuh! Onu gülümsetmiştim! gözlerim cenneti görüyordu şuan. Bunun için bir ara ölmeyi bir köşeye not almıştım.
"Bak jungkook,normalde böyle davranmam ama senin de bildiğin gibi bütün terslikler üst üste geldi ve bir anda sana patladım. Özür dilerim."
BÖLÜM SONU
Merhaba~ arkadaşlar bu hikayeyi yazarken keyif alıyorum. önceki iki bölüm bir ay öncesinden yazmıştım.
Uzun lafın kısası her iki günde bir bölüm yayınlamayı düşünüyorum. Ama eğer okunmazsa bırakırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
second love\\ Taekook
FanfictionBirini sevmek zordur. Kırık kalpli birini sevmek daha da zordur.