Geç Kaldım!!

338 23 7
                                    

          Beynimde söylediği iki kelime sürekli yankılanıyordu. 'Benimle Çık' derken bu çocuk neyden bahsediyordu böyle? Yüzümdeki şaşkın ifadeyi de eksik etmeyerek 

         "Se-sen neyden bahsediyorsun??"

       dedim. sonra başını çevirip yere baktı. 

         "Yanlış anlama. Sadece sana ihtiyacım var. Yani bana yardım etmelisin."

       dediğinde hala anlamaya çalışıyordum.

         "Nasıl yani?"

       sesim gittikçe kısılmıştı. 

        "Gerçekten yanlış anlama. Sadece sevgilimmiş gibi rol yap diyorum. Bu gerçekten gerekli."

      diyerek çaresiz gözlerini gözlerime dikti. Bende 

        "Bunu yapmam içn hiçbir nedenim yok."

      deyip ayağı kalktım. Bi kaç dk sonra dışarı çıkmıştım bile. Bahçeden sınıfın camına baktığımda bana baktığını gördüm. Ama onu önemseyemezdim. Arkamı dönüp emin adımlar atmaya çalışarak otobüs durağına gittim. Otobüse bindikten 5 dk sonra binanın önüne varmıştım. Asansöre binerken yine Cem durdurup içeri girdi. Bu çocuk gerçekten astsolist olarak doğmuştu. Sondan ve görkemli nasıl girilir biliyordu. Kapı kapandı ve Cem bana dönerek

         "Alenin fakir olduğunu sanmıyorum. Burslu okuyorsun. zengin olmanıza rağmen niçin burslu okuyorsun?"

       dedi. doğrusu böyle bir soru beklemiyordum. 

         "Okulda bunu söylesemmm...."

       dediğinde :

         "Bunu aklından bile geçirme!"

       diye çıkıştım. Bu çocuk kendini ne sanıyordu böyle? 

        "O zaman bana yardım et."

       dedi.

        "Hayır!"

      diyince

        "O zaman benden günah gitti!"

      diyerek açılan asansör kapısından çıktı. Yan komşum olmasından dolayı bende indim. (ee doğal olarak yani) O anahtarını çıkarırken

       "Tamam. Yapicam!"

      diyip o an ki hışımla içeri kendimi zor attım. Beni köşeye sıkıştırmıştı. Umarım anlaşmaya uyar ve kimseye söylemez. Eğer söylerse ben ölürdüm. Ben ölürsem onu öldürürdüm.

      Sıla çoktaan gelmişti. Çünkü yemek kokuları alıyordum ki bu Sıla'nın olduğu yerde çok beklendik bi şeydi. Kokuyu burnumla takip edip bi fare gibi yemeğin mutfakta ve doğal olarak yemeğin yanında Sıla'yı ağzının suyu akarken bulmuştum. Beni beklediği her halinde belliydi. Sılayla birlikte kıtlıktan çıkmışcasına yemeğe gömüldük. Zaten Sıla'dan da böyle güzel yemekler beklenirdi.

          Karnımızı doyurup odalarımıza ayrıldık. Balkona çıkıp elimdeki sherlock kitabımı okumaya başladım. Heyecan doruktaydı. Katil sherlock la saklambaç oynuyordu. Tam gözlerimi sonuna kadar açmış gizemi çözmeye çalışırken omzumdaki elle yerimden sıçradım ve küçük bi çığlık koyverdim. Çığlık atmamı engellemek için ağzımı kapatmışdı. Gözlerimi açtığımda Cem karşımda duruyordu. Beni bırakıp işaret parmağını ağzına götürdü. 

         "Sessiz ol!"

      diyip benden iyice uzaklaştı. 

         "Ne istiyorsun? Burda ne işin var? Ve balkona nasıl girdin?"

      diye sessizce sordum. Sonra bana yaklaşıp cebimden telefonumu çekti.  Bi şeyler yapıp bana verdi. 

         "Kendi numaramı kaydettim. Yarım saate aşağı in. Çabuk hazırlan."

        dedi.

        "Niye?"

      diye sordum. Cevap verecekken içeri Sıla bi anda uykulu gözlerle girdi. gözlerini ovuştururken 

         "Ceren? İyi misin?"

      dedi. Cem'i görmemesi için balkonun bir köşesine çekip arkama aldım.

