Şaşkın

6 0 0
                                    

Bugün akşam ki yemek için hazırlanacaktım. Öğle yemeğinden sonra dışarı çıkıp kıyafet baktım. Sonunda karar vermiştim...

Akşam eve geldiğimde herkes hazırdı. Doğrudan restoranta geçtik. Yolda ise;

"Kimlerle yiyeceğiz akşam yemeğini?" Diye sormuştum.

"Durularla. Belki Emir'de olur.Sonuçta şirket ortağının çocuklarından biri. Canın sıkılmaz yani." Bunu duymamla sert bir şekilde anneme döndüm.

"Yani Bartu'da orada olacak. Veya tüm ailesi. Napıcam ben?!"

Dayım "Eğer Bartu gerçeği söylemediyse, bütün herkes seni iş gezisinde ve kafa dinlemek için gittiğini biliyor. Bartu'nun ketum biri olması senin stres yapmamanı sağlar umarım."

"Öyle olsun bakalım..." Mantıklıydı. Bartu kolay kolay bir şey anlatmazdı.

Sonunda oraya vardığımızda arabadan inip içeriye yöneldik. Girişteki görevli ailemizi uzun zamandır tanırdı. Bizi görünce masamızın yerini gösterdi.

Herkes selamlaşırken sıra Bartu'ya gelmişti. Ona baktım. Kesinlikle sarılmazdı, bunu bakışlarına bakmadan da anlayabiliyorum. Ama bu tek şansım olabilirdi. O yüzden üç ay boyunca ilk defa onunla bir temas kurdum.

Ona sarıldım! Kokusunu içime çektim...

O daha ne olduğunu anlayamadan ondan ayrılmıştım. Reddedileceğimi biliyordum. Ama bunu yaşamak istemiyordum. Emir ve Duru bana şaşkın şaşkın bakarken yerime oturdum.Masamız yuvarlak şeklindeydi. Ben tam ortada oturacaktım. Bir yanımda annem ve Aktan vardı, diğer yanımda dayımla yengem vardı. Annemin yanında Emir'in annesi ve babası, onların yanında Emir ve Duru vardı. Tam karşımda Bartu ve annesi Dilek Hanım oturuyordu. Dilek Hanımın yanında eşi vardı.

Siparişler verildikten sonra Bartu'nun annesi;

"Dila'cım seni yeniden görmek çok güzel.-" bu kısımda o kadar gergindim ki eğer biliyorlarsa diye..."uzun zaman oldu. Birden gitmene çok şaşırdım. Sanırım Bartu ile aranızda ufak bir sorun oluştu. Gerçi belki biliyorsundur. Şimdi Eslem diye biri var. Aşklarının mimarı benim. Umarım darılmazsın..."

Aşklarının?! Bir kelime kalbinizin ortasına öküz gibi oturabilir. Bir kaç saniyenin ardından bin bir çaba ile toparlanmaya çalışırsınız. Toparlarsınız da...Ama o öküz oturduğu yerden kalkmaz.

O anda yapabildiğim en idareli gülümsemem ile "Asla. Ve evet Eslem'i biliyorum. Çok iyi birine benziyor."

"Yani bir sorun-" Aktan'ın "Tuvalete gitmek istiyorum. Ellerimi yıkamalıyım da..." demesiyle cümlesi yarıda kaldı. Hemen ona dönüp " Ben hallederim...İzninizle."

Aktan yine kurtarıcım olmuştu. 9 yaşındaydı ama zehir gibiydi... Lavaboya girdiğimizde yüzüme soğuk su çarptım. Başım dönüyordu. Sahi ben sabah kahvaltı etmiş miydim? Asla midem boş gezmezdim ki ben?

"İyi misin abla?"

"İyiyim güzelim. Hadi işin bittiyse gidelim."

Yerimize yürüdüğümde yere sağlam basmadığımı farketmiştim. Kısa bir duraklama yaşadım. Yer altımdan kayar gibiydi. Aktan'a baktığımda çoktan masaya yaklaşmıştı. Gözüm Emir Duru ve Bartu'ya kaydı. Gözleri bana takılı kalmış gibiydi. Bartu'nun kaşları çatıktı. Benim için endişelenir miydi? Beni hala seviyor muydu? Sevse neden Eslem'le sevgili olsun ki? Peki bana eskisi gibi güveniyor muydu? "Hayır salak!" dedi mantıklı yanım. Bunları kendime sormam, bunları farkına varmam başıma "dank" etti. Donmamak için çaba sarfettim. Orada kalmamak için...

SANKİ AKSİYON FİLMİNDEYİM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin