Derin derin nefesler içinde uyandım, ya yalnızlığın belirtisiydi ya da çağrısı. Sen benden gideli tahmini sürem bir hafta, belki daha az belki daha fazla netlik kuramıyorum, kafamın içini Naziler istila etmişcesine şiddet yanımı uyandırıp duvarlara yumruk atmam için sinir hatlarımı tetikliyor. Ama açlığın ve uykusuzluğun verdiği yorgunluk bu savaşı kazanmamı sağlıyor. Kitaplar, kitaplar bir şeylere ulaşmamı sağlıyor hiçbir zaman net göremediğim sona yaklaştırıyor. Bir şeyler var farkındayım ama ne olduğunu çözemiyorum bilinmeyenlere götürmekte kararlı. Yalnız, kaybettiğim onlarca şey arasında bir tek kitaplar yokluğunu fiili kılıyor, kaybettiğimi anımsamak için birkaç Cemal Süreyya şiiri birkaç Oğuz Atay cümlesi kafi bunları birkaç yaprak kağıda sarıp vücuduma işledikten bir saat sonra kendimden gidiyorum. Bu sayede günün kalan kısmını şayet bulabilirsem sigara, çay, pencere üçlüsü içinde geçirebilmeye hak kazanıyorum. Ya gittiğine inanmadım ya da bittiğine sadece bir şeylerin yarım kaldığını anımsıyorum. Sürekliliğimi kaybettim, gel git aklım gülmeyi, ağlamayı peş peşe yaşatıyor bir tarafım Karadeniz'de çay yaylası öyle gürül gürül öyle yağmurlu bir tarafım Ege'de tütün tarlası öyle sakin öyle yanar. Seni özledim, sürekliliği olan tek şey seni özlemem ve bu hiçbir yanımı işlevsel kılmıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalmanın En Kötü Huyu
Historia Corta'Sahil'deydim, Kabataş sahili sabahın 5'i ya da 5'biraz geçiyor Üsküdar'dan karşıya geçerken denizin serinliği vurdu katranın cirit attığı Akciğerler'ime.' 'Sokaktayım, insanların umutlarını gömdüğü kimsesiz hayaller mezarlığının biraz üstü, umutlar...