Babası Yavuz ile tanışma zamanının geldiğini anlamıştı.
-Üsteğmen Yavuz Karasu! Senin burda ne işin var?
-Baba lütfen!
Yavuz şaşırarak Bahar'a döndü:
-Beyfendi senin baban mı?
Babası araya girerek:
-Evet babasıyım.
Yavuz şaşkınlığını üzerinden atıp:
-Beni tanıyorsunuz sanırım...
Bu sefer de Bahar araya girdi:
-Neyse baba hadi gidiyordun sen
-Bahar bir dakika, babanın beni ne kadar tanıdığını merak ediyorum açıkçası
-Kızımı Karabayır da tutan bir sebep olduğunu bilmem seni tanımama yeter.
Yavuz ve Bahar birbirlerine baktı önce, sonra Bahar babasına dönerek:
-Baba yeter! Beni küçük düşürmekten vazgeç!
-Yanlışınız var Beyfendi kızınız ordaki yardım çığlığına vicdanını kapatamadığı için orda kaldı.
-Bak baba, Yavuz'un ne söylediğini duyuyor musun?
Babası alaycı bir tavırla:
-Bahar sen beni kör falan mı sanıyorsun? Bana gönderilmek için çekilen fotoğraflardan bile ona nasıl baktığını görmedim mi sence? Herşeyi geçsem bile bu adamdan hoşlandığını o fotoğraflardan anlamak hiç zor değil!
Yavuz duyduklarını anlamaya çalışıyordu. Ne fotoğraflarından bahsediyordu bu adam? Ne yani bizi mi izliyordu? Bahar ise utanç ve sinir karışımının yüzünde oluşturduğu kızarıklıkla:
-Ben daha fazla dayanamayacam! Sen gitmiyorsun madem ben gidiyorum!
Babası kolundan tutarak ve de sesini yükselterek:
-Hiç bir yere gidemezsin!
-Baba bırak canımı acıtıyorsun!
Yavuz neler olduğunu anlamayı bırakmıştı.
-Bahar'ın kolunu bırakın lütfen, canım acıyor diyor duymuyor musunuz?
Babası Yavuz'u duymamazlıktan gelerek:
-Şu adama şurdan gitmesini söyle!
-Canımı acıtıyorsun diyorum sana! Bırak!
Yavuz daha fazla dayanamadı ve Bahar'ın canını acıtan eli, Bahar'ın kolumdan çekip aldı.
-Size canım acıyor diyor neden ısrarla devam ediyorsunuz?
Babasının canını acıtmasından kurtulan Bahar:
-Yavuz tamam.
Babası Yavuz'a öldürecekmiş gibi bakarken Yavuz devam etti ve tabii sesinin yükselmesine engel olarak:
-Bakın beyfendi ben sizi tanımıyorum ama Bahar'ın babasısınız madem size saygısızlık etmek istemem her ne kadar bana olan bu sebepsiz öfkenizi anlamasam da... Bakın, bana istediğinizi söyleyin ama Bahar size canımı acıtıyorsun dediği halde canını acıtmaya devam etmeyin.
Bunu söylerken adamın gözünün içine kendinden emin bir ifadeyle bakıyordu.
-Sen aklınca kızımı bende mi koruyorsun?
-Evet ve gerektikçe de bunu yapmaktan hiç çekinmem!
-Sen onu önce kendinden koru! Hayatın her an öldürülebilme ihtimaliyle geçiyorken kızımı o tehlikeli hayatına çekmekten vazgeç!
Bahar artık kenara çekilmiş çaresizce tartışmalarını izliyordu. Yavuz ise adamın söylediğinden sonra bir süre susup sadece gözlerinin içine baktı. Adam kısa süren sessizliği, köşede ki bavulları farkedince bozdu:
-Bu valizlerde ne böyle Bahar?
Bahar çaresizce ve dokunulsa ağlayacak olan yüz ifadesiyle kafasını kaldırıp babasına baktı:
-Gidiyorum! Bir süreliğine burdan uzaklaşacam ama sanırım hiç dönmemek daha iyi olacak!
Bunu söylerken babasının gözünün içine baktı önce, sonra da Yavuz'a, çaresizce. Ardından döndü sırtını ve babasına olan öfkesiyle çıktı kapıdan. Yavuz'un içini bir hüzün sarmıştı. Nasıl yani şimdi Bahar gidecek miydi? Nasıl, nereye? Bir kaç saniyeden sonra Bahar'ın çıktığını fark edebildi ve hemen arkasından gitti. Bahar daha fazla dayanamayıp ağlamaya başlamıştı. Bir taraftan göz yaşlarını siliyor, bir taraftan da öfkeyle ve hızlı adımlarla evden uzaklaşıyordu. Yavuz arkasındaydı. Bahar öfkesinden hiç bişey göremiyordu öyle ki adımını attığı cadde de bir arabanın ona doğru geldiğini bile farkedemedi. Yavuz farkedince korkuyla koştu, birkaç adım sonra Bahar'ı yakaladı ve birlikte yerde yuvarlandılar. Araba kimseye çarpmadan ordan uzaklaşırken, Yavuz ve Bahar'ın yuvarlanması da son bulmuştu. Bahar korkuyla gözlerini açtığında gördüğü kişi Yavuz du. Burun burunaydılar.. Şimdi, korkudan mıydı kalplerinin bu hızlı atışı yoksa birbirlerine bu kadar yakın olmaları mı? Şuan duydukları tek şey hızla atan kalplerinin sesi ve birbirlerine değen nefesleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Doktor ve Bir Asker
Fiksi PenggemarSöz dizisinin baş çifti olan Yavuz ve Bahar aşkının kendimce uyarladığım versiyonu :)