Bölüm 1: Anne

117 15 5
                                    

Yukarıdaki müziği açarak okumanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar :) .

"Alo,anne nerdesin? Arıyorum neden cevap vermiyorsun?"
"Zila hastanedeyim. Eve geçiyorum sende gel."

Zila üniversiteden hemen çıktı ve bir taksiye bindi. Ne olduğunu çok merak etmişti. Yoksa annesine bir şey mi olmuştu. Ama kötü düşünmemeye çalıştı. Belki bir arkadaşı hastalanmıştı. Ya da elini felan kesmişti. Eve yetişti. Taksiye parasını ödedi. 2 katlı bahçeli evin sokağa çıkan beyaz demirli kapıyı ileriye doğru açtı merdivenlerden indi koşar adımlarla. Kapıyı tam çalacak iken annesi pencereden bakıyordu hemen kapıyı açtı. Zila annesine sımsıkı sarıldı. Annesi Miray'ın gözlerinden bir damla yaş aktı. Kızının fark etmemesi için hemen sildi.

"Annem ne oldu? Anlat hadi!" dedi Zila korkar gözlerle baktı annesine." Sakin ol gel içeride oturalım."

Kapıyı kapattıktan sonra gri halıdan ve sağdaki mutfağın önünden geçerek açık kahverengi L koltuktan bir köşeye oturdular. Kanepedeki rengarenk yastıklarından birini Zila kucağına aldı. Annesini karşısında oturttu ve ellerinden sımsıkı tutarak gözlerine baktı.

"Hadi,anne neden hastaneye gittin?"

Annesi derin bir nefes alarak dudaklarını araladı," Bir kaç aydır sürekli bacaklarımda morluklar vardı hiç umursamadım. Ne sana söyleyerek seni telaşlandırmak istedim ne de hastaneye gitmeyi düşündüm. Geceleri fazlasıyla terliyor ve ateşim çıkıyordu. Bir hafta önce hastaneye gitmeye karar verdim." dedi ve aniden Zila lafını kesti kızgın bir şekilde " Neden bana haber vermedin? Peki ne oldu? Doktor ne dedi? "

"Sakin ol kızım. Tahliller yapıldı ve sonuçlar..." başını yere eğdi annesi Miray. Dudaklarını araladı tam bir şey söylerken kapadı dudaklarını,Zila annesinden bir açıklama bekliyordu ama annesinin yüzündeki endişeyi gördükten sonra sonuçların kötü olduğunu anlamıştı ve annesine son bir kez sordu sessiz ve üzgün bir ses tonuyla,
"Anne sonuçlar da ne çıktı?"

Annesi kekeleyerek söylemeye çalıştı.
"L-Lö-Lösemi..."
Zila neye uğradığını şaşırmış bir şekilde vücudu buz tuttu. Bütün damarları çekilmiş gibi hissetti.

Annesiyle geçirdikleri bütün anılar her şey kafasıda canlandı. Gözünden yaşlar akmaya başladı. Annesine sımsıkı sarılarak hıçkırarak ağladı. Annesinin sırtını sıvazlayarak "Merak etme anne iyileşeceksin. Ben her zaman yanındayım. Ellerimizi asla bırakmayacağız." dedi Zila.
Annesinin sarımsı yanaklarına düşen yaşları sildi. Ve yanağından öptü.

Annesi tekrar bir şey söylemek için derin bir nefes aldı,çok yorgun görünmesine rağmen ve kızının sol yanağını okşayarak "Zila güzel kızım sen her zaman beni gururlandırdın. Babanın bizi terk etmesine rağmen sen hiç yılmadın ve beraber bu zamanlara kadar güçlükle geldik. Eğer b-ben gidersem sakın yere düşme dik dur. Kendi hayallerini gerçekleştir. Arkadaşların olsun eğlen beraber ağlayın da . Ama asla yılma. Tamam belki düşeceksin ama kalk,dik dur. Kendini ödüllendir. Hayatın gerçekleriyle yüzleşirken bir taraftan güzel şeyler yaşa ki hayattan şevk alabilesin. Bu söylediklerimi asla unutma. "

Ve kızının saçlarına bir öpücük kondurmadan önce saçlarının mis kokusunu içine kadar çekti. Ve merdivenlerden yukarıya çıkarak odasına gitti.

Zila annesinin söyledikleri karşında hücreleri çok korkunç bir şekle girmişti. Annesi giderse ne yapabilirdi yapayalnız bu hayatta? Bu koskocaman evde bu koskocaman dünya da yapayalnız kalacaktı. Ama DUR ! dedi kendine 'kötü düşünmemeliyim' dedi. Bu hastalığın tedavi sürecini ve iyileşebileceğini düşündü. Yorgun argın bir şekilde odasına gitti tam kapıyı kapatırken annesine bakmayı istedi. Kapıyı açtı ışık açıktı ve çok terlemişti. Annesinin bir metrelik dört çekmecesi olan beyaz dolaba doğru ilerledi. İkinci çekmeceyi açtı ve oradan bir atlet ve bir şort çıkardı. Annesinin üzerindekilerini çıkardı ve annesinin kıyafetlerini giydirdi. Annesi o kadar çok yorgundu ki sadece gözlerini çok az bir şekilde araladı ve ' Zila ' diye mırıldandı. Hemen uykuya daldı. Zila üzerine battaniyeyi atmadı ateşi çıkarsa kötü olur diye.

Sahnedeki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin