"Annem, hadi çıkalım artık" Annemin sesini duyarken merdivenlerden iniyordum.
"Tamam anne geliyorum" dedim. Bugün yeniden ve yeniden şehir dışına gidiyoruz. Annem yeni bir üniversitede Dekan olarak çalışacakmış.
Hala neden yer değıştirdiğimizi anlamıyorum. Annemin işi bile olmasa hemen gidiyoruz. Anneme birkaç kez sordum ama beni geçiştirip durdu. Annem 'Bu sefer çok farklı olacak, artık hep orada duracağız' dedi ama...
Annemin yanına indim.
"Yine beyazlar içindesin kızım"dedi. Gülerek yanağından öptüm."Sizde bugün renkler içindesin annecim" dedim. O da bu sefer benim yanağımı öptü.
Aynaya bakıp kahkülümü düzelttikten sonra dışarıya çıkıp, annem kapıyı kapattı. Arabaya ilerlerken annem arabaya binmeden söylediği cümleye kaşlarımı çattım.
"Teyzenlerde bir gün kalıp öyle geçeceğiz kendi evimize"
Teyzem, annemden 2 yaş küçük. Annem 40 yaşında. Annem 21 yaşında evlenmiş. Benide bir sene sonra doğurmuş. Ben doğmadan önce babamda ölmüş. Babamla ilgili hiçbirsey bilmiyorum. Ne adını ne yaşını, annemede sormuyorum açıkcası. Sorsamda söyleyeceğini sanmıyorum, eski anılarını hatırlamak istemiyor sanırım. Üzülmesini istemiyorum. Sadece babam ben doğmadan önce bir kaza sonucu öldüğünü biliyorum.
"Neden önce kendi evimize gitmiyoruz" dedim. Bende arabaya bindim.Yani kendi evimiz varken neden yorgun yorgun teyzemlere gidelim ki. Annem duraksadı, biraz düşündü. Neden düşünüyorki şimdi?
Zaten pekte fazla üstünde durmadım."Teyzen seni çok özlemiş. Şimdi gitmessek ayıp olur"
Kafamı onaylar anlamda salladıktan sonra annem arabayı çalıştırdı. Gözlerimi kapatım, koltuğa yaslandım.
Geride bıraktıklarım arkadaşım yok. Zaten bilerek arkadaş olmuyorum, birine bağlı kalıp, onun için arkasından ağlamak beni yoruyor. İlk kaldığımız arkadaşlarım olmuştu, ama 1 ay kaldığımız için arkadaşlarımdan ayrıldığım için biraz üzülmüştüm.
***
Gözlerimi açtığımda mola vermek için annem beni uyandırmıştı. Derin nefes alarak esnedim.
"Hadi tatlım, uyan. Yemek yiyelim" dediğini duydum.
"Tamam anne. Geliyorum, lavoboya gitmem gerek."dedim, uykulu bir şekilde.
"Tamam git kızım, fazla oyalanma hemen git gel"dedi endişeli ve korkmuş bir şekilde. Anlamadım, neden endişeli ve korkmuş bir şekilde durur ki?
Sağ, sola baktım. Sol tarafta büyük bir sekilde WC yazısını görünce oyalanmadan oraya ilerledim. Sol tarafta erkekler, sağ tarafta kızlar tuvaleti vardı. Tuvaletin önünde yukarı çıkan bir rampaya ayağımı basacağım sırada ayağım kaydı ve yere yan düşecekken kolumdaki el düşüncemi bozdu. Kolumu kavrayan ele baktım, yavaşça gözümü yukarı kaldırarak beni tutan cüsseye baktım.
Kahverengi gözleri, ne kalın ne ince dudakları, biçimli burnu, tahminimce 18-19 yaşlarında, 1-80 ,1.90 boy arası, ama adam simsiyah giyinmiş. Siyah kot, siyah t-shirt, siyah ayakkabı..."Pardon" dedim zoraki gülümseyerek.
"Önüne baksana kızım, görmüyormüsün rampadaki fayansın su olduğunu?" dedi. Gözlerimi devirdim.
Kolumu adamdan kurtarıp, dikleştim.
"Pardon ama başka geçebileceğim bir yermi var? Yoksa benmi göremiyorum Mr. Black?" dedim iğneleyici bir tavırla. Gerçekten ne merdiven vardi ne başka bişey.Annemin sesiyle arkama döndüm.
"N'oldu kızım neden gelmiyorsun 5 dakikadır?"Adama son bir kez bakıp arkamı döndüm.
"Geliyorum anneciğim."dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serpilmiş Renkler (Gri)
Chick-LitGenç ve güzel kız, genç adamın kalbine beyaz rengi serperek, şu kelimeleri söyledi; "Artık sen tek değilsin! Sen siyah değilsin. Anla bunu. Ben neden hergün beyaz giyiyordum, biliyormusun? Çünkü ben yalnızdım. Beyaz renkte yalnız değilmi? Şimdi, şöy...