4.Bölüm~Uçurumun kıyısı

28 7 20
                                    

Uçuruma bir adım kalaydı seni sevmem.
Son çarem yaşamaktı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Aysu, hızla beni içeriye sokup, poşetleri elimden aldığında salona geçip koltuğa oturmuş ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Mert, neden bu kadar kızmıştı?
Niçin bu kadar gerilmişti?
Aptal bir soru için neden bu kadar hırslanmıştı?

Ben derin düşüncelerimde kendime yer ararken Aysu elinde bir bardak suyla mutfaktan çıkmış ve önümde diz çöküp suyu bana vermişti.

"Hadi, iç şunu Çiçek.Kendine gel bir. Sonra da neler olup bittiğini anlat bana."

Verdiği suyun boğazımdan geçişini hissedebiliyordum.
Yanan boğazımı bir nebze olsun rahatlatmıştı.
Fakat ona neyi anlatacaktım? Sevgilimin bana aptal bir nedenden dolayı bağırdığını mı?
Yoksa Devrim beyi mi?

"O adam sana bir şey mi yaptı?"
diye konuştu ciddi ifadesi ve şefkatli bakışlarıyla.

"Hangi adam?"

"Hani şu hırsız olan. Hem başka kim olabilir ki?"

Aysu, ne kadar iyi birisi de olsa birbirimizi hiç tanımadan girdiğimiz bu yol muazzam kelepçelerle kapanmıştı.

Hayatıma dair bilmediği çok şey vardı.
Hayatına dair bilmediğim çok şey vardı.
Umut kapısını tek başıma açabileceğimi sanmıyordum.
Ona belki biraz kendimden bahsetmeli ve yıkılmaz duvarlarımı yakmalıydım.
Böylece ona güvenebilirdim.

Fakat, bu sandığım kadar kolay değildi.
O duvarlar benim hapishanemdi. Cezam bitmeden çıkıp gidemezdim.

Yalnız başlamıştım, yalnız bitirecektim.
Lakin kendimden ödün vermemezlik yapmayacaktım.

Düşüncelerime temiz bir çarşaf çekip, kirlileri topladım.
Belki yıkardım, belki yıkamazdım. Artık akıllıca kararlar vermeliydim. Verecektim de.

"Aysu, gel otur şöyle." dedim yanımı göstererek.

"Farkettimde biz hiç birbirimizi tanımıyoruz. Biraz sen anlat, biraz da ben ama hiç susmayalım.
Buna ihtiyacım var, aklımı dağıtmaya."

Anlayamamış gibi bakıyordu. Bende anlamıyordum.
Anlamış gibi yapıp geçiyordum.

"Çiçek sana ne olduğunu bilmiyorum ama belli ki canın çok sıkılmış. Şimdi anlatmasan da olur. Seni zorlamam.
Ama haklısın. Birbirimizi hiç tanımıyoruz.
Ben başlayayım mı?" Demiş ve ne kadar anlayışlı olduğunu kanıtlamıştı.

Ona kafamı sallayarak onay verdiğimde bana kendini anlatmaya başladı.

"Bildiğin gibi Ankara'lıyım. Ailem orada yaşıyor. Bir abim var.Adı Gökhan. Şuan Adana'da Polis.Onu çok severim, öyle böyle değil. Anlatmamla bitmez, o derece. Babam mühendis, annem ise çalışmıyor.
Ben, Psikoloji bölümünü yazmıştım.
İstanbul' da kazanınca biraz tepki gösterdiler ama anlayış da gösterdiler.
Onlar benim herşeyim.
En değerli varlıklarım.
Şimdi ise buradayım." Diyerek uzun soluklu bir konuşma yapmıştı.

Yüreğim burkuldu.
Onun bir ailesi vardı.
O, ailesini çok seviyordu.
O, ailesi tarafından çok seviliyordu.

Ben, yalan söylemeye bayılıyordum ve şimdi mutlu ailemi anlatıyordum.

"Ben, İzmir'den geldim.
Annem ile babam öğretmen. Benim de senin gibi bir abim var. Adı Ufuk. Benden 5-6 yaş büyük. Birbirimizle herzaman çok eğleniriz. Beni hep gezdirir. Sever beni, bende onu.
İstanbul'u yazmama çok kızdılar. Çünkü beni özleyecekler.
Beni anladılar fakat, aramız yine de biraz limoni.
Hukuk fakültesini kazandım. Avukat olmak istiyorum.
Sanırım olacağım da." diyerek bende uzunca bir konuşma yapmıştım.
Biraz duraklayarak da olsa mantıklı bir şekilde konuşmuştum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGELERİN GÜZELLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin