Gözlerimi açtığımda hala havanın aydınlanmamış olması bana saatin gece olduğunu bildirir gibiydi. Kollarını bana dolamış olan Jungkooka baktığımda imreneceğim bir güzellikte uyuyordu. Onunla uyumaya alışmaya başlamıştım. Her ne kadar kanepeye zor sığsakta güzeldi işte. Ona daha çok sokulmak için hareketlendiğimde ayarı kaçırmış olacağım ki keşke ölseydim dediğim o an gerçekleşti ve Jungkook birden kanepeden düştü. Gözlerini açıp acıyla inlediğinde
"Ah, sanırım kalça kemiğim kırıldı " diye sayıklıyordu. Kanepeden kafamı sarkıtarak iyi olup olmadığını kontrol ettim. Acı çekiyor gibi görünüyordu ama abarttığına emindim.
" İyi misin ? " diyerek suçlu gözlerle ona baktığımda bağırmasını iyice arttırdı.
" Nasıl düştüm ben " diyerek kendi kendini sorgulamaya başladığında az önce yaptığım şey için kendimi boğasım gelmişti. Hayır çocuğa daha fazla nasıl sokulabilirdim ki yani? Zaten dibimde yatıyordu. Kollarını iki yana açıp bana bakmaya başladığında tek kaşımı kaldırarak sorar gözlerle ona baktım.
" Ne bakıyorsun aptal , gelsene " sesi emreder gibi çıkmıştı ve suratı mimiksiz olunca gerçekten beni geriyordu. Kanepeden daha fazla sarkarak sessizce fısıldamayı tercih ettim
" Neden gelecekmişim ? " sorum karşısında gözlerini devirdi ve yerinden aniden doğrulmasıyla kanepeden kafamı sarkıttığım için suratlarımız yine aynı hizaya gelmişti. Bu ani hareketi beklemediğim için istemsizce hıçkırdığımda utancın verdiği etkiyle gözlerimi kapatırken o ise bana gülüyordu.
" Yeter artık , kanepede de yerde de uyumak istemiyorum. Gel buraya " dediğinde kendimi geri geri çekerek üstüme doğru gelen Jungkooktan uzaklaşmaya çalışsam da başarılı olamamıştım. Benden hızlı olduğu için birden beni kucağına aldı ve
" Odanda uyumak istiyorum, senin yastığında " dediğinde kucağından kurtulmak için biraz debelendim fakat işe yaramamıştı. Merdivenlerden çıkarken beni kucağından atmakla tehdit etmiş bunu zaten önceden yaptığını söyleyip beni germişti.
Odamı elimle gösterdiğimde çok dağınık olmadığı için içimden şükrediyordum. Sade ama manzarası mükemmel olan bir odam vardı. Yatağım rahatıma düşkün biri olduğum için oldukça büyük ve uzanınca içine gömüleceğiniz cinstendi. Gri, toz pembe ve açık mavi renklerinden oluşan odam bana her zaman huzur veriyordu. Jungkook beni yatağa bıraktığında saatin üçe geldiğini gördüm. Onunla geçireceğim vakit azalıyordu ve ben bundan nefret ediyordum.
"İstersen üstüne rahat bir şeyler giyebilirsin " dediğinde sınırı aştığını düşünerek yatağımdaki yastığı fırlattım ama refleksleri iyi olduğu için anında yakalamıştı.
" Seni evden kovmamam için bir sebep söyler misin ? " dediğimde çoktan dolabımı açmış ve giyebileceğim bir şey aramaya başlamıştı bile. O an pijamaları kastettiğini anlamıştım. Neden aklıma iç çamaşırı gelmişti ki ? Sanırım hormonlarım onu görünce istemsizce farklı çalışıyordu. Sıkıntıyla iç çekerken bana fırlattığı şeyleri yakalayarak banyoda giyinip içeriye tekrar girdim. Gerçekten eşofman farkı diye bir şey vardı ve şuan kendimi rahat hissediyordum. Yastığıma sarılmış bir şekilde uyku pozisyonuna geçen Jungkook' u gördüğümde onu rahatsız etmeden yatağın en uç kısmına ona arkamı dönecek şekilde uzandım. Çok fazla yer kaplamamaya bilerek özen göstermiştim.
" Bana doğru yaklaşabilirsin. Yanlış anlama aşağıya düşmenden korkuyorum " dediğinde sesindeki alay fark edilebilir cinstendi.
Umursamayarak ona cevap vermediğimde şaşırmadığım şeyi yaptı. Ona doğru çekiliyordum ve her ne kadar istemiyor gözüksem de kalbimin ritmi mutluluktan değişmişti. Ona arkam dönük olduğu için üstümden atlayarak tam karşıma geçti ve yine kafasını boyun girintime yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Peşinden | JJK ✓
ФанфикSerin rüzgarda nefes almak istiyorum, Aşıklar gibi öpüşmek. Okyanusuna dalmak istiyorum. Söylesene, yağmur seninle mi yağıyor?