Bahar çok şaşırmıştı böyle bir şeyi hiç beklemiyordu
-Sen ne yapıyorsun Tolga?
-Bahar ben seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum
-Ne dediğinin farkında mısın?
-Hiç farketmedin mi? Hiç mi bu adam neden hep yanımda diye düşünmedin?
-Ben.. Bana.. Yani buralarda ikimizinde bir arkadaşa ihtiyacı olduğu için..
-Benim sadece sana ihtiyacım var Bahar. Günün bütün yorgunluğu yanına geldiğim de atıyorum. Görüşmediğimiz zamanlardaysa enerjim kalmamış gibi hissediyorum. Sen bana hayat veriyorsun Bahar. İzin ver bende sana mutluluğu vereyim, izin ver seni mutlu edeyim
-Ben.. Ben yapamam
-Biliyorum aklında o kişi var, kim olduğunu bilmiyorum ama bunu gördüm. Onu unutmaya çalışıyorsun, bırak onu sana unutturayım. Bunu başaramayacağımı bilsem zaten şuan burda olmazdık ama biliyorum, onu unutturabilirim sana. Beni sevmeni sağlayabilirim, bize bir şans ver
-İnkar etmeyeceğim evet kalbimde biri var ve unutamıyorum.. Kalbim ona aitken istediğini yapamam
-Ama o sana ait değil, canını acıtmış işte belli izin ver yaralarını sarayım
-Sen benimle sadece mutsuz olursun
Tolga
-Olsun. Ben seninle mutsuzluğa da varım
Bahar bu cümleyi duyduktan sonra ordan koşar adımlarla uzaklaştı. Bir taksiye bindi ve evine gitti. Uyumaya çalıştı, başaramadı. Tolga'nın söylediklerini düşündü durdu, oysa hiç ihtimal vermemişti böyle birşeye. 'Ben seninle mutsuzluğa da varım' bu söz aklından çıkmıyordu. Ardından Yavuz' un 'sevgini bende ziyan etme, hakedene ver' dediğini hatırladı. Ne yapmalıydı şimdi? Tolga'ya karşı hiç birşey hissetmiyordu ama kendini sevdirebileceğini, Yavuz'u unutturabileceğini söylemişti. Unutmak, başkasını sevebilmek mümkün müydü? Kafasında onlarca soru varken uyumaya çalışıyordu ve en sonunda yorgun düşüp uyudu. Uyandığında saat neredeyse öğlendi. Yataktan kalkıp kendine çeki düzen verdikten sonra birşeyler yedi ve sinemaya gitmeye karar verdi. Pazar günü için yapılacak en iyi şey buydu. Tam dışarı çıkacakken kapı çaldı, gelen Tolga'ydı
-Tolga?
-Girebilir miyim?
-Ben de tam çıkıyordum aslında
-Lütfen
Bahar izin verdi ve içeri girdiler
-Bana bir cevap vermeyecek misin?
-Cevabı aldığını sanmıştım
-Bahar lütfen bir şans ver bize, eğer sana onu unuttaramazsam beni terkedersin, beni mutlu edemiyorsun der çekip gidersin
-Tolga..
-Bahar, sadece bir şans lütfen sadece bir şans ver
Bahar Yavuz dan şans istediği zamanı hatırladı, reddedildiği zaman canının nasıl acıdığını, şimdi aynısını oda Tolga'ya mı yapacaktı yani. Ben seninle mutsuzluğa da varım demişti Tolga ve Yavuz sevgini hakedene ver bende ziyan etme demişti ve o Yavuz'u unutmak istiyordu. Aklından bütün bunlar geçerken karşısında ondan cevap bekleyen biri vardı
-Lütfen
Bahar susuyordu, ne yapması gerektiğini bilmiyordu, sadece Yavuz'u unutmak zorunda olduğunu biliyordu, gözlerini kapattı.. Sevgini bende ziyan etme.. Ben seninle mutsuzluğa da varım.. Onu unutmalıyım.. Düşünceler beyninde dönüp dururken ağzından çıkan kelime
-Tamam
oldu ve gözlerini açtı, karşısında ona gülümseyen bir adam duruyordu.
-Tamam, tamam dedin, kabul ettin, bana dünyaları verdin sen. Sana söz veriyorum çok mutlu edecem seni.
Bahar içten gelmeyen bir tebessümle gülümsedi Tolga'ya ve Tolga cebinden yüzüğü çıkardı
-Bunu takmak zorunda değilsin ama parmağında olmasını istiyorum kii her gördüğünde aklına seni mutlu edeceğim gelsin.
Bahar yüzüğü takmak istemiyordu, Tolga bunu farkedebilmişti
-Tamam nasıl istersen bunun için zorlamayacam seni. Bu yüzüğü kalbine girdiğim zaman parmağına takacam. Ve bu çok uzun sürmeyecek buna inanıyorum.
Bahar'ın hayatında artık Tolga vardı. Kalbi buna çok istekli değildi ama belki de Yavuz'u unutmasını sağlayacaktı. Sinemaya birlikte gittiler ve film bitip çıktıkları zaman Bahar'ın telefonu çaldı. Arayan annesinin hastanesinden bir doktordu annesinin kaza geçirdiğini ve yanına gelmesini söyledi. Bahar haberi duyunca korkmuştu hemen ilk uçakla İstanbul'a gitmeliydi, telaşlıydı
-İlk uçak 2 saat sonra, biletleri aldım, 20 dakikaya kadar çıkmamız lazım
-Sende mi geleceksin?
-Seni yalnız bırakamam
Bahar başını salladı sadece ve hemen toparlanıp çıktılar..
Üç ay aradan sonra ilk kez İstanbulda'ydı ve soluğu hemen hastanede aldılar. Annesinin yanına gittinde durumunun anlatıldığı kadar kötü olmadığını gördü
-Anne?
-Bahar geldin demek kızım
-İyi misin?
-İyiyim merak etme
-Bana durumunun daha ciddi olduğunu söylemişlerdi
-Biraz abartmışlar heralde
-Yada sen buraya gelmem için abartılmasını istemişsindir
-Neyse ne geldin ya önemli olan o
-Nasıl geldim ama bir de bana sor? Nasıl korktum, nasıl telaşlandım senin için
Tolga araya girerek
-Tamam Bahar, annen iyi işte önemli olan o değil mi?
Annesi Tolga'yı işaret ederek
-Beyefendi kim?
Bahar nasıl tanıştıracağını bilemedi ve bunu gören Tolga
-Benim adım Tolga, doktorum, Londra da bir hastane de çalışıyorum, tesadüfen Bahar ile yollarımız kesişti yaklaşık iki buçuk aydır tanışıyoruz Bahar ile ve bugün itibariyle müstakbel damat adayınızım
Bahar yerde olan gözlerini kaldırıp Tolga'ya dikti
-Yanlış mı tanıttım kendimi
-Bahar ne diyor arkadaşın öyle
Bahar bir anlık sessizlikten sonra
-Ne dediğini duydun anne, Tolga ile birlikteyiz
Annesi Tolga'yı süzdükten sonra
-Demek doktorsun, kızımı üzmeyeceğini düşünüyorum nedense o elektriği aldım senden
derken gülümsüyordu.
-Merak etmeyin kızınız artık bana emanet
Bahar ise biraz hava almak için hastanenin bahçesinde oturmuştu. Etrafa bakınırken bir zamanlar burada nasıl koşturduğunu hatırladı ve artık doktor olmadığını. Yanına Tolga geldi
-Annen için bir kaç gün kalırsın diye düşünüyorum o yüzden Londra ya dönmek için biletleri birkaç gün sonraya almam sana uyar değil mi?
-Evet bir kaç güne taburcu olurmuş zaten sonra da döneriz senin için sorun olmaz mı peki?
-Başhekimle konuşmuştum dönüşüm birkaç gün sürebilir diye sorun yok yani merak etme.. yalnız sen iyi misin?
Bahar etrafına bakıyordu
-Bir zamanlar burda koşturuyordum bende o günleri hatırladım, doktor olduğum günleri
Tolga teselli etmek amaçlı ve sessizce vede ilk kez elini tuttu Bahar'ın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doktor ve Bir Asker
FanfictionSöz dizisinin baş çifti olan Yavuz ve Bahar aşkının kendimce uyarladığım versiyonu :)