Bölüm 1

3.3K 186 325
                                    

Levi, bu sahil kasabasına geldiğinden beri birçok şeyden şikayetçiydi. Hanji'nin onu götürdüğü kirli yazlık evi, bahçesinde ona saldıran böcekler, geceleri odadan ayrılmayan sivrisinekler. Ama bu yerle ilgili tek bir şey iyiydi. İnsana verdiği sakinlik hissi.

Geldiği büyük, kalabalık ve gürültülü şehre nazaran burada kimse bir yere yetişmesi gerekiyormuş gibi değildi. Herkes zaten olmaları gereken yerdeymiş gibi kendi halindeydi.

Levi, Hanji'ye çamaşırları asmazsa onların yerinde kendi olacağını söyleyerek herhangi bir market bulmak amacıyla dışarı çıkmıştı. Sahil kenarındaki yolda ilerlerken denizde yüzen insanları gördükçe sıcağı daha çok hissetmeye başlamıştı.

Serinlemek için bir şey almaya karar verdi ve yolun diğer kenarındaki kafeyi görünce oraya doğru ilerledi. İçeri girdiğinde klimadan gelen soğuk havayla biraz rahatladı ve kasiyeri gözüne kestirdi. Ancak biraz sıra vardı ve kendisi de sıraya dahil oldu. Biraz sonra arkasından giren birkaç genç de sıraya girdi. Levi önündeki kişinin siparişinin alındığını fark edip kasiyere bir göz attı.

Arkasındaki gençlerden pek farkı olmayan genç bir erkek, müşteriye güler yüzle siparişini alması için masalardan birinde beklemesini söylüyordu.
Hemen arkasında geçen muhabbeti de işte o zaman duymuştu. "Geçen gece biriyle sokakta görmüşler. Nasıl olduğunu söylememe gerek yok. Top işte." Arkadaşlarının da ona katıldığı kafa sallamalardan belliydi. "Dışarıdan bakınca normal sanırsın ama geceleri erkeklerin-" lafını bitirmesine engel olan Levi'nin küçük öksürüğü oldu.

Ama aldırmadan devam ettiler. Tabi bu sırada sipariş sırası Levi'ye gelmişti. "Hoş geldiniz, size ne verebilirim?" Levi yeşil gözleriyle ona bakan kasiyerin ikinci bir bakışta gerçekten de hoş gözüktüğünü düşündü. Yorumları-gay olduğu konusunda- boş çıkarmayacak kadar bakımlı duruyordu. Ama Levi'yi ilgilendirmediği için siparişini söylemeye hazırlanıyordu ki arkadan bir yorum daha gelmişti. "Vereceğin şeyin onda zaten olduğundan eminim, Jaeger." Ve arkadaşlarıyla birlikte güldüler.

Levi ise karışıp karışmamakta tereddüt ederken kasiyer aldırmamış gibi duruyordu çünkü bir kez daha siparişini sordu.

"Hey Jaeger, geceleri ne yaptığın umurumuzda değil ama en azından görünüşüne dikkat et. Kuaförden yeni çıkmış kız arkadaşım bile bu kadar göze çarpmıyor." Bir gülme serisi daha. Kasiyerin bakışındaki değişiklik bir anlıktı ama Levi fark etmişti. Karşılık verecekti.

"Kız arkadaşının çirkin olması benim suçum değil, Reiner. Ve görünüşüm seni rahatsız ediyorsa muhtemelen hoşuna gittiğini kendine itiraf edemediğindendir." İşte bu karşılığı Levi bile beklemiyordu. Velette birkaç numara varmış anlaşılan.

Reiner dediği çocuk öne atılsa da arkadaşları onu durdurdu. Tabi bu konuşmasına engel olmadı. "Topluğunu gözümüze sokmayı kes, Jaeger. Kimse senin garipliğine tanık olmak zorunda değil." Levi nedense bu çocuğu yumruklamak istiyordu ama muhtemelen çocuğun yaşı yüzünden polise hesap vermesi gereken Levi olacaktı.

Tam onları azarlamak için ağzını açacakken kasiyer ondan erken davrandı. "Garipliğim mi? Gözüne bir şey soktuğum yok kalın kafalı. Göze sokmak nasıl olur görmek ister misin? İşte böyle." Gözünü Reiner denen çocuktan ayırıp Levi'ye bakınca kafası karışan Levi gelecek hamleyi de beklemediği için donup kaldı. Kasiyer yakasından tutup tezgaha doğru çekmiş ve ortada buluşup onu öpmeye başlamıştı.

