+400 votede yeni bölümü atarım. Bir voteyi çok görmeyin emek var 💕 öpüldünüz 💕💕
Gördüğüm mesajla ellerim titremeye başlarken omzumda uyuyan Jungkooka baktım. Acaba her şeyi ona anlatsam daha mı iyi olacaktı? Ona söylersem beni yanlış anlamazdı. Yada ona neden söyleyecektim ki? Zaten kovmam en doğru olanı olmayacak mıydı?
Omzumdan kafasını yavaşça çekip duvara yaslamasını sağladım, uyanmamıştı ama mırıldanıyordu işte. Ona trip atmam mı gerekiyordu? Hayatımdan çıkarmam mı? Bana gelmesine izin vermem mi, vermemem mi? Şimdilik bu soruları bir kenara bırakıp tek odağımın Yoora olmasını sağlayacaktım. Karşımda Yooranın kötü olmasının sebebi olduğunu söyleyen adam vardı, gerekirse hayatımdaki herkesi teker teker kovardım.
Kahve almaktan vazgeçerek Yooranın yanına dönmeye karar verdim, belki de artık kimseyle konuşmasam daha iyi olacaktı. Tek odağım kendim mi olmalıydı? Belki de babamla konuşup yurtdışına gitmeliydim. Herkesten uzak bir yaşam daha az acı mı verirdi acaba?
Kapıyı yavaşça açarak içeri girdim. Yoora ve Jiyong bıraktığım gibi duruyordu. Yooranın yanına uzanarak onu izleme işime tekrar döndüm, her şey normal giderken atılan mesajı tekrar düşündüm. Annem o adamla yatarken kızının daha kötü olmasına izin vermişti. Neler yaşıyordum ben böyle?
" Soo Min? " Jiyongun bana seslendiğini duyarak yerimden doğruldum, gözleri kapalıydı. Yerimden kalkarak onun yanına doğru yürüdüm, uyuyordu. Adımı söylememiş miydi az önce? Ben mi yanlış duymuştum? Hayır yanlış duymadığıma emindim, rüya görüyor olabilir miydi? Alnının terlediğini görebiliyordum.
" Jiyong? " çok yüksek sesli olmamasına özen göstererek elimi saçlarının arasına götürdüm, gerçekten terlemişti. " Benim geldiğimi duyamayacak kadar meşgulsün anladığım kadarıyla " Jungkookun sesine doğru döndüm, kapıda dikilip bizi izlemeye ne zaman başlamıştı?
" Ne? " ima ettiğiyle kaşlarım çatılırken o ise Jiyongun saçlarında olan elime bakmakla meşguldü. Ellerimi çekmeyecektim, yanlış bir şey yapmamıştım ne de olsa. " Senin adını sayıklayan bir adamın saçlarını mı okşuyorsun? " onu bırakıp gelmemin hemen ardından mı gelmişti? Anlayamamıştım.
Elimi Jiyongun saçlarından inatla çekmedim, neden çekecektim ayrıca? O benim en yakın gördüklerimdendi, yeri geliyor annem yeri geliyor babam gibi davranıyordu. Şimdi elimin nerede olup olmadığını ona soracak değildim ya.
" Çık dışarı " yüz ifademi sert tutmaya özen göstermiştim, hayal kırıklığımla beraber yine onun yanına gidip kafasını omzuma yaslayan biriydim ben. Benimle böyle konuşması üzmüyordu, sadece sinirimi bozuyordu.
" Çıkmıyorum, elini çek " neyseki ses tonu çok yüksek değildi. Jiyongun uykusunun derin olduğunu duymuştum ama kulağının dibinde oturur pozisyonda Jungkooka laf yetiştirmekle meşguldüm. Onu kovmamı isteyen biri daha vardı peşimde öyle değil mi? İstediğini yapmam için beni zorluyordu şuan.
" Elimin nerede duracağına ben karar veririm, çık dışarı diyorum sana " Jiyongun kıpırdayarak yastığını kucaklamasının hemen ardından gözlerimi ona çevirdim. Duymasını istemiyordum.
Yüzündeki bana inanamayan ifadesiyle beraber sinir görmeye başlamıştım, benim gibi hayal kırıklığı hissediyor muydu acaba? Gerçi keşke ben de ona sinirlenseydim, hayal kırıklığı daha büyük bir acı veriyordu insana." Yanında olmama izin vermeyecek misin? " gözlerindeki hüzün kalbimin içine işlerken güçlü durmaya çalıştım. Onu her zaman görmek istiyordum, şimdi ise sadece tek başıma kalsam daha iyi olur gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Peşinden | JJK ✓
Fiksi PenggemarSerin rüzgarda nefes almak istiyorum, Aşıklar gibi öpüşmek. Okyanusuna dalmak istiyorum. Söylesene, yağmur seninle mi yağıyor?