Harikaydı gerçekten, şuan bulunmak istemediğim bir yerde sevdiğim adamın sevgilisiyle yemek yemek zorunda kalacaktım. Ayrıca kızın sürekli güzel görünüyor olması da bana artık can sıkıcı gelmeye başlamıştı.
" Beni gördüğünüze pek sevinmemiş gibisiniz " dediğinde yüzündeki gülümsemesi solarken nedense ben içten içten gülmeye başlamıştım.
" Tam üstüne bastın " diyerek göz deviren Yoongi Hyungu an itibariyle affedecektim. Yaptığı şey özürden daha kıymetliydi ki söyledikten sonra bana bakmasının üstüne ona gülümsemeden edememiştim.
" Ciddi olmadığını biliyorum oppa " dediğinde yine gülerek yanımıza doğru yürümeye başladı. Jungkookun hemen yanına oturduğunda gözlerinin içi gülüyordu. Acaba ben de ona bakarken böyle güzel görünüyor muydum ?
Bakışlarımı onlardan çekip önüme döndüm, daha fazla göz tacizinde bulunup ne onları ne de kendimi rahatsız etmeye niyetim yoktu. Neyseki Jungkook benim yanımda Yeriyle çok fazla ilgileniyor gibi değildi. Bana baktığı gibi Yeriye bakmadığını kendi gözlerimle görmüş olmam içimi az da olsa rahatlatmıştı.
" Senin burada ne işin var ? Annenlere gidiceğini sanıyordum " diyen Jungkookla nefes alışverişimde zorlandığımı hissettim. İlk defa onlarla böyle bir ortamdaydım ve ister istemez sinirlerim geriliyordu.
" Sizin burada olduğunuzu öğrenince onları ekmeye karar verdim. Anne dırdırı dinlemeye pek hevesli değilim şu sıra " dediğinde anne dırdırı dinlemeyi bile özlemiş olmak canımı acıtmıştı. Benim annem genelde dırdır değil nefret içerikli sözler kullandığı için her şeye hasret kalmış durumdaydım ne de olsa.
" Anladım " diyerek konuşmayı kestiğinde Junsunun ofladığını duydum. Sanırım ortam onu sarmamıştı, tıpkı beni sarmadığı gibi.
" Çok tatlı bir çiftsiniz ama sizin konuşmalarınıza tanık olmak için mi burada toplandık? " dediğinde istemsizce güldüm. Sanırım biraz sesli olmuştu, dönen gözlerle anca bunu idrak edebildim.
" İstemiyorsan kapı orada " diyerek Junsuna cevap veren Jungkook umursamaz görünüyordu ama işin içine karışmadan edememiştim. Şuan ne dese atarlanacak bir halim vardı.
" İstersen beraber gidebiliriz " diyerek Junsuna döndüğümde sözlerim üzerine bana yamuk bir gülümseme attı ve
" İyi fikir " demesiyle yaptığım şeyi yeni fark etmiştim. Çocuk gibi kıskandırmaya mı çalışıyordum yani ? Jungkook ciddi bir surat ifadesiyle bana bakmaya başladığında gözlerimi çekmeden aynı ifadeyle ben de ona bakmaya başladım. İlişkisini gözümüze sokarak yaşamak zorunda değildi.
Yerinden kalkarak benim yanıma gelen Junsuna baktım, dediğim şeyi ciddiye algılaması beni baya bir şaşırtmıştı. Gerçi cevap verirken surat ifadem ve ses tonum o kadar ciddiydi ki yerinden kalkmaması da saçma olurdu. Ee ne yapacaktık şimdi evimize mi gidecektik küser gibi ?
" Kalk. Seninle konuşmak istediğim bir şey vardı zaten, bahçeye çıkalım " dediğinde kaşlarımı kaldırarak ona baktım, üslubu yine buram buram ego kokuyordu. Ayrıca benimle konuşacak bir şeyi olması da baya bir garip gelmişti.
Yerimden doğrulduğumda o yürümeye başladığı için arkasından ilerledim. Konuşacağı şeyi gerçekten merak etmeye başlamıştım.
Bahçedeki koltuklara geçip oturduğumuzda benimle aynı koltuğa oturmaması gözümden kaçmamıştı. Bu çocuk cidden benden hoşlanmıyordu. Sanırım rakip olarak gördüğünden böyle davranıyordu, anladığım kadarıyla hırslı biriydi ve yükselmek için her şeye hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Peşinden | JJK ✓
FanficSerin rüzgarda nefes almak istiyorum, Aşıklar gibi öpüşmek. Okyanusuna dalmak istiyorum. Söylesene, yağmur seninle mi yağıyor?