" Şimi şimi koko bap a tink ay layk it kincangın davn davn bokıro ma..." şarkıyı kesmeme sebep olan Jin Hyungun koluma dokunması olmuştu. Kafamı çevirip ona baktığımda ağzına tıktığı şeyden bana da uzattı.
" Hyung, ne bu ? " diyerek daha önce hiç görmediğim, çikolatalı olduğunu tahmin ettiğim şeye baktım. Hiç iç açıcı gözükmüyordu ama o yerken baya kendinden geçmekle meşguldü şuan.
" Ben yaptım, taze taze al ye " sesi ağzı dolu olduğu için boğuk çıkmıştı. Bu haline gülerken uzattığı şey her neyse onu almamıştım. Jin Hyung yemek yapmayı baya seviyordu ama ben yaptığı şeyleri beğenmiyordum. Kaşlarını çatarak bana bakmaya başladığında tek eliyle çenemi kavradı ve ağzımı açmam için beni zorlayarak çikolatalı, hamurlu şeyi ağzıma tıktı.
" Öldüreceksin kızı " diyerek bana yardıma gelen Yoongi Hyung yine abiliğini konuşturmuştu, o kadar büyük bir parça tıkmıştı ki ağzıma iki yanağım da şiş bir vaziyetteydi. Yoongi suratıma kısa bir bakış atıp yüzünü buruşturdu ve
" Sabah sabah tüm keyfimi kaçırdınız " diyerek bir bana bir Jin Hyunga baktığında ağzımdaki şeyi umursamadan konuşmaya başladım.
" Hoyong bogön cözoyo kolocokson " ağzım dolu olduğu için ben bile ne dediğimi anlamamıştım. Jin Hyung ellerini çarparak bana güldüğünde Yoongi Hyung bir iki adım gerilemişti.
" Ağğğğ " Jin ağzının içindeki hamur olmuş şeyi Yoongiye gösterdiğinde kusmamak için elimi ağzıma götürdüm. Cidden ne oluyordu böyle sabah sabah ?
" Sanırım kusacağım " Yoongi arkasını döndüğünde karşıdan gelen Jungkooku gördüm. Ağzımdaki daha bitmemişti ve etrafta tükürecek bir çöp kutusu falan da yoktu. Ayrıca ağzıma yüzüme çikolata bulaşmıştı çok büyük bir ihtimalle. Kaçıp gitse miydim, yoksa Yoongi gibi arkamı mı dönseydim? İkincisini tercih ettiğimde Jin hyunga içimden lanet okuyordum, o kadar yapış yapış bir şey yapmıştı ki asla bitmeyen bir şey gibiydi.
" Günaydın, neden koridordasınız ? " Jungkookun sesini duymamla ağzımdakini daha hızlı çiğnemeye başladım.
" Jungkook bak, ağğğ " diyerek ağzındakini Jungkooka gösterdiğini tahmin ettiğim Jin Hyung'a güleyim derken içten dudağımı ısırmamla boğuk bir ahlama çıkmıştı ağzımdan.
" Soo Min ? " üçü de aynı anda adımı söyleyince acıdan dolan gözlerimle onlara döndüm. Jungkook bile kaşlarını çattıysa gerçekten iğrenç görünüyordum.
" Hyung bu ne ya bitmiyor bu " diyerek elimi ağzımla kapatarak konuştuğumda Jungkookun güldüğünü görmüştüm. Sabah sabah insanları kendime güldürmesem ölürdüm zaten.
" Sus kız, iyilik yaptık yemeğimizi paylaştık. Buna da yaranılmıyor " diyerek bana omuz atarak içeri giren Jin Hyungun arkasından şaşkın şaşkın bakarken sonunda yutabilmiştim.
" Garip biri " dediğimde Yoongi ve Jungkook da bana onay vererek Jin Hyunga bakmaya başladılar.
" Soo min bu arada dişinde çikolata kalmış " Yoongi Hyung omzuma eliyle vurup yanımızdan ayrıldığında utançla gözlerimi kapadım. Ben Jungkooku görmezsem o da beni görmezdi değil mi?
" Ee gözlerini kapatıp beklemeye devam edecek misin ? " dediğinde kafamı aşağı yukarı sallayarak konuşmamayı tercih ettim. İnsanın hayatının beş dakikada mafolması için sadece bir adet Jin Hyunga ve onun kendi kafasından uydurduğu yemek tariflerine ihtiyacı vardı.
Jungkookun elini dudağımın kenarında hissettiğim an istemsizce gözlerimi açtım. Dişimde hala çikolata olma ihtimali olduğu için konuşamıyordum, bu yüzden kaşlarımı çatarak ona bakmayı uygun görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Peşinden | JJK ✓
FanficSerin rüzgarda nefes almak istiyorum, Aşıklar gibi öpüşmek. Okyanusuna dalmak istiyorum. Söylesene, yağmur seninle mi yağıyor?