Devletşah günlerce plan yapmıştı. Oğlunun durumu günden güne kötüleşiyordu. Mihrişah sultan,bu durum ilerledikçe Devletşah sultana daha da sadaketle bağlanmıştı. Bir an evvel evladının tahta çıkmasını istiyordu. Devletşah sultana verdiği söze göre,bütün yetki yine Devletşah sultanda olacaktı. Bu yüzden Devletşah rahattı. Bu saf gelininden zerre şüphe etmiyordu. Gece vakti Mihrişah sultan,Devletşah'ın dairesine destursuz bir şekilde daldı. "Bu ne edepsizliktir bre ! Koskoca valide sultanın dairesine nasıl destursuz girmeye cürret edersin sen ?!" Dedi Devletşah sinirden köpürürken. "B-bağışlayın sultanım... felaket vallahi felaket. Ne yaparız, ne ederiz ? Öleceğiz... vallahi de öleceğiz." Dedi Mihrişah korkudan ve ağlamaktan küçülen gözleriyle masumca sultanına bakarken. Devletşah sinirlenmişti. Lafın dolandırılmasına dayanamıyordu. "Söylesene hatun ? Ne oldu neden ölecekmişiz ?" Mihrişah yere çöktü. Bir kaç dakika geçmeden sultanına baktı. "Yeniçeri ve sipahiler saraya doğru yürürmüş. İsyan çıkmış. Sultan Murad'ı istemeyiz sultan Kâsım çok yaşa diye geliyorlarmış. Sultanım... F-felaket" Mihrişah korkmuştu. Zar zor konuşuyordu. Devletşah derin bir nefes alıp herkesi çıkardı dairesinden. Ardından en sadık,en güvendiği kullarını çağırdı yanına. Kiraz ağa önden gelip eğildi. Ardından içeri Atike hatun geldi. Bu hatun,Devletşah sultana gençliğini anımsatıyordu. O yüzden ona kendi ismini bahşetmişti. "Atike"... Devletşah'ın amacı,Atike'yi yetiştirip oğlu Murad'a sunmaktı. Lakin oğlu hastalıklıydı ve artık halvet edecek gücü yoktu. Bu yüzden Atike de Devletşah sultana kulluk etmeye devam etti. "Sultanım olanları işittik. Vallahi bütün harem tir tir titriyor. Hatunları,gizli bölmeden geçirip gizli yere sakladık. Buyrun sultanım. Sizi de orada beklerler. Rahat edersiniz.." dedi kiraz ağa zorlukla konuşarak. Korkuyordu. Lakin kendi için değil,bir tanecik sultanı için. Ya ona bir şey olursa ? Ya bu baskından sağ çıkamazsa ? Aklını yiyip bitiren bu sualleri sultanına belli etmedi. "Ne dersin sen kiraz ? Devletime isyan düzenleniyor, ve sen benim bir korkak gibi kaçıp saklanmamı istiyorsun ? Akıl işi midir bu ? Mümkün değil. Ben devletimi korumak için canımı veririm." Dedi Devletşah,o sırada atikeye bakarken. "Atike.. sen git kaftanımızı getir,kiraz sende mücevher ve tacımızı getir. Ayak divanına çıkacağız. Aynı zamanda şehzademi ve padişahımızı korumaları için bize sadık ağaları ve paşaları çağırın. Nöbet tutulacak.." kendinden emin bir şekilde konuşurken Devletşah. Kararlıydı. Bu isyanı bastıracak,Devletini bu beladan koruyacaktı. O koskoca Valide-i muazzama Devletşah sultandı. Her belanın üstesinden gelirdi..
🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
"Demek ayak divanı istersiniz ! Geldik işte burdayız.""Biz ki, sizleri bu devlete sadık kullar olarak tanır,öyle biliriz. Bu mudur sizin sadakatiniz ?! Siz kimsiniz ? Nasıl olur da isyan çıkarır,padişah ölmeden bir şehzadenin adını zikredersiniz. Nerden aldınız bu cürreti bre edepsizler ?!" Devletşah sultan konuşurken kendinden emindi. Söylediği,kurduğu her cümleden kudret dökülüyordu adeta.. "sultanım. Bizim size sadakatimiz bakidir. Bütün kullarınız size sadaket üzeredir. Lakin artık bıktık. Başımızda siz olmasanız ne devlet kalırdı ne de hanedan. Biz,adı yalnızca "padişah" diye anılan bir padişah istemeyiz. Biz,gerçek bir padişah isteriz !" Dedi öne atılan bir yeniçeri. Diğer herkeste bunu onayladı. "Siz gerçek padişah diye, 9 yaşında ki bir şehzadeden mi medet umarsınız... o mudur gerçek padişah ?!" Sinirle söylediği bu sözlerden sonra biraz bekledi. Derin bir nefes aldı. " ağalarım,kullarım. Siz istersiniz gerçek bir padişah.. neyleyim ki,evladım Murad hastalıklı. Şehzadem Kâsım çocuk. Tahta çıkaracağımız "gerçek" bir padişah yoktur. Endişe etmeyin. Malınız da canınız da ırzınız da bana,Devletşah sultana emanettir. Kimse korkmasın endişe etmesin. Ben her daim devletimin ve sizlerin başındayım..." asalet akan bu cümlelerin ardından ağalar kılıçlarını çektiler. "Devletşah sultan çok yaşa ! Devletşah sultan çok yaşa !" Etrafına baktı. Ağaların hepsi eğildikten sonra geri çekildiler. Böylece Devletşah sultan İsyanın çıkmasını önlemiş,bir kez daha kudretini belli ettirmişti.
🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
"Vakti geldi kiraz ağa. Bugün evladım Murad tahttan inecek. Mihrişah haklı. Ben bir devletim. Ve kararları bu sıfatla almalıyım. Murad'ı hal edeceğiz. Tıpkı yıllar evvel kardeşim Ahmet'e yaptığım gibi onu bir daire kapatacağım. Zinhar,zinhar canına zarar gelmeyecek." Devletşah korkuyordu. İçinde bir sıkıntı vardı. Her ne kadar belli etmese de o biliyordu. Belki bugün kötü bir şey olacaktı. Ya o ölecekti ya da evladı.. beklemekten başka çare yoktu artık. Gelinini ve şehzadesini dairesine emretti. "Mihrişah bugün o gün. Murad'ı tahttan indirip yerine şehzademiz kasımı çıkaracağız. Sen Ferhat ağaya haber ver. Bende diğer işlerle meşgul olucam." Dedi şehzadeye bakarken Devletşah. Mihrişah şehzadesiyle birlikte daireden çıktı. Ferhat ağanın yanına,çinili köşke gidecekti.
"Oğlum.. Murad'ım nasılsın ? Ağrıların çok mu" dedi boğazı düğümlenirken zar zor konuşan Devletşah. "İyi değilim validem. Dayanacak gücüm kalmadı. Gün geçtikçe acı içinde ölüyorum." Öksürmekten zar zor konuşuyordu sultan Murad. Devletşah daha fazla dayanamadı,daireden çıktı.
🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
"Sultanım,sultanım. Felaket. Felakeeeeeet"diye bağırdı kiraz ağa. Devletşah onun bu hallerine artık alışmıştı. "Söyle kiraz" dedi sakin bir sesle. "Sultanım, Ferhat ağa saraya gelmiş. Sizinle görüşmek istiyormuş. Mesele bir hayli mühimmiş." Kiraz yeniçeri olan Ferhat ağadan oldum olası korkuyor,onu görünce titriyordu. "Ya sabır ! Gelsin,alın içeri." Devletşah bıkmıştı. Yorulmuştu bunu söylerken. Ferhat ağa elinde bir mektupla içeri girip eğildi. "Devletlüm. Mesele mühim olmasa zinhar gelmezdim. Elimde gördüğünüz mektupta, sultan Murad'ın ölüm fermanı yazıyor. Mihrişah sultan bizzat getirdiler bize. Bu gece sultan Murad'ın canını almak için cellat yollamamızı istemişsiniz. Merak etmeyin.. ben yeniçeri ocağına haber saldım. yeni bir devir olacak artık.Buraya sizin emirlerinizi almak için geldim." Dedi bir solukta Ferhat ağa. "Sen ne dersin Ferhat ağa ! Ben kimseye mektup falan yazmadım. Hele ki oğlumun katli için asla !" Sinirden çılgına dönmüştü Devletşah. "Sultanım. Nasıl olur ? Mektupta sizin mührünüz var." Devletşah anlamıştı artık. O çok güvendiği gelini ona hıyanet etmişti. Devletşah'ın aklında sadece evladı vardı... "Olmaz öyle şey ferhat ağa ! Ben yazmadım onu. Mührümü çalmış Mihrişah denen çiyan. Sen ocağa dön. Yeniçerilere anlat durumu." Şerbetinden bir yudum aldıktan sonra ağaya baktı Devletşah. "Sultanım.. yeniçeri bunu duyarsa öfkeden deliye döner. Allah korusun canınız alırlar." Ferhat ağanın gözleri zor açılıyordu. Neler olduğunu anlamıştı. Lakin yeniçeriler anlamazdı. İnanmazlardı. Linç ederlerdi Devletşah'ı. "Konuşucaksın ağa ! Evladımın canına mı kıyılsın ! Bunu mu istersin !?" Devletşah hem öfkeyli hem de korku dolu gözlerle ona baktı. "Sultanım.. istesem de gidemem artık. Çok geç... ben cellatlara haber salmıştım. Çoktan altın yola varmışlardır." Ferhat ağanın ağzından bu cümleler dökülünce Devletşah perişan bir halde etrafına baktı. Nefes alamıyordu. Koştu. Nefesi kesilinceye kadar koştu. Tüm sarayda sesi yankılandı. "Murad" diye bağırıyor, bir yandan da ağlıyordu. Koştu. Sonunda hasodaya vardı. Tam karşısında cellatlar duruyordu. Elleri buz kesti. Kendini cellatların önüne attı. Perişan halde ağlıyor,bağırıyordu. Lakin sağır cellatlar,annenin çığlıklarını duymuyor önlerinde ki kurbanlarına,Murad'a bakıyorlardı. Devletşah saydı. Karşısında tam 12 tane cellat vardı. 5-6 tanesi gelip Devletşah'ı aldı. Diğerleri evladının üzerine saldırdılar. Hasta padişah direnemdi. Annesinin önünde can verdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı iktidar (TAMAMLANDI)
Historical Fiction"Bir padişahın kızı iken,osmanlı imparatorluğunun en kudretli valide sultanı olacağımı nerden bilebilirdim ki?" 🔥😏☝🏻