Lüks ve pahalı bir restorantın önüne geldik herkez arabadan indikten sonra yanımda Mehmetle beraber restoranta girdik güzel dekore edilmiş pahalı olduğu dışından belli olan güzel bir yerdi birden aklıma evlenmeden önce çalıştığım aklıma geldi ve duygulandım. Düşüncelerimi bir kenara atarak dikkatimi oturacağımız masaya verdim bizden başka kişilerde vardı ama hiç birini tanımıyorum hepimiz oturacağımız masaya yaklaştık ve adamlarla tanıştıktan sonra oturduk uzun ve dolu bi masaydı adamların Mehmet' in ailesini önceden tanıdığı belliydi. Ben Mehmetin yanına oturdum daha doğrusu Mehmet otutturmuştu. Yemekleri yedik ve ben sadece konuşulanları dinliyordum arada Mehmetin kuzeninin bana ölümcül bakışlar attığını görsemde umursamadım çünkü hem sıkıldım hemde yoruldum. Daha fazla dayanamayarak Mehmetin kulağına
-Ne zaman gideceğiz? diye fısıldadım gelen cevap ise onu öldürme hevesimi bir kez daha arttırdı.
-Ben ne zaman istersem!
Daha önce hiç odun ve zorba demişmiydim. Bence demiştim. Yarım saat sonra kalmıştık çok şükür adamlarla vedalasip eve gitmek için arabalara bindik. Kısa sürede eve geldikten sonra salonda oturduk daha fazla dayanamayarak
-size ayıp olmazsa ben yatmak istiyorum.
dedim ve Mehmete bakmadan çok sevdiğim odama geçip hızlıca üstümü değiştirip kendimi yatağa attım zorba gelmeden uyumak istiyorum ve uyudum.
Gözümü açtığımda Mehmet daha koltukta uyuyo olara gördüm uzun kiprikleriyle muhteşem bir yüze sahipti ve uyurken bile sertti. Sacmalamayı bırakarak hızlıca banyoya girdim kısa ve etkili bir duş alıp üstümü de giyinip aşağıya indim.
Ben ne ara alışmıştım bu eve her gün kalbimin kırılmasına alışmak zorundayım ya işte zorunda olmam beni deli ediyo biz hiç anlaşamaıyacaktık ben ondan hep nefret edecektim o da benden nefret edecekti peki biz bu şekilde 6 ayı nasıl tamamlıyacaktık hele ben babamı görmeden Mehmetle konuşmam gerek babamı görmeye gidicem ne olursa olsun gizlice olsa bile.
Düşündüklerimi kenara bırakıp masaya oturdum ve beklemeye başladım herkez gelince de yemeye başladık. Yemek sessiz bi şekilde geçti. Odaya çıktık Mehmet çalışma odasında çalışacağını söyleyip çıktı. Ben muhteşem koltuğumda oturup düşünmeye başladım artık beynim yandı bir sürü sorular be ilerde neler olcak tahminler babam arkadaşım derken aklıma Gülsüm gelince elime telefonu alıp aradım hemen,
-Alo, kuzum nasılsın?
-Çalışıyorum kardeşim, asıl sen nasılsın?
-Aynı ya seni merak ettim arayim dedim.
-İyi yapmışsın canım.
Biraz daha konuşarak telefonu kapattık. Babamı görmek için çalışma odasına Mehmetin yanına gittim. Kapıyı çaldım.
-Gell demişti sert ve soğuk şekilde ne değişik insan ya biraz kibar olamaz mı?
Odaya girdim Mehmet bilgisayarla uğraşıyordu ayak seslerimi duyunca kafasını bana çevirdi ve ne der gibi bakış attı.
-Şey...ııı
nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama söyleyecem.
-Ney
demişti zorba lan bu cidden. Şimdi daha iyi emin oldum zorba olduğuna. Kendimi toplayıp konuşmaya başladım.
-Ben babamı görmek isitiyorum bak hemen evet deme beni anlıyacağını düşünüyorum bak gerçekten çok özledim kendini benim yerime koy hayatta sadece babam var lütfen gitmek istiyorum.
dedim hiç susmadan o da bütün dikkatini bana vermiş dinledi. Bu sefer başardım izin vercek beni anlar hethalde.
-Hayır!!
demişti. Dediği an gözümden ne ara düştü bilmediğim yaşlar suzüluyodu çünkü kalbimde acıyodu.
Nefret ediyorum bakışlarımı attım ve bir şey demesine fırsat vermeden odadan çıktım eğer verseydim daha çok acıtacaktı. Hemen banyoya gidip her zamanki gibi oturup ağlamaya başladım.Aynı duyguları yaşamaktan kalbim agriyo artık.O günden sonra üç hafta geçmişti ve hic değişen bir şey olmadı aynıydı.
Şu an pelinin odasında oyun oynuyoruz Mehmet de aynı şekilde çalışma odasında çalışıyor. Pelinin uykusu geldiğini anladıgımda yatması için odadan çıkıp su içmek icin mutfağa indim hizmetliler beni gördüğünde ayağa kalkıp ne istediğimi sordular bende oturmalarını söyleyip su içeceğimi söyledim. Suyu içip odaya çıktığımda elinde boş kutu ve sinirden yüzü gerilmiş Mehmeti gördüm. Beni görünce üstüme gelip,
-Broşü sen mı aldın!
diye bağırmıştı ne yalan söyleyim korktum. Cevap vermeme fırsat bırakmadan kolumu tutup beni aşağıya sürüklemeye başladı.
-Yemin ederim ben almadım bak nolursun bırak beni, napıyosun ya nereye götürüyosun!
diye bağırmıştım
-sus!
diye bağırdı bem ise aynı şeyleri söylemeye devam ettim. Salondaki herkez de şaşırmış bize baktılar. Onlara kurtarın bakışları attım ama kimsenin elinden bir şey gelmiyodu çünkü kimse Mehmete karşı gelmezdi beni dışarıya çıkartıp arabaya doğru götürdü ve içine fırlattı. Kendisi de binip sinirden kızarmış gözleriyle bana bakmaya başladı.
-Ne yapıyorsun, beni nereye götürüyorsun bak yemin ederim ben almadım!
diye bağırdım boğazların yandı. O ise hiç bisey demeden son hız arabayı sürdü.
-Alıp sevgiline verdin demi o benim annemin hatırasıydı lan
diye kükredi. Bi dakka ya ne sevgilisi benim sevgilim filan yokki hem ben almadım ya.
-Ne sevgilisi yemin ederim ben almadım bak ben o broşü görmedim bile lütfen bana inan ben almadım. Benim sevgilim filanda yok.
hem bunları söylüyordum hem de agliyordum ama hiç takmamışti tek merak ettiğim şey beni nereye götürüyordu.Nasıl ya burası bunların şirketi ne işimiz var diye düşünürken. Beni hızlıca kolundan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. Depo gibi bir yere geldik hem soğuk hemde karanlıktı hayır düşündüğüm şey değil demi bunu bana yapamaz. Beni zorla götürüp bi odanın kapısını açacağı sırada kaçtım ama beni tutmuştu.
-Onu kime verdiğini söylemeden bu odadan çıkmıyacaksın.
diye bağırmıştı ben hayır almadım filan dediysem de beni takmayıp o karanlık odaya fırlatıp kapiyi da kilitledi. Kapının önüne oturup ağlamaya başladım ben hiç çıkamıyacaktim burdan ben almadım nasıl olurda bende bulur. Ben hırsız değilim. Beni hırsız olarak da gördü sırada ne kaldı diye düşünürken gözlerim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşmalı Evlilik
Teen FictionHikayemizdeki iki insan amaçlarına ulasmak icin sözleşmeli olarak evleniyolar. bakalim olaylar nsl geliesecek!