Beş

75 7 0
                                    

Bir hafta sonra:

Alarmın sesiyle uyanmıştım. Oyalanmadan lavabodaki rutin işlerimi bitirip odaya geçmiştim. Spor Çantama rahat ve üzerimde iyi duracak şeyleri tıktıktan sonra aşağıdan ayak üstü bişeyler atıştırdım. Aceleyle evden çıktım, son bir haftada olduğu gibi.

O gün yemekten sonra bayağı yakınlaşmıştık. Olanlardan en önemli iki şey ise; sevgilisinin olmaması ve ona attığım Yalandı.

Bana düştüğüm gün orda ne yapıyordun diye sormuştu. Bende dansa merakım olduğunu söylemiştim.

Aslında o yalan söylemek isteyeceğim son kişiydi. Bunu söylediğimde çok sevinmişti. Ona da arkadaş çıkmıştı.

Onu tanıdıkça daha da çok sevmiştim.
Dış görünüşü gibi kişiliği de mükemmeldi. Dışarıya doğru soğuk ve umursamaz görünsede aslında öyle değildi.

Beni tanıdıkça o da bana ısınmıştı. Bana yavaş yavaş alıştığını görüyordum. Ve bu beni çok mutlu ediyordu. Ona olan aşkım her geçen saniye daha da artıyordu. Bazen ona bakınca anlicak diye ödüm kopuyordu.

Proje ödevimi yapmak için bugün okul çıkışı danstan sonra onlara gidecektim. Onunla biraz daha zaman geçirebileyim diye aynı projeyi almıştım. Onu ayrıldığımız saniye de özlüyordum. Her dakika her saniyem onunla geçsin istiyordum. Sanki onunla olmadığım zamanlar zaman kaybıymış gibi geliyordu. Bu kadar hızlı oluşum da onu özlediğimdendi.

*****

Sınıfa girdiğimde hemen ona bakınmıştım. Ama yoktu. Galiba hızlı olma işini biraz abartmıştım.

Bende jimin'le yoongi'nin yanına gitmiştim. Yoongi son günlerde olduğu gibi sıramı istila etmişti.

"Kookie~" jimin bana böyle seslendiğine göre kesin bir şey isteyecekti. Yoongi yüzünü buruşturmuştu.

"Ne var?"

"Bugün yoongi burda oturmak istiyorm-"

"Jimin istedi."

"Iste sende taehyung'un yanında oturursun. Ha! Olmaz mı?"

Bu soruya zonsuza dek evet diyorum.

"Hayır. Ayrıca jimin, yoongi geldiğinden beri benle takılmıyorsun.
En iyi arkadaşın o mu artık yoksa?!!"

Aslında biraz nazlansam bişey kaybetmezdim. Ama duyduklarım beni şok etmişti.

"Arkadaş mı? Jimin ona hala söylemedin mi?!"

"Neyi söylememiş?"

"Biz artık sevgiliyiz."

"Ne??!!!"

"Ah! Sana söyleyecektim ama bir türlü zamanım olmadı."

"En azından en iyi arkadaşın hala benim."

Diyerek çantamla arkaya gitmiştim. Taehyung gelene kadar onu uyuyarak bekleyecektim.

****

"Jungkook! Jungkook uyansana ders başladı!!"

Taehyung kızgın sesiyle fısıldarken uyanmıştım.

"Günaydın."

Söylediğim şeyle kaşları çatılmıştı. Benim için sorun yoktu çünkü böyle bile çok tatlıydı. Ben ona hayran hayran bakarken, o bütün ders boyunca dersi dikkatle dinlemişti. Sonunda zil çalmıştı.

"Bugün proje ödevi var biliyorsun değil mi?"

"Hı hı."

"Kantine inelim mi."

"Olur."

Ne kadar güzel olduğunu düşünmediğim bir an bile yoktu. Ona bu kadar yakın olup dokunamamak beni oldukça zorluyordu. Daha çok zorlayan ise o bana masum masum bakarken benim saçma sapan düşüncelerimdi.

Kantine indiğimizde yine kantin sırası için kavga etmiş ve ben ona kıyamamıştım. Diğer Beşli orda otururken ben burda sıra bekliyordum. Haksızlık. Sonunda elim kolum dolu bir şekilde masaya gitmiştim. "Insan bir yardım eder! Çok pissiniz!!"

"Söylenmeyi bitirdikten sonra tae'nin iki yanınında dolu olduğunu gördüm.
Somurtarak yerime geçmiştim. Bütün hevesim kaçmıştı

Onlar yemek yerken ben bitmesini bekliyordum ama çok sıkılmıştım. En iyisi sınıfa gidip biraz uyumaktı.

*****

Sırtımda hissettiğim kollarla irkilmiştim. Boynuma değen nefes sesi ise beni heyecanlanmıştım.

"Jungkookie~ küstün mü bana yoksa?"

Kalbim göğsümden çıkacaktı neredeyse. Kulağıma gelen nefes sesleri. Sertleşmeme neden olacak cinstendi. Cevap veremiyordum. Sadece böyle duralım istiyordum.

Keşke dedim. Keşke oda bana arkadaş gözüyle bakmasaydı. Cevap vermediğimi gördüğünde daha sıkı sarılmış ve kıkırdamıştı.

"Konuşmıyacak mısın yani? Tamam Özür dilerim. Bidaha böyle bir şey etmeyeceğim senden."

Dedikten sonra kollarını çekmişti. Öyle düşünmemeliydi. "Hayır Özür dileme. Sadece ayılamadım o yüzden. Küs falan değilim." Dediğimde kocaman gülümsemişti.

Bugün beni öldürmeyi hedefliyordu heralde!

*****

Okul bitmişti. Ve neyse ki dans kursunda da ölmemiştim. Şimdi de onların evine gidiyorduk.

"Annem yoongi dışında birinin bize geleceğini duyduğu için çok şaşırdı."

Demişti. "Neden? Tek arkadaşın yoongi mi?"

Dedim gülerek. "Hayır artık sende varsın." Yüzümdeki gülümseme solmuştu. 

Evine vardığımızda gereksizce heyecanlanmıştım.

Kapıyı çaldığında kapı güzel ve taehyung'a çok benzeyen kadın tarafından açılmıştı.

"Ah hoş geldiniz çocuklar."

"Jungkook?"

"Evet efendim."

"Bende taehyung'un annesiyim, memnun oldum."

"Bende efendim."

"Iceri geçin. Sizin için kurabiye yaptım."

"Yah! Bana yapmıyorsun normalde!" Dedi taehyung. Bu beni biraz güldürmüştü.

"Aç mısınız?" Demişti taehyung'un annesi taehyung'u takmayarak.

"Hayır bizim hemen başlamamız gerek." Diyerek merdivenlerden çıkarken banada eliyle gelmemi işaret etmişti.

Bende onu takip etmiştim. Odası çok sadeydi. Fazla sade. Eşyalarının rengi lacivert ve beyazdı.

"Hadi hemen başlayalım da çabuk bitsin."

O bana araştırmam gerekenleri söylüyor bende buluyodrum. Gerekli olan resimleri yapıştırıyordu. Yazma işleminide en son yapmıştık.

*****

bitirdiğimizde hayatımda yaptığım en özenli ödevimle birlikte bizde bitmiştik.

Halbuki ben onu uzun uzun izlerim diye düşünmüştüm.

Sandalyesinden kalkıp yatağına ziplamıştı.

"Jungkook eve gidecek misin." Neden bunu sorduğunu anlamamıştım. Saate baktığımda 22:31 olduğunu görmüştüm. Ben sekizdir falan sanıyordum.

Bir saniye! Eğer evime gitmessem burda kalacaktım. Değil mi? Tabiki gitmeyecektim.

"Ben anneme haber vereyim."

second love\\ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin