Cas yeni evlerinde yeni bir güne uyandı.
Açıkçası gece hiç kabus görmemişti, buna her ne kadar şaşırsa da mutluydu çünkü bir yılın ardından ilk defa rahat bir uyku çekmişti.
Yatağının yanındaki komodinin üzerinde bulunan saate baktı. Saat daha 08:30'du burası ona kesinlikle iyi geliyordu.
Yatağında oturur pozisyona geçti ve iyice esnedi, ardından kalkıp lavaboya gitti.
Lavabodan çıktığında odasının geniş sayılabilecek balkonuna gitti ve balkon korkuluklarına tutundu. Havai'nin temiz havasını ciğerlerine çekti.
Balkondan çıktı, evin aşağı katına doğru inmeye koyuldu ve indiğinde bahçeye çıktı.
Bahçeleri çok büyük değildi ama küçük de denemezdi.
Cas ayakkabılarını giymeden çıplak ayakla yumuşak, yeşil ve nemli çimenlere bastı.
Yavaşça bahçede gezindi, taze çimen kokusunu içine çekti ve gözlerini kapayıp kuş cıvıltılarının okyanusun sakin dalgalarına karışmasını dinledi.
Yaklaşık on dakika kadar öylece durdu, anı bölen şey ise babasının uykulu halde "Cas?" diyerek ona seslenen sesiydi.
Cas arkasını döndü ve karşısında yeni uyanmış, gözlerini ovuşturan babası ile karşılaştı.
Çok şapşal duruyordu ona gülmeden edemedi, ardından "Günaydın baba." diyerek ona yanıt verdi.
Babası Chuck, "Bakıyorum da erkencisin. Aç mısın?" diye sordu.
Cas de onu "Teşekkürler baba ama şu an değilim." diyerek yanıtladı.
Chuck "Pekala o zaman, bir buçuk saat kadar sonra kahvaltıyı hazırlarım." dedi ve arkasını dönerek uzaklaştı.
Cas, evlerinden gözüken okyanus kıyısına gitmeye karar verdi ve oraya doğru yürüdü.
Evlerinin etrafında ev bulunmuyordu. Bu yüzden eve bakan sahil de bomboştu, ayrıca sahilin biraz yanında kayalıklar bulunuyordu.
Cas babasının özellikle burasını seçtiğini tahmin edebiliyordu, o daha çok sessizliği severdi.
Cas babasına benzediğini düşündü, çünkü annesi neşeli ve sosyal bir kadındı. Abisi Gabe ise kesinlikle annesine benziyordu.
Cas bu düşünceler ile bir saatini orada geçirmişti. Kahvaltıya geç kalmak istemediğinden ayaklandı ve eve doğru yürüdü. Bunu yaparken akşam üstü kayalığı da incelemeyi aklının bir köşesine yazdı.
Eve geldiğinde babasını mutfakta bir şeyler hazırlarken buldu.
Cas "Yardım ister misin?" diye sordu babasına.
Babası da "Bu iyi olur. Masayı hazırlayabilir misin?" diye soruyla cevapladı oğlunu.
Cas başını salladı ve tabak, çatal/bıçakları ve bardakları masaya dizdi. Dolaptan meyve suyu ve reçelleri çıkardı.
Anlaşılan o ki dün babası markete gittiğinde tüm dolabı doldurmuştu.
Babası kızarmış ekmekleri ve rafadan yumurtaları tabaklara koyduktan sonra Cas de portakal suyunu bardaklara döktü ve yemeğe koyuldular.
Yemeği bitirdiklerinde masayı birlikte topladılar ve bulaşıkları makineye dizdiler.
Cas lavaboya girip ellerini yıkadıktan sonra odasına çıktı.
Hala üstünü değiştirmediğini fark ederek dolabı açtı ve lacivert bir şort ile koyu turkuaz düz bir t-shirtü üzerine geçirip pijamalarını katladı.
Kendini yatağa attı ve kulaklıklarını takıp müzik dinlemeye koyuldu, iki saat sonra ise uykuya daldı.
🌊🌊🌊🌊
Cas gözlerini açıp saate baktı, 18:04'tü yaklaşık beş saattir uyuyordu.
Yataktan kalktı ve lavaboya gitti. Çıktığında ise telefonunu alıp cebine tıkıştırdı ve aşağı inmeye koyuldu.
Babasını evde bulamayınca kısa bir mesaj yazdı "Ben sahile iniyorum." ve gönder tuşuna bastı.
Sahile vardığında kayalıkların oraya gitti ve birkaç taş toplayıp yosunlu, kaygan ve irili ufaklı kayaların üzerine çıktı.
Kayalar büyüktü ve sahilin belli bir yerine kadar uzanıyordu.
Cas bir çift gözün onu izlediğinden habersiz beceriksizce suda taş sektirmeye çalışıyordu.
En sonunda bir taş elinden kayarak yanındaki kayalıkların birinin arasına doğru hızla gitti ve gittiği gibi kalın bir çığlık yükseldi.
Çığlığı duyan Cas de korktuğundan ağızından kısa ve ince bir nağara koptu, konuşabildiğinde ise "Kim var orada?" diye titrek sesiyle sordu.
Sesin sahibinin kahkahaları duyuldu ve kahkahkar gittikçe yakınlaştı, en sonunda bir baş ve omuzlar gözüktü.
Yabancı kahkahalar atmaya devam ediyordu. Sonunda gülüşlerinin arasında konuşma fırsatını buldu.
Yabancı "S-Sen *kıkırdar* kız gibi çığlık atıyorsun." dedikten sonra yine kahkaha atmaya başladı.
Cas, onun bu dediğine oldukça sinirlenmişti, "Ben belki kız gibi çığlık atıyor olabilirim ama sen de beni izleyen bir sapıktan başka bir şey değilsin!" diye kızarak ona karşılık verdi.
Yabancı ise "Wow, sakin ol mavili sadece buraya yeni taşınanın kim olduğunu görmek istemiştim ve kayalıklara çıkan seni gördüğümde evde senin yaşadığını anladım, ardından da kafama koca bir taş çarptı tabii." dedi.
Cas, "Neden baştan yanıma gelip tanışmak istemedin yabancı?" diyerek sordu.
Yabancı ise, "Öncelikle adım Dean, ve sanırım suda kendimi daha rahat hissediyorum mavili, nedeni bu." dedi.
Cas, "Benim adım mavili değil. Castiel tabii Cas de derler." diyerek açıkladı.
Dean, "Pekala o zaman, tanıştığıma memnun oldum Cas. Bu arada gerçekten kız gibi çığlık atışını unutmayacağım." dedi ve kıkırtılar eşliğinda kulaçlar atarak kayaların arasına ilerledi ve gözden kayboldu.
Cas de arkasından "Lanet olsun sana gizemli sapık!" diyerek bağırdı.
🌊🌊🌊🌊
Evet sonunda Dean geldi, umarım kurguyu beğeniyorsunuzdur. Okuduğunuz için teşekkür ederim :'). Görüşleriniz benim için önemli o yüzden yorum yaparsanız çok sevinirim. Tekrardan teşekkürler 💙💚💙💚.
Bu arada resim yan çıktı ama arkadaşlar; #DenizGayleiniKoruyalım her yorum onlara bir kask
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ocean Brought Me To You 🌊 // Destiel AU
FanfictionBazen aşk okyanusun en derinlerinden çıkar gelir~ 🌊 İlk Türkçe Merman!Dean ve Human!Cas kurgusu.