         "Ben iyiyim, iyi. Mmm sen git hadi. Uykuna devam et."

      diyince başıyla onay verip odadan çıktı. Gittiğinden emin olduktan sonra arkamı dönüp ona baktım. 

          "Sen ne yaptığını sanıyosun? Kafana estiği gibi buraya gelemezsin!"

      dediğimde gereğinden fazla yakın olduğumuzu farkettim. Sonra bi adım geri çekildim. Bana doğru bi adım atıp boşluğu kapattı.

         "Güzel bir şeyler giy ve aşağıya in! Seni bekliyorum acele et!" 

      dedi ve kendi balkonundan:

       "Çabuk olmayı unutma!"

      diyerek gözden kayboldu. Bende hemen siyah dar paçamı, üstüme deri ceketim ve sönük kırmızı rujumla uyumlu bluzumu da giyip hazırlığımı bitirdim. telefonumu cebime atarak çıktım. Aşağı indiğimde audi A6 yla beni bekleyen Cem'e baktım ve arabaya bindim. Giderken pek çok soruma cevap bile vepmemişti bende ümidi kesip yolun yarısında konuşmayı bıraktım. Araba durduğunda gösterişli bi barın önünde olduğumu gördüm. Arabadan inip içeri girdik. Ona soru sorar gözlerimi görmezden gelerek kalabağın içinden gitmeye devam ediiyordu. Bana da sadece onu takip etmek kalmıştı. 

       Kalabalık bi grubun içine girdikten sonra durdu.

        "Herkeze merhabalar. Bu benim sevgilim. Adı CEREN!"

      dedi. Neredeyse herkez bana selam verdi. Neredeyse diyorum çünkü aradan bi kızın ölümcül bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Ama onunla elimden geldiğince göz göze gelmemeye çalıştım. Bi ara kıza göz ucuyla baktığımda yüzündeki küçük ve acı bir gülümsemeyle Cem'e baktığını gördüm. Ardından bakışlarını tekrer bana denk geldiğinde başka bişeyle ilgileniyo gibi yapıp paçayı kurtarmıştım. En azından şimdilik. 

       Gözlerimi masada gezdirdiğimde herkezin delice gülüp içki içtiğini gördüm. Elime tutuşturdukları içkiyi olabildğince az içmeye çalışıyordum. Bi ara gözüm Cem'i aradı ama bulamadı. Acaba nerdeydi? Tuvaletim de gelmişti ve nerde olabileceği hakkında en ufak bi fikrim yoktu. Ayağı kalkıp aramaktan başka şansım olmadığı için izin alıp masadan kalktım. Tuvaleti aramaya koyuldum. Ararken küçük bi aradan bağrışma sesler geliyordu. Merakıma yenik düşüp oraya baktım. Bu Cem ve o beni gözleriyle öldürmeye çalışan kızdı.

         "Niye hala anlamıyorsun Berna. Ben Ceren'i seviyorum."

         "inanmıyorum. İnanmam da. Cem ben de sana aşığım. Sende beni anla."

     Adının az önce Berna olduğunu öğrendiğim kız Cem'e yalvarır gibi bakıyordu ama Cem sadece çaresizi oynuyordu. Bi an Cem'in gözleri beni buldu. İlk önce ne yapacağımı bilemedim. Cem bana bakınca kızında gözlerinin bende olduğunu anlamıştı ama hala Cem'e bakıyordum. O kızın gözlerine bakınca kendimi ölü gibi hissediyordum.

      Cem'in mimiklerinin değiştiğini farkettim. O koyu gözlerinden bi fikir bulduğu anlaşılıyordu. Elini siyah saçlarından geçirirken bi yandan da yanıma geliyordu. Önümde dikildi.

          "Ceren, Ben özür dlerim."

      Cem bunu sadece benim duyabileceğim şekilde söylemişti.

          "Ne için?"

       dediğimde omuzlarını ve kaşlarını aynı anda kaldırıp yine aynı ses tonuyla

          "Bana başka çare bırakmadı. İnan bana başka çare bırakmadı."

       demesiyle kafama dank etmişti. Beni öpemezdi değil mi?

          "SAKI....."

      Sözümü tamamlayamadan dudağımdaki baskıyı hissetmiştim. GEÇ KALDIM!

UMARIM BEĞENİRSİNİZ   :D   (VOTE VE YORUMU UNUTMAYIN HAA   :D)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 03, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cem ile CerenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin