BÖLÜM 4: Yerleşme

30 13 1
                                    


*Yukarıdaki müziği açarak okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar güzel insanlar :).

   "Lütfen kemer ikaz ışıkları sönünceye kadar kemerlerinizi çözmeyin ve yerlerinizde oturmaya devam edin" anonsuyla gözlerini araladı Zila. 3 buçuk saattir oturduğu deri koltuk kalçasına yapışmış ayakları uyuşmuştu. Fransa'nın Colmor şehrine iniş için pilot hazırlanmıştı. Gece saat 02.55'ti. Zila içinden "Aman tanrım bu saatte insan gönderilir mi gurbet ülkeye. Of!" Aslında haklıydı. Kendinizi Zila'nın yerinde düşünsenize, yorgunsunuz 3 buçuk saat boyunca o deri koltukta boynunuz tutuk bir şekilde uyudunuz. Gerçekten de aman tanrım. İçinizden de 'Of!' dediğinizi duyar gibiyim.

Neyse ki uçak yere inmişti. Herkes inmek için ayağa kalkıp kafalarının üzerindeki çantalarını alıyorlardı. Yavaş yavaş herkes inmeye başladı. Zila da kucağındaki beyazımsı sırt çantası alıp sırtına attı ve uçaktan indi. Bavulunu almak için bagaj salonuna geçip bekledi. Turkuaz bavulunu aldı. Telefonunu uçak modundan çıkarmayı unutmuştu. Hemen çantasından aldı ve uçak modundan çıkardı ki tam o anda bir yabancı numara arıyordu. İnsan biraz tedirgin olur aslında 'arayan kim?' diye. Zila'da da öyle olmuştu.

  "Efendim."
    Biraz bozuk diksiyonu ile bir kadın konuşmaya başladı.

  "Merhaba beni okulunuz yönlendirdi size. Otele gitmek için Havalimanının çıkışında bekliyorum."

'Şoför kadın mıydı?' diye düşünen Zila çıkışa doğru geleceğini söyledi. Heyecanla tabelelere baktı üstte fransızca altta ise ingilizce yazıyordu. Çıkış tabelesini görüp ilerledi. Karşısında turuncu saçlı hafif kısa boylu bir kadınla karşılaştı yanında ise bir adam vardı. Kadın yaklaştı,

  "Zila hanım?"

  "Evet,siz?" diyerek ellini uzattı.

  "Gemma (Jima)".
   Yanındaki adamı işaret ederek,
  "Leal (Liala), şoförümüz" diyerek Zila'ya elini uzattı.

Güler yüzlü ve sevimli insanlara benziyorlardı. Zila içinden 'Sevdim ya' diye geçirdi.Gerçekten de sevilmeyecek insanlara benzemiyorlardı. Şoför arka kapıyı açarak Zila'nın girmesi için el işareti yaptı. Zila oturduktan sonra Gemma geçip oturdu. Ölüm sessizliği kaplamıştı arabayı. Zila penceresini hafif açtı dışarıda ki toprağın yağmurla sevişmesiyle oluşan kokusunu içine çekti. Hava hafif bulutluydu yıldızlar, şehri öyle güzel aydınlatıyordu ki insanlar bu eşsiz güzelliği görmek için sanki şehirdeki bütün ışıkları kapatmış gibiydiler. Bir anda sağ omuzunda bir el hissetti Zila. Döndüğünde  bozuk diksiyonu ile Gemma konuşmaya başladı,

  "Kendinizi Colmor'a kaptırmış gibisiniz."

"Uzun zamandır böyle huzurlu bulmamıştım kendimi."

Gerçekten de kendini kaptırmıştı.Sanki küçük Venedikteydi.Rengarenk evler,caddenin ortasında kilometrelerce uzanan göl ve içlerinde kayıklar... Yıldızların ışıklarıyla evlerin suda yansıması eşsiz güzellikteydi. Rüzgar yanağına masumca vuruyordu. Araba durdu,şoför fransızca bir şeyler söyledi. Gemma bana dönerek,

"Otele geldik Zila hanım. Yarın tekrar gelip sizinle sahneyi görmeye gideceğiz iyi geceler."

    Arabadan indi Zila,şoför bavulu bagajdan çıkardı.Fransızca öğrendiği iyi geceler anlamında 'bonne nuit' diyerek gülümsedi.Otele girdi,çantasındaki fransızca sözlüğü çıkararak pansiyonla konuştu. Odasını gösterdi ve kapıyı açtığında her tarafı led ışıklarla kaplandığını gördüğünde çok sevinmişti. Işıl ışıldı,içi içine sığmıyordu. Annesiyle yaşadığı ev,oda gibi olamazdı tabii ki de ama çok sevmişti bu odayı.Elini yüzünü yıkadıktan sonra üzerini değiştirdi. Beyaz ve siyahımsı kaprisini giydi. Bavulunu açarak annesiyle olan fotoğraflarının olduğu albümü çıkardı. Ampulu kapatarak led ışıkların odayı aydınlatmasına izin verdi. Pamuksu yatağına uzandı ve albümdeki her fotoğrafı teker teker inceledi. Annesini o kadar çok özlemişti ki... Gözyaşları yastığa teker teker intihar ediyordu. Albümü göğüsüne bastırdı. "Çok özledim anne..." dedi içinden bir şey koparmışçasına sesi kısıldı ve yorgunluktan göz kapakları ağırlaştı, uyuyakaldı.

Dide ve Zenan yalnız kaldıkları evlerden eşyalarını toplayıp, Zila'nın evine giderek çatı katındaki iki misafir odasına yerleştiler. Zila'yı merak etmişlerdi.
"Zila ne yaptı acaba?" dedi Dide yorgun ve meraklı ses tonuyla.

  "Mesaj atalım cevap vermezse,uyuyordur."

Zenan telefonunu çıkararak 'Kelebek' diye kaydettiği Zila'ya WhatsApp'tan mesaj attı.

  "Yetiştin mi?"

  "..."

"N'aptın otele gittin mi?"

"..."

"Kim seni karşıladı? Kız ne çabuk uyudun ya!"
   Üst üste mesaj attı ama Zila uyuduğu için tabii ki de cevap veremedi.

"Artık uyuyalım bizde,çok yorgunum" dedi Zenan bitkin bir halde. Dide bunu kafasını evet anlamında sallayarak onayladı. Odalarına çıkarak uyumaya hazırlandılar.

* Evet biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu. Ama ileri ki bölümlerde hem dram hem gerilim hem de aşk kendini gösterecek.Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sevdicekle kalın :) .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sahnedeki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin