Dört

87 6 1
                                    

"Bak jungkook normalde böyle davranmam ama senin de bildiğin gibi bütün terslikler üst üste geldi ve bir anda sana patladım. Özür dilerim."

***********

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu kadar iyi oluşu beni fena halde etkiliyordu. O kadar masumdu ki bazen benim olmasına ben bile ihtimal veremiyordum.

Gözlerime beklentiyle bakıyordu.  Gözlerine bakıyordum. Ama hiç bir şey çözemiyordum. Soğuk terler akıtıyordum resmen. O ısrarla gözlerini çekmezken ben daha fazla dayanamamıştım.

Gözlerimi çeker çekmez boşluğa düşmüştüm. "Sorun değil. Unutalım bunları."

Sonunda otubüsten inebilmiştik. Otobüsteyken hemen eve varmak istiyordum. Ama şimdi onun gideceğini bilmek beni üzmüştü.

Apartmanın kapısından içeri girdik ve asansör beklemeye başladık. Apartmanın önünde gider diye düşünmüştüm.

Kapımın önüne geldiğimde dönüp ona baktım. "Beni eve bıraktığın için Sağol. Bir kahve içmek ister misin?"

"kalmak isterdim ama 2 hafta sonra sahnelemem gereken bir dans var. Pratik yapmam gerekiyor. Yinede teşekkür ederim."

Cidden gitmek zorunda mıydı? Bir atak daha yapmalı mıydım bilmiyordum.

"Anladım. Ama sana borçlandım. Yarın bir yemek için müsait misin?"

Evet demesi için dua etmekten başka bir şey  gelmiyordu elimden.
"Bana borçlu falan değilsin. Ama böyle baktığın için kabul ediyorum."

"Ne?! Nasıl bakıyorum?!!"

"Evet demessem hayatın başına yıkılacakmış gibi."

Dedikten sonra kıkırdamıştı. Kendimi rezil etmekten başka bir şey yapmıyordum. Komik duruma düştüğüme inanamıyordum.

"Neyse. Gitmem gerek. Yarın görüşürüz."

" Görüşürüz"

Ve merdivenleri ikişer üçer inerek gitmişti.

~~

Iceri girdigimde annem bir miktar başımın etini yedikten sonra banyo yapıp yatağıma uzanmıştım.

Onu düşünmediğim bir an bile yoktu. Gülüşü aklıma geldiğinde kendimi sırıtmaktan alı koyamıyordum.

Şimdiden özlemiştim onu. Ona sahip olacak-ya da olan- kişi dünyanın en şanslı insanı olmalıydı.

Onun kokusunu içime çekerek uyuduğumu hayal ediyordum. Kollarımın ona sıkıca sarılı olduğunu. Her sabah onu öperek uyandırmayı. Hayali bile kalbimi hızlandırmaya yetiyordu.

Onu etkilemek istiyordum. Ama ne nasıl etkileyeceğimi, ne de onun karşınısına geçebilince aklımın başımda olacağını sanıyordum.

Daha fazla düşünürsem kafayı yiyeceğimi düşünüyordum.

En iyisi uyuyup biraz enerji toplamakı.

~~

Alarmın sesiyle uyanmayı dilerken lisa'nın mesajıyla uyanmıştım.

Lisa: beni bekle de okula beraber gidelim, olur mu?

Jungkook: tamam bekliyorum.

Açıkçası beni uyandırdığı için ona sinirliydim ama ona belli etmeye gerek yoktu. Çünkü o değer verdiğim sayılı kişilerdendi.

Tuvalette günlük rutinlerimi yaptıktan sonra aşağıda annemin hazırladığı kahvaltıdan yiyorum ki kapı çaldı.

Gelen lisa olmalıydı. kalkıp kapıyı açtığımda neden bu kadar erken geldiğimi düşünüyordum.

second love\\ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin