Jiminin ölümünden bir kaç gün önce.
"Gerçekten mi Jimin? Bu kadar acınacaklı sürtük olduğunu bilmiyordum." Yoongi gencin kapısının önünde durmuş tıslıyordu.
Öğlen Jimine kaba davrandığı için özür dilemeye gelmişti ve şimdi karşılaştığı manzara sinirini bozmuştu. Arka kapıdan evi terk eden Taehyungu görmek beklediği şey değildi.
Jimin kapıyı açana kadar öfkeyle ahşap kapıyı yumrukladı.
Jimin karşısındaki kişiyi görünce gözleri irileşti ve yüzüne güzel gülümsemesini yerleştirdi.
"Merhaba, hyung!" Çocuk hyungunun yüzündeki öfkeli ifadeyi görünce yüzündeki gülüşü sildi.
"Hyung, iyi misin?"
Yoongi gözlerini devirdi. "Taehyungun gizlice evinden çıktığını gördüm. Bu kadar sürtük olduğunu bilmiyordum."
"Ne? Yoongi Taehyung bana yardım ed-"
"Özürlerini başkası için sakla. Senin gibi acınası birinden özür dilemeyi düşündüğüme inanamıyorum." Yoongi arkasını dönüp gitmeden önce Jimin ile alay etmişti.
"Hyung!" Yoonginin arkasından bağırdı Jimin ama cevap alamadı. Göz yaşları görüşünü bulanıklaştırıyordu.
"H-hyung" son kez cevap almak için fıısldadı. Ama cevap almadığında kapıyı kapattı.
Elleriyle ağzını kapattı ve duvara yaslanarak çöktü.
Her zaman kırık kalbin nasıl hissettireceğini düşünürdü. Şimdi Yoonginin ona böyle davranması dayanamayacağını düşünmesine neden oluyordu. Bununla başa çıkacağını sanmıştı.
Ama yapamıyordu.
Jimin kırık kalplerle alakalı şiirleri çok beğeniyordu. O şairler gibi güzel şiirler yazmak için kalbinin kırılmasını istiyordu.
Kalbi kırılarak sanatı öğrenmenin çok güzel olacağını düşünürdü ve şimdi sesindeki titreşimlerde sadece Yoonginin ismi vardı. Anlamıyordu eskiden ama şimdi fark etmişti.
Hissettiği acı
Çok güzeldi.