Levi şaşkınlıktan donmuşken arkadaki gençlerin küfürler ve iğrenmeler dolu sözleri bir kulağından girip öbüründen çıktı. Ama sonunda kafeyi terk ettiklerini fark etmişti. Kasiyer ondan ayrılıp bıraktığında Levi birkaç adım geri çıktı ve korku dolu bir ifadeyle onu izledi. "Ah, ben-ben üzgünüm. Bir anda oldu. Düşünmeden yaptım. Çok üzgünüm." Çocuk tezgahın etrafından dolanıp karşısına geldiğinde Levi içinde patlamaya hazır bir öfke hissediyordu. "İyi misiniz?" Çocuk elini uzatıp omzuna dokunacakken Levi kendine geldi ve gözlerini çocuğa dikip konuşmaya başladı. "Bana dokunursan o kolunu kaybedersin velet." Çocuk ateşe değmişçesine hemen elini geri çekti ve korku ve dehşetle ona baktı.

Levi nedeni ne olursa olsun durduk yere bir yabancının bir yabancının onu öpmesini hoş görmeyecekti.

"Şu anda seni öfkeyle dövebilirdim ama dua et daha çocuksun. Onun yerine müdürünle görüşmek istiyorum." Levi'nin kararından memnun olmayan kasiyer-yaka kartında Eren yazıyordu bu arada- yerinden kıpırdamadan ona dik dik baktı.

"Kusura bakmayın." Personel kapısından yeni çıkan iri adam ikisine doğru yöneldi. Yanında da onu çağıran diğer çalışanı vardı.

Sarışın adam Levi'nin karşısına geçti. "Çalışanımızın size çıkardığı sorunu duydum. Ben Keşif kafenin sahibi Erwin. Onun adına sizden özür dilememize izin verin, lütfen."

"Ama o da beni tehdit et-" Eren lafını tamamlayamadan Erwin ona pis bir bakış attı.

Levi ise şaşkınlığından kurtularak sordu. "Erwin Smith mi? Hanji'nin nişanlısı?" Erwin ve diğerleri bu soruya şaşırmıştı. Erwin hemen cevap verdi.

"Evet benim. Hanji'yi tanıdığına göre sen yanında getirdiği arkadaşı olmalısın. Levi Ackerman değil mi? Memnun oldum." El sıkışmak için elini uzattığında Levi bekletmeden elini sıktı. "Ben de. O dört göze katlanabilen benden başka bir insan evladı olduğuna ilk başta inanmamıştım. Ama anlaşılan gerçeksin."

Eren ve arkadaşı şaşkın şaşkın sohbet etmelerini izlerken kasiyer arkadaşı onu kolundan çekiştirerek olay yerinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Kusura bakma. Eren sana uygunsuz bir davranışta bulunmuş. Özür olarak bu siparişin bizden olmasına izin ver lütfen. Armin siparişinle ilgilenebilir." Erwin eliyle Eren'in koluna yapışmış sarışını işaret edince Levi düşünmeye başladı. "Kasiyerinizden şikayetçi olacaktım ama Hanji'nin nişanlısını çalışanından etmek istemem."

Eren ona dik dik bakan Levi'den çoktan kıl kapmıştı. Ve kendini bu duruma soktuğu için en başta kendisine küfrediyordu. Sonra da bunlara neden olan Reiner ve arkadaşlarına.

"Ayrıca başka bir kasiyer olduğu sürece özrünüzü memnuniyetle kabul ederim." Levi siparişi için Armin'le beraber kasaya ilerlerken, Eren arkasından lazer çıkaran gözleriyle adamın kafasında bir delik açmaya çalışıyordu.

...

Levi kafeden çıktığında çok vakit kaybetmişti ve hızlıca bir marketten alacaklarını alıp geri dönüş yoluna yöneldi. Eve ulaştığında çamaşırları etrafı taş duvarla çevrili bahçede serili görünce onaylarcasına başını salladı. Hanji bu seferlik elinden kurtulmuştu.

"Levi!" Tam bahçeye çıkarken evin kapısından onu gören Hanji bağırıp koşarak hemen yanına geldi. "Nasıl benden önce Erwin'i görmeye gidersin?" Hanji hemen mızırdanmaya başlamıştı. "Bana zorla temizlik yaptırırken hem de!"

Levi gözlerini devirip Hanji'nin etrafından dolanarak eve yöneldi. "Kazara oldu. Adamın peşinde gezmiyorum ya. Temizliği bitirdiysen gidebilirsin ayrıca. Ama bitirdiysen." Eve girerken Hanji'ye korkutucu bir bakış atan Levi'den hiç etkilenmeyen Hanji sırıtmaya başladı. Ve arkasından bağırdı.

"Öpücük de kazara olmuş diye duydum!" Bir şeyin yere düşme sesini duyduktan sonra kapıdan koşarak çıkan Levi'ye hemen tepki veremeyen Hanji soluğu kıçının üstünde aldı. Levi ayağına çerme takıp onu yere ittirmişti. "Ov ovovov! Popoom!"

Sonra sessizce içeri geri dönen Levi'yi izledi ve kendi kendine mırıldandı. "Kesinlikle değdi."

...

Göz Alıcı (Riren/Ereri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin