''TEBRİK EDERİM BAŞARDIN''- BÖLÜM 16
-Tamam doğrusunu söylemek gerekirse bir an korktum.Yani ama Lanetin olması için ya Adam'ın dirilmesi yada onun gizli bir çocuğu olması lazım.
Kat bana ''ya öyleyse'' bakışları var ya onlardan attı.Yani olamazdı değil mi?Ah Tanrım sanki başımda hiç derdim yokmuş gibi bide bu mu yani,şimdi kafayı yiycem!
-Şu Dominic Tabes ölmeseydi ona sorardık ama.... öldü.
-Neyi sorucaktık Kat?
-Tanıdığı bir cadı var mı diye.Çünkü biliyorsun eyer cadı güçlüyse diriltebilir.
-Kat napıcam ben şimdi.Yani bide bu lanet olayı gerçekse ailemden nasıl saklıycam!?
Birden kapı aralandı gelen büyükannemdi,tabi ya nasıl düşünemedim o nolucağını bilir;
-Çocuklar istemeden konuşmanıza kulak misafiri oldum.İsterseniz biraz açalım şu konuyu.
-Açalım derken büyükanne?!
-Siz bana bi olayları anlatın bakalım!!
Kat'e baktım ve bana ''hadi''bakışı attı o yüzden anlatmaya başladım;
-İlk olarak Jeremy bana bir mektup bırakmıştı,mektupta ailemizin lanetli olduğu yazıyordu ve Dominic Tabes diye bir adamın yanına gitmemi söylüyordu.İşte biz de gittik adam ailemizin CONANT ailesi tarafından lanetlendiğini söyledi.Fakat lanetin kalktığınıda söyledi çünkü Conant ailesinde hiç bir üye kalmadağını.Ama şimdi lanetin kalktığını açıklayan bir kağıt geldi.
-Waow pekala eyer kalkdıysa ki adam açıkça belirtmiş nasıl kaltığını değil,nasıl aileni koruyacağını düşünmelisin tatlım.
Büyükannem alnımdan öpüp odamdan çıktı ve yine haklıydı ama sanırım bunları yarın düşünecektim.10 da Kat'de gitti.Odada yanlız kalmıştım sadece ben ve düşüncelerim vardı.Farketmeden uyumuşum ki alarmın''dırr dırr dırr'' sesiyle uyandım.Yataktan kalkıp alarmı kapattım ve dolabımın önünde durup yarım kollu üzrinde kelebekler olan beyaz tişörtümü giyip,yanında duran siyah pantalonumu zor bi çabayla onuda giydim.Dolaptan siyah çantamı alıp gereken eşyaları koydum banyayo girip fiziksel işlerimi yaptım daha sonra aşağı inip;
-Günaydın,sevgili mi sevgili ailem!!
Annemin yanağını bir öpücük kondurarak meyve suyumu bir dikişte içtim.Rujum bozulmuştu ama olsun elle sıkılan bir portakal suyunu hiç bir şeye değişmem.Ayakkabılıktan beyaz topuklu aykkabılarımı giyip dışarı çıktım.Bugün de yürümeyi tercih etmiştim sesizliğe ihtiyacım vardı ve huzura ama yakında ikiside yok olacaktı.Bi baktım ki okula gelmişim formumu koruyorum banklardan gelen sesle irkildim;
-Alex burdayız.
-Tamam geliyorum Ross.
Masaya oturdum yani bizim okulumuzda piknik masaları var ya onlardan var.Birden önümden gelen bir sesle irkildim Stefan kızgın bakışlarla bana bakıyordu ve masada kamera vardı.Ben anla- Aman Tanrım bu Katherine'in kamerasıydı.Çaktırmamam lazım;
-Bu ne?
-Hayır asıl ben sana sormalıyım bune?!
Stefan eline kamereyı alıp bir şey açtı ve bana verdi.Harika bu ben Katherine'e '' Stefan ben bir vampirim ve sana her an zarar verebilirim'' dediğim andı.Harika anlamış-;
-Ben sana şu vampir olayını kaldır diyorum sen daha da çok aklını sokuyorsun.
-Stefan ben Katherine'in bakıcısı felan değilim ben senin sevgilinim ayrıca bida ki sefere bir insanı suçlarken 2 kere düşün.
-Bida ki sefer diye bişey olmuyacak!
-Aoh tamam o zaman sana Katherine ile mutlu hayatlar.
Sandelyeden çantamı alıp okulun çıkışına doğru ilerledim.Yani inanamıyordum bu bir kabustu kafamı sağa çevirir çevirmez o yüzü gördüm;Katherine. Onun yanına doğru ilerledim yanından geçerken yavaşladım ve kulağına eğilip fısıldadım;
-Tebrik ederim başardın!
Arkamdan gelen sesleri aldırmadan yoluma devam ettim, gözlerimi sımsıkı tutuyordum.Hayır bu savaşı o kazanamazdı. Gözlerimden akan yaşları durdurmak istiyordum ama ağladığım yenildiğim anlamına gelmezdi.Eve geldiğimde ellerim o kadar çok titriyorduki anahatarı deliğine sokamıyordum, arkamdan bir el anahtarı aldı ve deliğe sokup çevirdi.Bu Ross'du.Beraber yukarı çıktık.Yorganı açıp beni yatağa itti;
-YAVAŞ!BENDE İNSANIM!
-Yatağa yatar mısın?
-Hayır!
-Desem.
-Diyeceğim.
-İşte o yüzden çabuk hadi,herşey iyi olucak söz veriyorum.
Ross kapıdan çıkar çıkmaz yastığım ıslanmaya başladı. Kalbimde öyle büyük bir acı hissediyordum ki, kalbime kazık saplasalar daha az ağrırdı.Benim bir sürü sevgilim olmuştu ama hiçbirinde böyle birşey hissetmiyordum.Kendimi oturur pozisyonuna alıp;
-Tanrım affet beni nolur. Ben bunu hakedecek naptımm ha.Naptım!!
Gözlerimden akan yaşlar o kadar çoktu ki yatağın kılıfı ıpıslak olmuştu.Yanımdaki komidinin 1. Çekmecesinden günlüğümü alıp titreyen elimle kalemi tutmaya çalışırken ayrıca yazmaya da çalışıyordum;
“Sevgili Günlük sana vampir olduğumdan beri yazmıyordum çok zaman oldu. Çok kötü bir şey oldu b”
Gözlerimden akan yaşlarla ıslanan günlüğümün sayfası artık yazılıcak bi durumda değildi. Artık dayanamıyordum aslında ayrılmış mıydık?Ayrılmamış mıydık, ben bile bilmiyordum. Ama yinede çok üzgündüm. Kafamı yastığıma koyup sonsuza kadar kapanmasını istediğim gözlerimi kapattım. Kalktığımda saat 15.00’ dı. Kendimi oturur pozisyonuna aldıktan sonar telefonuma baktım. Vay canına 51 mesaj vardı. Harika 50 si Kat’den ve Aman Tanrım 1 tane Stefan’den gelmişti. Mesaj da “ Konuşmamız Lazım” işte bu demek ki hatasını anlamıştı. Kapıdan Ross tepsiyle girdi;
-Hayırdır neşemiz yerinde.
-Stefan bana mesaj atmış ve.
-Ve?!
-Mesajda “Konuşmamız Lazım” yazmış, yani hatasını anlamış.
- Harika o zaman hadi yemek ye!
Yemeği yedikten sonra Stefan’a “17.00 da Central Parkta buluşalım” yazdım. Resmen uçuyordum 1 saat sonra Ross gitti. Bende Stefan ile buluşmak için hazırlanıyordum ki birden karşıma kızıl saçlı 16 yaşında gibi görünen bir genç kız çıktı. Kim mi? Doğru tahmin KATHERİNE…
sizleri çook seviyorum. OKUMALARINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER. LÜTFEN BEĞENİLERİ DE ARTTIRALIM <3 <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
çığlığın sesi
VampireBOWN ailesi normal bir aile olduklarını sanarlar.Ama onları daha gizemli şeyler beklememtedir.Yakın arkadaşının birisi cadı birisi vampir.Bide size aşık olduğunu söylemiş miydim?