1.Bölüm~Siyahın gölgesi

97 20 22
                                    

Kimse hayatı toz pembe gözlüklerinden bakarak yaşamaz.

Herkesin bir acısı vardır.
Bazıları ölüm kadar tatlı,
bazıları yaşam kadar acı.
Ben yaşayanlardanım.

~~~~~~~~~~~~~~

Otobüs sessizce ilerlerken düşünüyordum da acaba doğru bir karar mı vermiştim?

Yoksa büyük bir hata mı yapmıştım?

Bilemiyorum. Kafam şuan hiç olmadığı kadar karışıktı.
Hayat bana karşı anlam veremediğim bir şekilde acımasızdı.

Gerçi hangimize karşı öyle değildi ki?

~ 3 saat önce~

"Nasıl böyle bir hata yaparsın çiçek?"

"Ne? Sen buna hata mı diyorsun?
Ben istediğim için yaptım, biraz da olsa kendimi anlayabilmek için."

"Tercihlerinde İstanbul'u yazmanın nesi hata değil?
Unutma ki biz burada Ankara'da yaşıyoruz."

"Ee ne olmuş yani?
Burda yaşıyoruz diye İstanbul'a gidemez miyim?" dedim kollarımı birbirine sararak.

"Aynen öyle küçük hanım gidemezsin!" Sesi aşağılayıcı biçimdeydi ve üstten bakışlarıyla hiç iyi gözükmüyordu.

"Buna kim karar veriyor, Sen mi?"

Damağımda ki tat acı vermeye başlıyordu. Dilim yılan olmuş beni sokuyordu. Zehrini damarlarımda hissedebiliyordum.
Konuşmak zordu, çok zordu.

"Ne demek bu? Ben senin annenim. Tabi ki üniversiteyi nerde okuyacağına ben karar vereceğim," dedi bağırarak.

"Hayır, değilsin ve bu da benim hayatım sen dahil kimse karışamaz."

Artık git gide sinirlenmeye başlıyordum. Gerçekten annem olmadığını bildiğimi bilmiyor muydu?
Yine de onu ikna etmem gerektiğinin farkındaydım. Yoksa gitmeme asla izin vermezdi.

Tam konuşmaya başlayacakken ağladığını fark ettim. Kahretsin. Onu epey üzmüştüm ve buna hakkım yoktu.

Gerçek ailem bana sahip bile çıkmamıştı ama o, benim gerçekten annem gibiydi.
Öyleydi de.
Beni o doğurmasa bile.

Aslında annem hiç duygusal birisi değildi. Hatta duygusuzun tekiydi.
Küçükken benim evlatlık olduğumu her seferinde dile getirip asla ona karşı çıkmamamı, hareketlerimi kim olduğumu unutmadan yapmam gerektiğini eğer yapmazsam benim için kötü olacağını söyleyip dururdu.
Yine de ona bunu yapamazdım.

Gönlünü almak için hemen yanına oturmuş ve de sakinleşmesi için ellerini tutmuştum.

"Bak özür dilerim tamam mı?
Sadece beni anla, biraz yalnız kalmalıyım.
Hem emin ol benim tek annem sensin."

Bana sevecenlikle gülümsedi. Sanki az önce onu ben ağlatmamışım gibi.
Sanki, hiç ağlamamış gibi.

"O zaman burda benimle kal."

Tekrar başa sarmaya başlamıştı.
Daha ne kadar anlatmam gerekiyordu?

"Anne, yeter artık sana bunu defalarca kez anlattım. Beni durduramazsın. Sadece iznin de olsun istiyorum."

"Tek bir şartım var."

Yoksa böbreklerimi mi istiyor diye düşünürken tekrar konuşmaya başladı.

"En fazla bir yıl orda kalacaksın. Sonra, buraya geleceksin.
Benimle birlikte yaşayacaksın ve sonsuza kadar mutlu olacağız."

Ne sanıyordu sonsuz mutluluğun gerçek olduğunu mu?

GÖLGELERİN GÜZELLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin