Yan Komşum!

297 11 2
                                    

          Hüngür hüngür ağlıyorum. O yazıyı gördükten sonra sınıftan hızlıca çıkmıştım. Ama nereye gittiğimi bilmeden yurdun yanına gelmiştim. Ama içeri girmek istemiyordum. Bende biraz daha ilerleyip yürümeye karar verdim. Etrafımda ne olduğunu bile bilmeden sadece yürüdüm. Sonunda yorulmuş bacaklarımı dinlendirmek için bi banka oturdum. Bankta yanıma biri oturdu. İlk başta yüzüne bakmasamda sonra bakıp bankın köşesine doğru hızla kendimi ittim. 

                Karşımda duran kişi bana bakıp sırıttı. Bu BABAMDI. 

        "Se-sen ne-ne işin v- var???"

       kekeliyerek bunu söylediğim de en azından sesimin çıktığına şükrettim. Bana hala gülümsüyordu

         "Hadi gidelim." 

       deyip benim kolumdan tuttu. Ayağa kaldırdı ve arabaya doğru götürdü. Tam binecekken kolumu çekip 

         "Ben gelmiyorum. Sen nereye gidersen git."

       dedim ve arkamı dönüp yurda doğru yürümeye başladım. Eliyle beni tutup:

         "Kızım böyle yapma. Senin için endişeleniyorum. Gel yine önceki yaşamımıza devam edelim."

       dedi. 

         "Ben burada iyiyim. Hem gelsem bile eskisi gibi olmamız imkansız."

         "O yurtta nasıl iyi olabilirsin ki?"

         "Ben iyiyim ve bu seni ilglendirmez. İzin ver son iki yılımı kendi istediğim gibi geçireyim."

       dediğimde yüzündeki kırgınlığı gördüm. Zaten 3'teydim. Reşit olmama daha 2 yıl vardı. Başını yere indirdi. Ama hala kolumu bırakmamıştı. Sonra yüzüme bakıp

         "Tek bir şartla burada okuyabilirsin."

       dedi. Yüzüne baktım ve söylemesini bekledim.

         "Yurttan çıkıp tuttuğum evde kalacaksın ve sana her ay para göndereceğim. Onu da kabul etmek zorundasın. Bi de seni şoför götürüp getirecek."

       dedi. Ağzım açık kalmıştı. Tabiki de 

         "HAYIR! Ben zengin olduğumun bilinmesini istemiyorum"

       dedim. 

         "O zaman gidiyoruz"

       dedi ve beni arabaya doğru çekiştirdi. Mecburdum. Hangi baba bu kadar tutucu olurdu ki? 

         "Tamam ama benim de br şartım var. Şoför işini unut."

       diye ağzımdan bir anda çıkıverdi. Babam kolumu bırakıp:

         "Tamam kabul o zaman yurda git eşyalarını topla."

       dedi. Beni arabaya bindirip yurda getirdi. Yukarı çıkıp eşyalarımı topladım sonra aklıma Sıla geldi. Okulun bitmesine daha vardı. Bu yüzden ona gidince mesaj atmaya karar verdim. 

          Eve gelmiştim. Babam elime para bırakmış ve alnımdan öpüp gitmişti. Tabiki birazda ' kendine et' gibi şeyler söylemişti. Ama pekte umurumda değildi. Ben de evi incelemeye başladım. Normal apartman gibi dursada buranın en görkemli yeriydi. En üst kattaydı. Odalardan birine Sıla'nın eşyalarını bırakıp kendi eşyalarımla karşı odaya geçtim. Benim odamın tek farkı balkonu olmasıydı.  İki yanıma baktım. Sol tarafta da bir balkon vardı. Biraz yakındı ama bir insan geçemezdi heralde. Sonra mükemmel manzaranın karşısına geçip iç çektim.

                İçeri girip üzerimi değiştirdi. Sonra da yemek hazırlamaya mutfağa geçtim. Son ses müzikle yemek yaparken bir an kapı çalar gibi oldu. Müziği kısıp etrafı dinlemeye başladım. Gerçekten de kapı deli gibi çalıyordu. Hemen gidip kapıyı açtım.

         "Özür dilee......"

       lafımı tamamlayamadan ağzım açık kalmıştı. Bu o zengin züppeydi. O da benim gibi şaşkındı. Sonra bana o piçimsi sırıtışını takıp :

         "Aaaaaaa. Demek buraya temizliğe geldin. Biraz müziğin sesini kısıp işini yap. Yan dairede oturan insanlar var. Mesela benim gibi."

       dedi. Arkasını dönüp giderken daha fazla dayanamayacağım...

         "Egoist olduğunu biliyorum ama bu kadarda abartma. Ayrıca burası benim evim. Kendi evimde bile rahat vermiyorsun ya. Tekrar edyorum. Bu ev BE-NİM. Ve sakın bu kapıyı bir daha çalayım deme."

       dedim ve kaoıyı olanca gücümle çarptım. Sonra kapı deliğinden bakıp lanet olsı suratını gördüm. Sadece küçük bir gülümseme takınıp evine girmişti. Bu beni daha da korkutmuştu. Ama önemsemiyormuş gibi mutfağa giderken tekrar kapı çaldı. Delikten bakıp Sıla'yı gördüğümde içim rahatlamıştı. Kapıyı açıp Sıla'yı içeri aldım. Yemek zaafı olduğunu bildiğim için yemek yerken ona her şey anlattım. Sadece o züppeyle yaşadıklarımızı anlatmamıştım. Sonra odalarımıza ayrıldık. Ben kendimi yatağıma attım. Çok geçmeden gözlerim kapanmıştı bile. 

           Saatimi erken kurduğum için hemen kalkıp duşa girdim. Sonra saçlarımı kurutup hazırlandım. Odamdan çıkıp Sıla'nın odasına girdim. Ama odasında yoktu. Ben de mutfağa girdim. Masanın üstünde bir sandviç ve yanında pembe şirin bir not gördüm. "Küçük bir şim var. Ben önden çıkıyorum. Sandviçini yemezsen kendini ölmüş bir. :D "  İster istemez gülümsemiştim. Sandviçimi ve çantamı alıp evden çıktım. Asansöre binip tuşa bastım. Kapı kapanırken tekrar açıldı. Asansöre o piç bindi. Ah ne şans ama. Kapı kapandı, düğmeye bastı. En alt kata indiğimizde ayrıldık. O arabasına bindi. Bende dışarı çıkıp baktım. Hava güzeld. Otobüs durağına gittim. Otobüs geldiğinde binip okulun önünde indim. Okula girdiğimde ilk başta bana baksalarda sonra kendi önlerine döndüler. Sınıfa çıkıp sırama oturdum. Aslında o sırayı bu aralar sadece yatmak için kullanıyordum. Yine başımı eğip yattım. Hoca derse girdi ve ayağa kalktım. Sonra tekrar başımı sıraya gömdüm. Yanımdan bir sıra sesi geldi ve kafamı kaldırdığımda sarışın mavi gözlü bi çocuk bana bakıp 

         "Merhaba. Ben Sarp."

       deyip elini uzattı. Bende elimi çekingence uzatırken hızla elini çekti. Daha doğrusu çekmek zorunda kaldı. O piç Sarp'ın ensesinden tuttuğu gibi kaldırmıştı. Sonrada pişkince yanıma oturdu. Önüme dönüp tekrar uyumaya çalıştım. Ama kulağımdaki nefesle irkilip kalktım. 

         "Bakıyorum da yeni arkadaşlar edinmişsin."

       dedi. Bende ona bakıp 

         "Edinmek üzereydim ama sen her şeyi yine mahvettin."

       deyip somurttum. Önüme döndüm ve dersi dinlemeye çalıştım. Ama hiçbir şey anlamamıştım. Tekrar kafamı sıraya gömdüm. 

         "Cem! Kalk ve tahtadaki soruyu çöz."

       dedi Hoca. Ben sınıfa bakarken yanımdaki sandalye kıpırdadı. Yanımdaki kalktı. Soruyu çözmekle kalmadı, dönerken bana göz bile kırptı. Yanıma oturup sırıttı. 

         "Aferin Cem."

       dedi Hoca.  Onun tebrik edilmesi değil ismini yeni öğrenmem dikkatimi çekmişti. Bu zamana kadar sadece ona 'UKALA' 'ZENGİN ZÜPPE' veya 'PİÇ' demiştim. Önüme bir kağıt bırakınca bütün düşüncelerimi bi kenara ittim. Kağıda açtığımda " Çıkışta beni bekle" yazıyordu. Kağıda "Niye?" yazıp yana ittim ve kağıda bir şeyler karalayıp tekrar bana verdi. "Beklersen öğrenirsin" yazmıştı.

          Tenefüslerde kara kara ne olabileceğini düşündüm ama aklıma gelmedi. Sonunda okul çıkışında Cem yanımdan kalkmamıştı. Bende kalkmayıp sınıftakilerin çıkmasını bekledim. Tüm sınıf çıkınca bana bakıp

         "Benimle çık" dedi.

     KUSURA BAKMAYIN BİRAZ GEÇ OLDU AMA KEYİF ALACAĞINIZI DÜŞÜNÜYORUM. SADECE OKUMAYIP VOTE VE YORUM DA YAPARSANIZ SEVİNİRİM. 

          KEYİFLİ OKUMALAR      :D

Cem ile CerenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin